Soma’da yaşanan işçi katliamının Türkiye genelinde olduğu gibi tiyatro kamuoyunda da etkileri azalsa da devam diyor. Birçok üniversite tiyatrosunun ve profesyonel tiyatronun Soma katliamını protesto ettiklerine dair haberleri okuyucularımızla paylaştık. Tiyatrolar Soma’da hayatını kaybeden madencilerin aileleri yararına oyunlar oynadılar. Bu konudaki kamuoyu duyarlılığının ne kadar süreceği, hem sorumluların ortaya çıkarılmasında hem de işçilerin iş koşulları hakkında başat unsur olacağa benziyor.
Tiyatro kamuoyunu ilgilendiren bir başka tartışma geçtiğimiz günlerde tekrar alevlendi: “Alternatif tiyatro olur mu?” Armağan Çağlayan’ın Radikal’ de yayınlanan Ali Poyrazoğlu söyleşisi tartışmayı tetikledi, kendini alternatif olarak tanımlayan tiyatrolar ise bir açık mektup yayınladı. Elbette alternatif tiyatro tartışmasının kısa sürede bitmeyeceği aşikâr. Ancak bu mektupla birlikte kafalarda soru işaretleri oluşmadı değil: Bu mektup alternatif tiyatro cenahında bir birlikteliğin işareti mi yahut bir birliktelik başladıysa, devam edecek mi?
19. İstanbul Festivali devam ederken merakla beklenen Ostermeier’in “Bir Halk Düşmanı” yorumu tiyatro gündemine oturdu. Almanya-Türkiye ilişkilerinin bazı gazetelerde bir casusluk macerası olarak ele alındığı bu günlerde, Yeni Şafak Ostermeier’i, Schaubühne Berlin’i ve İKSV Tiyatro Festivali’ni doğrudan hedef gösteren bir haber yayınladı. İfade özgürlüğünü, isyan provası olarak niteleyen; bazı eleştirileri ise hakaret kapsamında ele alıp oyunu hedef olarak gösteren, ayrıca başlığı ile ırkçılık kokan bu haberin medya etiğiyle uzaktan yakından alakası olmasa gerek. Medya manipülasyonunu anlatan bir oyunun sergilenmesinin hemen ardından yapılan bu medya manipülasyonu da tiyatro tarihimizde ilginç bir vaka olarak yerini aldı.
Son olarak Kültür Bakanlığı, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nun ve Tiyatro Kare’nin yaptığı ihbar üzerine açtığı tiyatrolara devlet yardımı soruşturmasını tamamladı: Suç unsuruna rastlanmamış. Aynı grubun altı farklı oyunla devlet yardımı almasında bir problem görülmemiş. İhbarda açık bir şekilde bütçenin adil dağıtılmadığı, aynı gruba aynı yıl altı oyuna ayrı devlet yardımı yapılması örneği ile ispatlanırken, Kültür Bakanlığı hukuku hiçe saydığını bu kararı ile ortaya koymuş oldu. Konuyla ilgili habere buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.