Savaş Aykılıç
Özet:
Aşırı gururlu ve kibirli Romalı Soylu Caius Marcius, Volskilerle yapılan savaştaki kahramanlıkları nedeni ile Coriolanus ünvanı ile onurlandırılır. Annesinin isteği, Romalı soyluların da desteği ile isteksizce de olsa konsül olmak için aday olur. Roma’daki çıkarlarının bozulacağı endişesi ile Brutus ile Sicinius adlı karşıt güçler, halkı kışkırtarak halkın oylarını satın alırlar. Savaşta “kor olan” gururda ve kibirde “kör olan”’a dönüşür ve en gel olamadığı öfkesi ve dizginleyemediği dili yüzünden Koriolan, kasırgalar, tayfunlar ve fırtınalar doğuran “Coriolis Etkisi” ile deyim yerinde ise “rüzgar ekerek fırtına biçmek” zorunda kalacaktır. Zira karşıtları onun bu öfke kontrolü zaafından çok iyi yararlanarak ve halk dalkavukluğu yaparak halkı kışkırtırlar ve bir öfke krizi sırasında demokrasiye ve cumhuriyete inanmadığını açık açık ilan eden Coriolanus için Roma’dan sürgün kararı çıkarırlar. Coriolanus, sakinleşmek yerine iyice deliye döner ve “kör olan us”u ile hareket ederek sadece kendisinin değil Roma’yı da içeriden yakarak kül olmasını ve çökmesini başlatacak olan kor’dan yeni bir ateş yakar; ölçüsüzlüğünü aşırılık ile taçlandırarak gözü vatana ihanet ettiğini bile görmeyerek Roma’nın baş düşmanı olan Volskilere sığınır.
Shakespeare Neden Büyük Bir Yazar
Çünkü o, Coriolanus oyununda, çağlar boyunca insanın değişmez olan temel insanlık zaaflarını karşıtlıkları ile diyalektik bir tutumla ele alarak, seyirciye konu edindiği anlam ve değerleri konuya uygun bir öykü çerçevesinde, bir kahramandan yana, bir karşıtlarından yana taraf tutarak, enine boyuna tartıştırıyor; ölçüsüzlüğün ve aşırılıkların, hem kahramanları, hem de kahramanların yandaşlarını ve büyüyen çemberlerle bütün bir milleti ve devleti nasıl yıkıma götürdüğünü anlatıyor.
Malcolm Keith Kay’den Klasik ve Çağdaş Bir Yorum Sentezi
Yönetmen yorumunu oyunun temel çatışması olan halk ile soylu karşıtlığı üzerine, sınıfların çatışması temelinde kurmuş. “Demokrasi oyunu” oynamayı gururu ve kibiri nedeni ile reddeden Coriolanus, Roma’daki halk-soylu dengesini bozunca olanlar olur. Halkın güvenini ve oyunu (güvenoyunu) almak için yaralarını göstermeyi aşırı tevazu ve alçakgönüllülük maskesi altından sırıtan kibri yüzünden reddeden Coriolanus, karşıtlarının eline de böylece kendisinin mahvolmasına neden olacak kozları vermiş olur.
Halk ve onların kışkırtıcıları olan Sicinius (Cengiz Daner) ile Brutus’un (Salih Dündar Müftüoğlu) Coriolanus ile başlattıkları ağız dalaşı ve çene yarışı birden amacını aşar ve tarafların geri adım atmayı kabul etmeyerek bunu bir güç savaşı inadına çevirmeleri üzerine oyunun başında başlayan bu tartışma oyunun sonuna kadar hak ve adalet ibresi her iki tarafa gidip gelecek ama iki tarafın da kör inadı yüzünden her iki tarafın da yıkımı ile son bulacaktır.
Ben kendi adıma yönetmenin en çok Shakespeare’in bir başka eserine, Macbeth’e ve cadılara gönderme yaptığı sisli puslu mistik Coriolanus’un rahibeler ile olan sahnelerini sevdim.
Coriolanus Rolünde Tolga Evrenden Usta İşi Bir Epik Yorum
Shakespeare oyunları kadın rollerinin erkekler tarafından oynanmasından da anlaşılacağı üzere doğası gereği dramatik değil epiktir, göstermecidir. Burada önemli olan söz parlatmak değil o söz parlatmanın ardında yatan düşüncelerin ve tartışmaların izleyicilere doğru bir şekilde aktarılmasıdır. Kısaca Shakespeare tiyatrosu, sanıldığının aksine, duygulara/coşkulara değil, Brecht’in tekelinde olduğu varsayılan akla dayanır.
