2010 yılıyla birlikte Mimesis’te iki önemli gelişme yaşandı. Aslında “yaşandı” demek eksik olur, “yaşanıyor” demek daha yerinde olacaktır. Bunlardan birincisi öteden beri vurguladığımız, ama istediğimiz düzeyde uygulamaya sokamadığımız bir niyetle ilgili. Uzunca bir süredir Mimesis’in sadece dergiyi yayına hazırlayan kadronun ürünü olmasını istemediğimizi, tiyatro alanında kafa yoran insanların tartışma ve paylaşım platformu olması yönündeki niyetimizi dillendiriyoruz. Bu yönde bazı gelişmeler de yaşanmıştı. Akademik çevrelerden az sayıda da olsa, nitelikli katkı sunan insanlar oldu. Fakat bu niyeti istediğimiz düzeyde gerçeğe dönüştürmenin sadece dillendirmekle olmayacağını düşünerek farklı adımlar atmanın elzem olduğu kanaatine vardık. Ve isimlerini künye sayfasında da görebileceğiniz çok sayıda akademisyen, araştırmacı ve uygulamacıdan oluşan bir yazı kurulu oluşturduk. Bu değerli isimlerin Mimesis’e önemli katkılarda bulunacaklarını düşünüyoruz. BöylelikleMimesis’in daha geniş bir tartışma platformuna zemin oluşturacağına, daha büyük bir entelektüel birikimin ürünü olacağına inanıyoruz.
Yazı kurulu ilk toplantısını Şubat ayında yaptı. Birkaç eksik dışında geniş katılımlı bir toplantı oldu. Deneyimleri, yaklaşımları, uzmanlık alanları birbirinden farklı olan bu insanları bir araya getiren Mimesis ismine duydukları saygı ve güvendi. Katılımcıların tümü Mimesis’in yıllardır araştırmacı ve uygulamacılar için tiyatro alanındaki en önemli referans kaynaklarından birisi olduğunu dile getirdiler. Mimesis’i daha ileriye taşıyacak değerli öneriler, eleştiriler ve tespitler yapıldı. Yazı kurulu toplantılarını düzenli bir hale getirmeyi planlıyoruz. Dahası bu toplantıların sadece Mimesis gündemli toplantılar olarak kalmamasını, özelde tiyatro, genelde gösteri sanatları üzerine bir tartışma platformu işlevi görmesini istiyoruz. Bu toplantılardaki tartışmaların kamusallaştırılması için toplantı kayıtlarının yayına hazırlanması gibi bir niyetimiz de var.
İkinci önemli gelişme Mimesis Portal’in açılması oldu (www.mimesis-dergi.org). Tiyatro Yayıncılığı alanında, gerek erişim kolaylığı, gerekse güncelliği daha kolay kavrama özelliği bakımından internet medyası giderek önem kazanıyor. Tiyatro alanında yayın yapan birkaç internet sitesi mevcut ve okunma oranları da gün geçtikçe artıyor. Öte yandan tiyatro siteleri kendilerine yönelik bu ilgiyi karşılamak konusunda belli açılardan sorun yaşıyorlar. Birincisi bu sitelerin yeterli miktarda kadrolarının bulunmaması. Sitelerin tamamına yakını belli tekil bireylerin gönüllü katkısıyla yayın yapıyor; hemen hiçbiri yayın politikasını belirleyen bir yayın kuruluna sahip değil. Bu durum ister istemez bu siteleri oldukça öznel bir yayın politikasına sahip olma konumuna itiyor. Kadro sorunu kendisini sitelerin yayın niteliklerinde de gösteriyor. Gerek siteler için üretilen yazılar, gerekse haber metinleri çoğu zaman okuyucunun taleplerini karşılayacak ya da onu geliştirecek nitelikte olamıyor. Bir diğer sorun tiyatro sitelerinin yayınlarında evrensel basın yayın ilkelerine ne derece uygun davranıldığıyla ilgili. Hakaret ve aşağılama içeren yazılar, ırkçı söylemler, sansür ve oto-sansür, dezenformasyon ve manipülasyon amaçlı yayınlar, ifade özgürlüğünü engelleyici tavırlar tiyatro sitelerine kolayca sızabiliyorlar.
