Mimesis Haber / 20, 21, 23 ve 25 Eylül tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi Demir Demirgil Tiyatro Salonu’nda Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları (BÜO) mezunlarından Büşra Karpuz, İlker Ergün ve Özgür Eren’in yürütücülüğünde ‘Fiziksel Eylemler Atölyesi’ gerçekleşti. Boğaziçi Üniversitesi Demir Demirgil Tiyatro Salonu’nda yürütülen atölyeye İstanbul Amatör Tiyatro Günleri’ni (İATG) düzenleyen Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları, İTÜ Taşkışla Sahnesi (TS), İstanbul Fen Oyuncuları (İFO) ve Yeditepe Üniversitesi Oyuncuları’ndan (YÜO) katılımcıların yanı sıra Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü’nden (BÜFK) müzisyen ve dansçı öğrenciler de katıldı. Atölyede Konstantin Stanislavski’nin geliştirdiği ‘sistem’in kavramları kuramsal ve uygulamalı olarak incelendi.
Atölye yürütücüleri atölyenin amacını, oyunculuk eğitiminde yüzeyselliğin aşılabilmesini sağlayacak yöntemlerin araştırılması ve 2004’te İATP-G (İstanbul Alternatif Tİyatrolar Platformu – Girişim) bünyesinde gerçekleştirilmiş olan Fiziksel Eylemler Atölyesinin geliştirilmesi olarak açıkladılar. Atölyenin hazırlığında Jean Benedetti’nin Stanislavski And The Actor adlı kitabının temel alındığını belirten yürütücüler bu kitabın Stanislavski’nin ömrünün son yıllarında gerçekleştirdiği Opera-Dramatik Stüdyo’nun (1935-1938) notlarından oluşması itibariyle Fiziksel Eylemler Yöntemi’ni anlamak için oldukça önemli bir yerde durduğunu vurguladılar.
Atölye, 20 Eylül Cuma günü üç bölümden oluşan bir ön sunum ile başladı. Yürütücüler bu sunumda Jean Benedetti’nin Stanislavski Bir Giriş, The Art Of The Actor [Oyuncunun Sanatı] ve Stanislavski And The Actor [Stanislavski ve Oyuncu] kitaplarından, Sonia Moore’un Stanislavski Sistemi kitabından ve Mimesis Dergisi’nin 11. Sayısında yer alan Fiziksel Aksiyonlar Atölyesi Dosyası’ndan yararlandıklarını belirttiler. Özgür Eren, Konstantin Stanislavski’nin geliştirdiği ‘sistem’in hangi aşamalardan geçtiğini aktardı. Özellikle, 2008 öncesi İngilizce çevirilerde sorunlu ve eksik ifadelerin ve bölümlerin olduğunu belirten Eren, ‘sistem’in gelişim sürecinde farklı aşamalarında yapılan çeviriler sonucu Stanislavski’nin önerdiği yöntemin farklı algılandığını belirtti. Sunumun ikinci bölümünde Büşra Karpuz, Stanislavski’nin son döneminde kullandığı ‘episod’, ‘temel eylem’, ‘vaka/vukuat’, ‘verili durum’ ve ‘sihirli eğer’ kavramlarını açıkladı. Ardından fiziksel eylemin icrasında bedensel kullanım başlığı altında yer alan ‘iç/dış monitör’ kavramlarından bahsetti. Sunumun son bölümünde ise İlker Ergün fiziksel eylemin zihinsel ögeleri olan ‘konsantrasyon’, ‘imgelem’, ‘coşku belleği’, ‘alt metin’ kavramları ile ‘etkileşim’ ve ‘tempo/ritim’ ögeleri üzerinde durdu. Yürütücüler, herhangi bir eylemin icrasında yaşanan problemin tespitinden sonra çözüm aşamasında zihinsel ve fiziksel ögelere yönelik oluşturulmuş belli egzersizlerden faydalanılabileceğini belirtti.
Ön sunumun sonunda katılımcılar, oyuncuların dışarıdan verilen farklı tempo ritimlerle yönlendirilmelerinin mekanik bir icraya neden olup olmayacağını sordu. Yürütücüler tempo-ritim kavramının hem dışsal hem de içsel özelliği olduğunu belirttiler. Mekanik icranın önüne geçebilmek için, oyuncunun verilen bir tempo-ritmi icra ederken onu içsel olarak doğrulayacak zihinsel süreci işletip işletmediğini çalıştırıcının kontrol etmesi gerektiğini vurguladılar.
Sunumun ardından yapılan tartışmalardan biri de oyuncunun sahnede rolünü icra ederken deneyimleme unsurunun ne ölçüde yer alması gerektiği üzerine oldu. Yürütücüler Stanislavski’nin dört ayrı oyunculuk ekolü tanımladığını (basmakalıp oyunculuk, temsil sanatı, deneyimleme sanatı, tümünün birleşimi) ve Stanislavski’nin temsil sanatına da bir saygıyla yaklaşmakla birlikte deneyimleme sanatından yana olduğunu vurguladılar. Ancak Stanislavski’nin aynı zamanda oyuncunun rolünün her aşamasının bilincinde olması ve kontrolünü asla kaybetmemesine de vurgu yaptığını belirttiler. Bazı katılımcılar bunun kendi içinde bir çelişki barındırdığını söyleyince bu tartışmanın (deneyimleme/temsil) oyunculuk kuramının kadim tartışmalarından biri olduğu ve ilgilenenlerin The Art Of The Actor kitabından bu tartışmanın seyrini takip edebilecekleri belirtildi.
