Durmadan Dönüşen İkonlar: Sidi Larbi Cherkaoui’den “Icon”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mehmet K. Özel

21 ekim 2016’da göteborg’da prömiyeri gerçekleştirilen “icon” koreograf sidi larbi cherkaoui’nin heykeltıraş antony gormley ile beşinci, göteborgsoperans danskompanii (göteborg operası dans topluluğu) ile ikinci işbirliğinin ürünü.

bir yıldır tanztheater wuppertal pina bausch’un başında olan genel sanat yönetmeni adolphe binder’in, göteborgsoperans danskompanii’den ayrılmadan önceki dönemine ait icraatlarından biri olan 65 dakikalık “icon” bazen cherkaoui’nin, bu toplulukla yaptığı diğer işi, 50 dakikalık “noetic” ile birlikte “double bill” (iki iş birden) olarak aynı akşamda sahneleniyor, bazense tek olarak. ben “noetic”i iki yıl önce topluluğun paris turnesinde yakalamıştım, “icon”u da geçen ay (ocak 2018) luxembourg’da izledim.

cherkaoui’nin koreografik anlayışında, gormley ile çalışmaya başladıktan sonra beliren güçlü bir damar; tek bir nesneyi/objeyi çoğaltmak ve bunlardan özgün nesnenin/objenin malzeme veya formunu çağrıştırmayan, hatta onunla karşıtlığa düşen ve çoğunlukla da figüratifleşen nesneler/yapılar kurmak. örneğin; istanbul seyircisinin 2010’da 17. istanbul tiyatro festivali’nde seyretme şansına erdiği “sutra”da (2008) içine insan girebilen, geniş taraflarından biri açık olan ve birbirinin aynı boyutlardaki ahşap kutular gösteri boyunca lotus çiçeğine, gemiye, adaya, gökdelenlere ve bir çok başka şeye dönüştüler, domino taşları gibi kullanıldılar.

cherkaoui ile gormley’in ilk ortak çalışmaları “zero degrees”de (2005) gormley, yapıtta dans eden iki dansçının, bizzat cherkaoui ile akram khan’ı çoğaltmıştı; sahnede iki dansçı dışında iki de manken vardı. gormley cherkaoui için “zero degrees” ve “sutra” dışında; “babel”de (2010) ince demirle sınırları belirginleştirilmiş boş dikdörtgen prizmalar ve “noetic”te (2014) ince uzun demir şeritler tasarladı.

cherkaoui, gormley’le çalışmadığı ve sahne tasarımını kendisinin yaptığı bazı işlerinde de çoğaltılmış obje fikrinden faydalandı: örneğin “puzzle”da (2012) kalın, büyük ve siyah kare panolar, “fractus V”de (2015) ince, küçük ve beyaz üçgen panolar kullandı.

cherkaoui boşluktan bir dünya yaratan, sıfırdan bir şey üreten bir “tasarımcı” olarak, hatta üst ölçekten bakarsak bir “yaratıcı” olarak; uzun zamandır sahnede yapılar kurmayla, sonra onları bozmayla, başkalarını yaratmayla, bir yapı bozulup da diğeri kurulurkenki dönüşümle ilgileniyor.

bir koreografın elindeki en saf malzemenin dansçı bedeni olduğunu düşünürsek; nasıl ki dansçılarını da birer nesnel öğe/bileşen olarak kullanarak onlardan özgün doğaları dışında yapılar kurmak ve nesneler oluşturmak cherkaoui’nin koreografisinin vazgeçilmez öğesiyse (örneğin “babel”de dansçılardan devasa bir savaş robotu yapmak gibi), onun cansız nesneleri/objeleri aynı şekilde kullanması aslında aynı dilin devamı hiç kuşkusuz.

ancak bir yapıtın sergilenme süresi boyunca cansız nesneleri yeni yapılara dönüştüren dansçılar; yapılar yaparken ve sonra onları bozup/çözüp başka yapılara dönüştürürken ister istemez uzun süreler geçiyor. bir seyirci olarak bütün dansçıların yeni bir yapıyı kurmak için seferber olmalarını, sonra onu bozup başka bir yapı kurmalarını uzun uzadıya seyretmek ve bu durumun 70 dakikalık bir yapıt içerisinde çokça tekrarı açıkçası beni bir süre sonra sıkan sekanslara dönüşüyor; hele de bu yapma/bozma hali “puzzle” gibi yapıtın anafikrine dönüştüğünde seyrettiğimin koreografi olduğundan şüphe etmeye başlıyorum. evet belki “puzzle” özelinde işin ismiyle birebir oturan bir hareket tasarımı izliyorum, bu anlamda fikre değer veriyorum, ama cherkaoui insan bedenini o kadar güzel kullanırken neden onları sadece bir şeyleri taşıyan, iten, kaldıran vücutlara indirgiyor diye düşünmekten de kendimi alamıyorum.

