Bademler Köyü’nün 90 Yıllık Tiyatro Sevdası

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Soner Kızılkaya’nın Amerika’nın Sesi’nde yayınlanan haberini okuyucularımızla paylaşıyoruz

Daha İzmir kent merkezinde Devlet Tiyatrosu yokken, Urla ilçesine bağlı Bademler’de Türkiye’nin ilk köy tiyatrosu faaliyetlerine başlamıştı. İlk başlarda köy evlerinde gaz lambaları ışığında yapılmış çalışmalar. Köy meydanında, tütün deposunda sergilenmiş oyunlar. Gündüz tarlada çalışan köylüler, akşamları repliklerini ezberlemiş, provalarını yapmış. Kurulduğu günden bu yana tiyatro, köydeki yaşamın doğal bir parçası olmuş.

Bademler Köyü Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Remzi Yaradan VOA Türkçe’ye tiyatronun kuruluşunu şöyle anlatıyor: “Bu serüven, 1927 yılında Mustafa Anarat isminde bir Kurtuluş Savaşı gazisinin köye öğretmen olarak atanmasıyla başladı. Öğrencilerine tiyatro sevgisi aşılayan Anarat’ın çalışmaları 1933 yılında ilk meyvesini verdi. Köy meydanında Aka Gündüz’ün Yarım Osman isimli eseri öğrenciler tarafından sergilendi.”

Köy Meydanında Sahnelenen Oyunlar

Öğrencilerin tiyatro aşkı, mezun olduktan sonra da bitmemiş, bütün köye yayılmış. Her yıl yeni oyunlar sahneye konmuş. 1947 yılında ilk kez bir kadın oyuncu, Zeynep Şen Sözen de sahneye çıkmış. Onu köyün diğer kadınları takip etmiş. Köydeki tiyatro çalışmaları büyük şehirdeki sanatçıların da dikkatini çekmeye başlamış. 1961 yılında Haldun Dormen tiyatrosu, yine köy meydanında Refik Erduran’ın yazdığı Ayı Masalı oyununu sergilemiş. 1963 yılında Metin Erksan’ın yönettiği Susuz Yaz, 1966 yılında Atıf Yılmaz’ın yönettiği ve Yıldız Kenter’in başrolde oynadığı Pembe Kadın filmleri Bademler köyünde çekilmiş. Filmlerde, köyün tiyatrocuları da rol almış.

Mezar taşlarına yazılan lakaplar

Tiyatro aşkı giderek bütün köyü sarınca, bir tiyatro binası yapılması da gündeme gelmiş. Köylüler, imece usulüyle, sırtlarında harç taşıyarak 1969 yılında tiyatro binalarını inşa etmişler. Şimdi hem çalışmalar bu binada yapılıyor hem de oyunlar burada sergileniyor. Oyunculuk öylesine benimsenmiş ki Bademler’de, köylüler artık gerçek adlarıyla değil lakaplarıyla çağrışmaya başlamış. Remzi Yaradan’ın lakabı da kaymakam: “Yaşar Kemal’in Teneke oyununda kaymakam rolü oynadığım için köyde birçok kişi bana kaymakam der. Şu anda 90’lı yaşlarda olan Şadi Bey amcamızın gerçek ismini biz bilmeyiz. Onun adı artık Şadi Bey’dir. Köyde camimiz yok ama “imam emmimiz” vardı, rahmetli oldu. Benim dedemin lakabı balıkçı idi. Lakaplar öyle benimsendi ki, ölenlerin mezar taşlarında lakapları yazılıdır.”

Bütün aile tiyatroyla ilgili

Gelenek dededen toruna hala devam ediyor. Bu yıl dört ayrı oyun sahnelemeyi planlıyorlar. Bunlardan biri de Haluk Işık’ın yazdığı “Hoş geldin Amerika” oyunu. Oyunda rol alanlar arasında köyün tarımsal kalkınma kooperatifinde çalışan Deniz Dikmen de var. Doğduğu günden bu yana tiyatro hayatında hep olmuş. Kendisi de daha ilkokul öğrencisiyken ufak tefek rollerle sahneye çıkmış: “Evlenmeden önce bir oyunda oynadım, daha sonra üç oyunda yer aldım. Bu benim beşinci oyunum olacak. Kızım da benimle birlikte birkaç oyunda yer aldı. Oğlum ve eşim de tiyatronun ışıklarına yardım ediyor.”

Dikmen ilk oyununu bugün gibi hatırlıyor: “1988 yılıydı. Tehlike Güvercin oyunuydu. Sahneye çıktığımı hatırlıyorum, oyunun sonunda da selam verdiğimi. Arasını hatırlamıyorum. Hala heyecandan kalbim duracakmış gibi oluyor.”

Amerikanın Sesi

Paylaş.

Yanıtla