Bu yazı, 6. Nilüfer Tiyatro Festivali kapsamında, 9 Nisan Mart-15 Nisan 2018 tarihleri arasında Prof. Dr. Tülin SAĞLAM ve tiyatro eleştirmeni Yavuz PAK’ın moderatörlüğünde düzenlenen ‘Genç Eleştirmenler’ atölyesi kapsamında yazılmıştır. Bir hafta süren atölyeye İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü, Erzurum Atatürk Üniversitesi Sahne Sanatları Dramatik Yazarlık Bölümü, Dokuz Eylül Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü Dramatik Yazarlık ve Dramaturgi ASD, Uludağ Üniversitesi Sahne Sanatları Bölümü Dramatik Yazarlık ASD, Kocaeli Üniversitesi Dramatik Sanatlar Bölümü öğrencilerinden toplam altı öğrenci katılmış, atölye kapsamında altı oyun izlenmiş ve değerlendirilmiştir. Atölyenin sonunda öğrenciler tarafından kaleme alınan eleştiri yazılarını, kültür sanat ve tiyatro portalları Hürriyet Kitap Sanat, Tiyatro Dergisi ve Mimesis’te takip edebilirsiniz.
Hale Başeğerci
‘Othello’nun farklı dramaturjik okumalara ve rejiye açık bir oyun olduğu şüphe götürmez bir gerçek. Küçük Salon da bunu sonuna kadar uygulamış.
Ülkemizde son yıllarda sayıları giderek çoğalan bağımsız tiyatrolar şaşırtıcı sahnelemelere imza atabiliyor. İstanbul’daki Küçük Salon da bunlardan biri. 6. Nilüfer Tiyatro Festivalinde’izleme imkânı buldum kendilerini. Shakespeare’in ‘Othello’ oyununa getirdikleri farklı bir yorumla izleyicilerle buluşuyor Küçük Salon ekibi. Oyunu Emre Tandoğan uyarlamış ve yönetmiş. Dekor kostüm tasarımdaysa Elif Arman’ın imzası var. İkili aynı zamanda Küçük Salon’un kurucularından. Cenk Dost Verdi (Othello), Anıl İnce (Iago), Elif Arman (Desdemona) ve Derya Günaydın (Emilia, Casio, Roderigo, Brabantio) oyun ekibini oluşturuyor.
‘Othello’nun farklı dramaturjik okumalara ve rejiye açık bir oyun olduğu şüphe götürmez bir gerçek. Küçük Salon da bunu sonuna kadar uygulamış. Sahnenin tavanından sarkan makaralı ipler, sahne gerisinde gerili olan ağ ve ortadaki tahterevalli oyunculara sahneyi yaratıcı bir şekilde kullanma imkânı sağlamış. Bu bağlamda dekor yine metaforik anlamlar üretmeyi başarmış. Özellikle iplerin hem Othello hem de Iago tarafından farklı amaçlarla kullanılması son derece işlevsel olmuş. Ancak Othello’nun iplerle sahne dışına taşan hareketleri, tavanda ya da ağda asılı şekilde beklemesi sahnelemede gereksiz bulduğum yerlerden oldu.
Iago’nun zihninin karanlık ve zehirli koridorlarından sahneye fırlayan kukla ise oyundaki en etkileyici buluşlardan biri. Oyun boyunca farklı kişilerde beden bulan kukla tamamıyla Iago’nun hükmünde hareket ediyor. Zira Iago’nun haince planlarının altında Othello’nun bile bir kuklaya dönmemesi imkânsız. İnsanın en güçlü güdülerinden olan kıskançlık temasını işleyen bir oyun Othello. Erkek egemen bir dünyada hırs, kıskançlık, iktidar savaşı, aşk ve cinsellik üzerinden hem Iago hem de Othello çekişmenin gizli saflarını oluşturuyorlar. Bu noktada bir denge unsuru olarak tahterevalli ikilinin arasında daha etkili bir kullanım aracı olabilirdi. Oyunda saf ve iyiyi temsil eden Desdemona’yla mertlik ve dürüstlüğün temsilcisi Othello’nun kostümleri dikkatimi çeken bir diğer ayrıntı oldu. Bu ikilinin kirli ve derbeder giysileri yine Iago’nun zihnindeki yansımadan dolayı mı bu haldeydi? Zira oyunda ruhu kötü ve kirli tek kişi Iago’yken niye karşıtlığın iyi tarafındakiler daha farklı bir görsellikte olmasın?
Oyunun en vurucu anı ise şüphesiz son sahne oldu. Sanatın işlevlerinden biri izleyiciyi eser üzerine düşündürmekse, Küçük Salon’un ‘Othello’ yorumu tiyatro severlere bu anlamda zengin bir içerik vaat etmeyi başarıyor.
*Hale Başeğerci, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sahne Sanatları Bölümü, Dramatik Yazarlık-Dramaturji Anasanat Dalı öğrencisidir.
*halebasegerci@gmail.com