Serkan Fırtına
“Anlatılan Senin Hikâyendir” adlı oyunu Aydın Büyükşehir Belediyesi Yıldız Kenter Şükran Güngör Kültür Merkezi’nde izleme fırsatım oldu. Cengiz Toraman’ın yazıp yönettiği oyunda, Levent Üzümcü iki saat boyunca, oyunculuğun bir nevi hikâye anlatıcılığı olduğunu hatırlatarak tadına doyum olmayan bir performans sergiliyor. Üzümcü hikâyelerini bize öylesine içten ve samimi anlatıyor ve yansıtıyor ki hepimiz ona inanıyoruz. Yerinden yurdundan edilen, istemeyerek başka yerlerde yaşamak zorunda bırakılan insanların dramına şahit oluyoruz. Hikâyelerde; Bergama, Girit ve Ayvalık’la birlikte buram buram ege kokusu alıyoruz.
Geleneksel Türk tiyatrosunun, göstermeci oyunculuğunu mükemmel şekilde hayata geçiren Üzümcü, soyutlama ile birlikte bizi oradan, oraya gezdiriyor. Oyuna girip, oyundan çıktığı anların böylesine başarılı bir şekilde yansıtılmasına şapka çıkarmamak elde değil. Oyunun aynı zamanda yazarı da olan Cengiz Toraman’ın rejisi işlevsel ve etkili. İnce ince hesaplanmış bir matematiğe sahip. Oyunun açık biçim olmasından dolayı oyuncuya verilen yaratı ve yorum olanağındaki avantajın, her sahnelemede yaratıcılık anlamında yeni pencereler açtığına eminim. Özellikle oyunculuk konusunda yeni şeyler öğrenmeye açık olanların da kesinlikle kaçırmamaları gereken bir oyun…
Üzümcü oyun içinde Cengiz Toraman’dan da bahsederek, bir nevi yol arkadaşına selam çakmayı ihmal etmiyor. Gözlemlediğim kadarıyla seyirciler, oyunun hikâyesine paralel bir şekilde ilerleyen müzikleri de çok beğendiler.
Memet Dayı’nın, Stafili İbrahim, denizci Barış’ın hikayelerinin içine Levent Üzümcü de dahil oluyor. Son hikâye ile birlikte oyunun başında açılan çember kapatılıyor ve tüm öykülerin ortak noktası ortaya çıkmış oluyor. “Anlatılan Senin Hikâyendir”, her seyirci için onlara, yüzlere, binlere bölünebilen bir oyun. Üzümcü ile birlikte oyunun içine giren seyirci, yine onunla birlikte zaman zaman oyundan çıkıyor ve tüm anlatılanlara dışarıdan bakma şansını yakalıyor.
Üzümcü oyunun içinde, günümüz seyircisinin teknoloji bağımlılığının eleştirisini de yapıyor. Seyirciyi kızdıran ona tepeden bakan bir yergi değil bu. Onlara gülümseyerek kendileri ile yüzleşmelerini sağlayacak küçük ayrıntılar sunuyor.
Oyunda boş tenekenin kullanılması üzerine seyirciler hem bilgileniyor hem de çuvaldızı kendilerine batırma fırsatı elde ediyor. Gerisi izlemeyenler için sürpriz olsun…
Son olarak bu güzel oyunun Aydınlılarla buluşması adına destek olan, Atabey Organizasyonun yetkilisi Bedrettin Atabey’i, Fatih Özen’i Tiyatro Gazetesi muhabiri Büşra Elmaskaya’yı, Sıla Kitabevi şubelerini ve değerli seyircileri kutluyorum. Tiyatro sanatına verdikleri desteğin sürmesini diliyorum.