“icon”a gelirsem; aslında bu tek bir nesne ile yapma/dönüştürme/bozma fikrinin belki de en sorunlu olarak işleyeceği işi cherkaoui’nin, zira kullanılan malzeme kil, nesne de kilden ince levhalar. kil kendi başına -ayakta- durabilen bir malzeme değil, dolayısıyla kendi doğası gereği zaten her an dönüşmekte; bu yüzden ondan belirli yapılar/formlar/nesneler kurmak/oluşturmak/tasarlamak da baştan imkansız gibi, belki imkansız değil ama zor ve geçici olduğu kesin. her an dönüşen bir malzemeyle yapılar kurulmasını, onların bozulmasını ve yenilerinin kurulmaya çalışılmasını izlemek; tam da o gerilim heyecan verici ve ilginç.

cherkaoui “icon”da dansçı bedenlerini de aynı kil gibi yerinde durmayan, akan, dağılan, dönüşen karakterde bir malzeme olarak kullanmış. daha doğrusu; zaten cherkaoui’nin akışkanlık, elastiklik, kıvrımlar, eğriler üzerine kurulu organik koreografik dili bu işle çok örtüşmüş. “icon” gerek hareket eden bedenlerin gerekse de cansız malzemenin kullanımıyla tam da cherkaoui’nin amaçladığı; kurulan, yıkılan, yıkılırken başka bir şeye dönüşen ikonları; insanlığın geçmişinin ve şimdisinin ikonlarını anlatıyor.

gösteri başlarken sahne zemininin bir kısmının üstünü örten 3.5 ton kil tabaka, zamanla ya ayaklar altında çiğnenerek ya da arasından parçaların (levhaların) çıkarılmasıyla doğal bir dönüşüme uğruyor; yani sahnedışı bir etkenin müdahalesi olmaksızın zemin, başka bir deyişle sahne mekanı, bozuluyor ve dönüşüme uğruyor. sahne tasarımına böyle yaklaşmak, yani tek malzemeyle çok şeyi yapmak, bana göre “icon”un artılarından biri.

“icon” kalabalık bir iş; kadrosunda 12’si göteborgsoperans danskompanii’den, 6’sı cherkaoui’nin kendi topluluğu eastman’den olmak üzere 18 dansçı ve canlı müzik icra eden 5 müzisyen var.

müzisyenler arasında italyan ortaçağ müziği konusunda uzmanlaşmış patrizia bovi cherkaoui ile “myth”den (2007) beridir bir çok projede beraber çalışıyor; hatta bovi’nin enfes sesine ve yorumuna cherkaoui’nin, yine istanbul’da seyretme imkanına kavuştuğumuz, mayıs 2015’te cemal reşit rey konser salonu’na konuk olan “play” işinde canlı olarak tanık olmuştuk.

“icon” işinin müzik anlamda kaynağı ve ağırlık noktası ise japonya’nın en kendine özgü bölgelerinden biri olduğu söylenen amami adası’nın geleneksel folkloru. zaten müzisyenler arasında oradan gelen anna sato var.

doğrusu, cherkaoui’nin son yıllardaki işlerinin çoğunluğunda ağırlıklı olarak japon ve uzak doğu müziği kullanıyor olması bir noktadan sonra bana fazla geliyor; çünkü müziğin işin atmosferini kurmadaki görevi büyük ve bir işin genel fikri evrenselken müziğinin ağırlıklı olarak belli bir coğrafyayı referans göstermesi beni bir süre sonra yabancılaştırıyor. belki de kulağım orta doğu ve avrupa müziğine daha yatkındır, o yüzdendir bu kaprisim.

toparlarsam; “icon” ilk ve son 15 dakikası etkileyici dans sekansları içeren, ancak arada kalan yarım saatten fazla zamanda sarkan ve biteviyeleşen bir iş; kesinlikle cherkaoui’nin en iyilerinden biri değil.

Danzon

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Mehmet K. Özel

Yanıtla