Aslında tüm bu sorunların –ve genel olarak yayıncılıkla ilgili diğer meselelerin– tartışılabileceği ve üstesinden gelinebileceği bir platform oluşturma girişimi yaşandı. 2009’un Ağustos’unda başlayan ve ne yazık ki ancak bu yılın Şubat ayına dek sürebilen Tiyatro Yayıncıları Birliği (TİYAB) girişimi yaşanan tartışmalar ve görüş ayrılıkları yüzünden işlemez hale geldi. Gerek internet üzerinden, gerekse basılı olarak yayın yapan tiyatro yayınlarına bir seviye ve ilkeler bütünü kazandırma girişimi de şimdilik askıya alınmış oldu.
Mimesis Portal yukarıda çizmeye çalıştığım resim içinde yayınına başlıyor. İnternet yayıncılığının avantajlarının ve sorunlarının farkında olarak yeni, nitelikli, özgürlükçü ve evrensel basın-yayın ilkelerine özen gösteren bir yayın çizgisini ortaya koymayı hedefliyor. Adından da anlaşılacağı üzere Mimesis Tiyatro Çeviri Araştırma Dergisi’nin arşiv sitesi niteliğinde bir site olmayacak. Ne de bu derginin bir yan ürünü olacak. Kesişimler olsa da kendine ait bir yayın kadrosuna sahip ve kendi özgül yayın çizgisini oluşturma niyetinde. Mimesis adının getirdiği ciddiyet ve özenle, portal olmanın getirdiği dinamizm ve güncelliği harmanlamayı amaçlıyor.
* * *
Mimesis’in 17. sayısı “Performans Kuramı ve Richard Schechner” dosyası ile açılıyor. Richard Schechner’in daha ziyade uygulamacı yönünün tanıtıldığı 16. sayıdaki dosyanın devamı niteliğinde olan bu dosyada onun performans kuramı üzerine yoğunlaştığı 1980 sonrası döneme odaklanıyoruz. Performans kuramının kurucuları arasında yer alan Schechner’in çokkültürlülük ve kültürlerarasılığı tartıştığı, performans kuramının akademik müfredata nasıl ve neden yerleştirilmesi gerektiğini sorguladığı dört makalesinin yanı sıra, Mimesis kadrosu içinde yürütülen çalışmanın bir ürünü niteliğinde olan “Richard Schechner ve Performans Kuramı” adlı yazıyı da okuyabileceksiniz. Bunların dışında Mimesis kadrosundan Duygu Dalyanoğlu bu yılın Ocak ayında Richard Schechner ile Paris’te bir araya geldi ve oldukça kapsamlı bir söyleşi yapma olanağı buldu. Bu dosyada Schechner ile yapılan bu söyleşinin kaydını da okuyabileceksiniz. Schechner ve The Drama Review ile ilişkimiz sürecek ve bu ilişki başka ortak çalışmalar yapma olanaklarına da kapı aralayacak ümidindeyiz.