Ön sunumun ardından atölyenin ilk günü vücut çalışmasının hazırlığı ile devam etti. Yürütücüler, atölye çalışmasında yapılacak vücut çalışmalarının bir spor çalışmasından farklılaşarak teatral ve yaratıcı bir sürece dönüştürmek amacıyla kurguladıklarını belirtti. ‘Isınma’, ‘esneme-güçlendirme’, ‘gerginlik farkındalığı’, ‘iç monitör’, ‘denge ve ağırlık merkezi’, ‘kasları doğru kullanma & müşterek eylem’ bölümlerinde icra edilecek hareketlerin çalışılmasıyla başlandı. Vücut çalışmasında hareketlerin liderden alınması ama yapılan hareketlerin katılımcıların kendi kurguları içindeki eylemler aracılığı ile doğrulanması gerektiği hatırlatıldı. Bu çalışmanın ardından atölyenin ilk günü sona erdi.
Atölyenin ikinci günü vücut çalışması ile başladı. Vücut çalışmasının ardından ön sunumda açıklanan kavramların sahne üzerinde denendiği pratik çalışmaya geçildi. Bu çalışmada, ‘yönelim & doğrulama’, ‘organik eylem’ ve ‘dramatik eylemin mantığı’ egzersizleri yapıldı. Ardından zihinsel eylemin alt başlıkları olan ‘dikkat ve konsantrasyon’, ‘imgelem’ ve ‘alt metin’ egzersizleri ile devam edildi.
İmgelem (3 Nesne) Çalışması
Atölyenin üçüncü gününde ise katılımcılar ile vücut çalışmasının ardından zihinsel eylemin bir diğer başlığı olan ‘coşku belleği’ egzersizlerinin ardından, ‘etkileşim’ başlığından ‘iletişimin ögeleri’ ve ‘adaptasyon-ayarlama’ egzersizleri gerçekleştirildi.
Atölyenin son günü ise ‘tempo-ritim’ kavramı ele alındı. ‘Dışsal tempo-ritmin zhinsel duruma etkisi’, ‘zihinsel durumun dışsal tempo-ritme etkisi’, ‘karşıt tempo-ritim’ ve ‘değişen tempo-ritimler’ üzerine çalışmalar yapıldı. ‘Değişen tempo-ritimler’ çalışmasında ‘şarkı söyleme’ de dışsal tempo-ritim ögelerinden biri olarak sahneye eklendi.
Dört günlük atölyenin sonunda katılımcılar ve gözlemciler ile birlikte bir değerlendirme yapıldı. Bu değerlendirmede BÜFK’den Ezgi Karadayı, şarkı söylerken bir iç monolog yazılıp yazılamayacağını sordu ve eylem temelli oluşturulan vücut çalışmalarının bir benzerinin ses ısınma egzersizlerinde de kullanılabileceğini düşündüğünü söyledi. Aynı topluluktan Aysu Yumuşak, kulübün dans müfredatında fiziksel eylem çalışmalarına yer verdiklerini, ancak bir sorun ile karşılaştıklarında buna nasıl müdahale edeceklerini bilmediklerini belirtti. Atölyede üzerine çalışılan kavramlar ile yaşanan problemleri çözebileceklerini değerlendirdi. YÜO’dan Eda Şahin, İATG’yi düzenleyen grupların yaratıcı çalışma ortamlarında bir araya gelmesiyle birbirlerini daha iyi tanıdıklarını ve sanatsal bir zeminde ortaklaşma yakalayabildiklerini değerlendirdi. İFO’dan Fatih Candemir ise, kulübe yeni katılan üyelere temel oyunculuk eğitimi verirken kavramları kullanarak oyuncuyu yönlendirmek konusunda zorlanıldığını, bu atölye ile o zorluğun aşılabileceğini belirtti. Aynı zamanda farklı tempo-ritimler ile yapılan çalışmanın ufuk açıcı olduğunu belirtti. Benzer bir şekilde BÜO’dan Cansel Kademli, atölyede hatırlanılan metodolojinin sahnede yaşanan problemleri çözmek için oldukça yol gösterici olduğunu belirtti. Aynı topluluktan Mine Nur Şen, daha önce üzerine çalıştıkları sanatsal ve yaratıcı vücut çalışmalarını yeniden kulüp çalışmalarına ekleyeceklerini belirtti. TS’den Talha Yavuz ise zihinsel eylem ile fiziksel eylemin ayrı kavramlar olup olmadığı konusunda bir tartışma açtı. Yürütücüler bu iki kavramın bir bütünlük oluşturduğunu, her fiziksel eylemin aynı zamanda psiko-fiziksel bir eylem olduğunu belirtti. Talha, atölyenin sunduğu zihinsel eylem egzersizlerinin fiziksel eylem çalışmalarında detayları oluşturmak için kullanacaklarını ekledi. Aynı zamanda kulüplerinde yürüttükleri vücut çalışmalarında liderin bir dünya kurup katılımcıların ona eklendiği bir model ile çalıştıklarını paylaştı. Ama atölyede yapılan eylem temelli ve her katılımcının kendi imgesel dünyasını oluşturmasına dayalı vücut çalışmasını model olarak kendi çalışmalarına taşıyabileceklerini belirtti. Atölye yürütücüleri, kendi kulüplerinde temel oyunculuk eğitimi veren katılımcıların, bu atölyede kazandıkları deneyimi kendi çalışmalarına yaymalarını temenni ettiklerini belirterek atölyeyi sonlandırdılar.