İkinci dosyamız 2009 yılının Kasım ayında İstanbul’da düzenlenen Grotowski Buluşması’na ayrılmış durumda. 2009 bütün dünyada Grotowski yılı olarak kabul edildi ve Grotowski’yi ve onun bıraktığı mirası yeniden gözden geçiren birtakım etkinlikler düzenlendi. Bunlardan biri de 2-3 Kasım tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen Grotowski buluşmasıydı. Bu etkinliğin hiç şüphesiz en heyecan verici yanı Grotowski’nin çalışma arkadaşı ve Yoksul Tiyatro anlayışının mimarlarından olan Ludwig Flaszen’in de bir konuşma yapmak üzere İstanbul’a gelmiş olmasıydı. 20. yüzyıl tiyatrosunun ikinci yarısına damgasını vurmuş tiyatro çalışmalarından biri olan Tiyatro Laboratuvarı deneyimini bu aksakallı ihtiyardan dinlemek oldukça aydınlatıcıydı. Ludwig Flaszen’in konuşmasının yanı sıra Grotowski’nin özellikle Kaynaklar Tiyatrosu olarak adlandırılan dönemi üzerine uzmanlaşmış olan Leszek Kolankiewicz de bir konuşma yaptı. “Türkiye’de Grotowski Buluşması” dosyasında bu iki konuşmanın tam metnini bulacaksınız. Türkiye’de Grotowski Buluşması çerçevesinde gerçekleştirilen bir diğer heyecan verici etkinlik, Türkiye’den tiyatro akademisyeni ve uygulamacıların Grotowski’nin mirası ve Türkiye’ye etkileri üzerine tartıştıkları paneldi. Bu panelin metnini de “Türkiye’de Grotowski Buluşması” dosyasında bulabilirsiniz. Tiyatro kuramı üzerine bu türden nitelikli tartışma ortamlarının daha sık tekrarlanması umuyoruz. Farklı kültür ve etnisitelerin teatral etkinliklerinin görmezden gelindiği, unutturulduğu hatta bastırıldığı bir Türkiye’de yaşadığımızı düşündüğümüz için kültürel çoğulculuk bağlamında tiyatro önem verdiğimiz başlıklardan birisi. Her sayıda bu başlık altında bir dosya oluşturmaya çalışıyoruz. Bu sayıda da Tanzimat döneminin önemli aydınlarından biri olmasına rağmen egemen kültürel paradigma içinde üzerinde durulmayan, unutturulmaya çalışılan bir Ermeni aydınını, Hagop Baronyan’ı gündeme getirmeyi düşündük. Bu dosya, her iki dilde de eserler üretmiş çokkimlikli bir aydın olarak Hagop Baronyan’ı tanımak ve Türkiye tiyatrosunun tarihi üzerine yeniden düşünmek için önemli ipuçları veriyor.
Tiyatro Boğaziçi geçtiğimiz yıl genç seyirciye yönelik bir çalışma yaptı ve oldukça beğenilen bir oyun çıkardı: Molière Efendi. Genellikle lise müfredatında sıkıcı bir ders saati içine sıkıştırılan bu tiyatro üstadının tiyatro macerasını, içinde yaşadığı dönemin koşullarını ve oyunlarını da harmanlayarak anlatan bir oyun bu. Molière üzerine yapılmış bir araştırma sonucunda ortaya çıkan bu prodüksiyon önceleri lise seyircilerine yönelik olarak düşünülmüştü; fakat gelen olumlu eleştiriler sonucunda oyunu yetişkin seyircilere de açma kararı verildi. Bu oyunun üretilmesi sürecinde yapılan araştırmalarda ortaya çıkan malzemeyi yayınlamanın faydalı olacağını düşündük. Mimesis 17’nin son dosyası hem bu oyunun üretiliş sürecini gözler önüne seriyor, hem genç seyirciye yönelik tiyatro meselesini gündeme getiriyor, hem de Molière üzerine Türkçe’de son derece kısıtlı olan kuramsal malzeme birikimine mütevazı bir katkı sunmayı hedefliyor.
Son olarak herhangi bir dosya içinde değerlendirmediğimiz bağımsız telif yazılarımız var. Burç İdem Dinçel’in Çehov yorumlarıyla dikkat çeken Kuzey İrlandalı oyun yazarı Brian Friel’in estetik anlaşını çözümlediği “Anton Çehov, Brian Friel ve İki Hayat Sonra” başlıklı makalesi, Fırat Güllü’nün son dönem Türkiye’de örgütlü bir tiyatro ortamı oluşturmaya yönelik gelişmeleri ele aldığı “Türkiye Tiyatro Kurultayı Ankara Buluşması ve Sonrasında TTB’de Yaşananlar” başlıklı yazısı ve Ayşan Sönmez’in garajistanbul’da düzenlenen Namus Oyunları etkinliği çerçevesinde yazdığı yazı ve Övül ve Mustafa Avkıran’la yaptığı söyleşi yer alıyor.
Cüneyt Yalaz