Shakespeare oyunlarında asıl önemli olan oyunculuk hünerleri ve yaldızları değil enrikalar, düzenler, dolaplar, yalanlar, dolanlar ve tezgahlardır; mekanizmadır, kurgudur, insanların nasıl kandırıldıkla-rının, yanıltıldıklarının, yönlendirildiklerinin, tuzağa düşürüldüklerinin canlandırılması ve “gösterilmesi”dir. Kısaca denilebilir ki karşıt güçlerin kahramanı ve yandaşlarını yenmek için yaptıkları illüzyonun kırılarak seyircinin bu oyunlara karşı şerbetlendirilmesi, kıssadan bir hisse /ders almasıdır.
Tolga Evren, Coriolanus’u işte böyle yorumlamış. Seyirci olarak ben illüzyona girerek Coriolanus ile baştan sona özdeşleşerek coşkularımın aklımın önüne geçmesine izin vermiyorum, tam tersine oyunu aklımın gözünden izleyerek gerektiğinde coşkularımın kışkırtılması ile nasıl uyutulduğumu ve kandırıldığımın farkına varıyorum.
Kendi yarattığı illüzyonu tam da kahramanın tavır ve tutumlarının sorgulanması istenen yerlerde kırarak Evren, canlandırdığı kahramana uzak açıdan bakmamızı, sorgulamamızı, akla ve mantığa karşı ölçüsüzlükleri ve aşırılıkları yadırgamayı ve eleştirmeyi sağlıyor. Ayrıca bu göstermeci biçim sayesinde sık sık gerilen sahneler rahat bir nefes alıyor ve sıfırlanıyor. Sonra tekrar gerilmeye ve tekrar anlamlı bir yerde yeniden illüzyon kırılarak oyunun iletisine hizmet ediyor.
Evren’in bu anlamda final sahnesindeki “yıkımı” uzunca zaman konuşulacak gibi görünüyor.
Karşıt Güçleri İyi Oyuncuların Oynamasının Önemi
Gerçekten de oyundaki karşıt güçlerin başını çeken iki kıdemli ve usta oyuncunun oynaması oyunun katma değerini misline katlıyor. Sicinius rolünde Cengiz Daner ve Brutus’ta Salih Dündar Müftüoğlu “kötülük” ancak bu kadar “iyi” oynanabilir dedirtiyorlar. Sonuna kadar inanarak ve sonuna kadar Coriolanus gibi ölümüne inat! Deyim yerinde ise sahnenin tozunu attırıyorlar onlar da en az karşıtları oldukları Coriolanus kadar.
Bu eşitlik ve denklik ki sonunda bu tartışmayı kimin kazanacağını gerilimini artırmakla kalmıyor, seyir keyfine de işlevsel olarak çarpan etkisi yaparak oyun zevkini yükseltiyor.
Tullus Aifudius Rolünde Deniz Ulaş Tansel Öngel Farkı
Volskilerin kralı rolüyle Öngel de, düşmanı Coriolanus gibi deyim yerinde ise oyunculuk döktürüyor. Bir kedi gibi o da Coriolanus gibi (başındaki harika tolgaya karşın) düz duvarlara tırmanıyor. O da rolünü göstermeci üslupta yorumlayarak sert savaşçı ataerkil karşıt kahramanı nüanslı oyunculuğu ile son derece başarıyla seyirciye sunuyor.
MENENEUS AGRİPPA’DA M.FATİH DOKGÖZ, VOLUMNIA’DA ECE OKAY, VİRGİLİA’DA EYLEM YILDIZ, COMİNİUS’DA ÖZGÜR YALIM, ustalıklı oyunculukları ile göz dolduruyorlar. EDİL’de DENİZ AKEL-DUYGU SARIŞIN, VALERIA’da CEREN PEKDEMİR, TİTUS LERCIUS’ta KUTAY ŞAHİN ise gelecek vaat eden genç yetenekler olarak alkışı hak ediyorlar.
Halkı, rahibeleri askerleri ve suikastçileri oynayan gençler de enerjik performanslarıyla oyunun başarı grafiğine olumlu katkıda bulunuyorlar ve geleceğin usta oyuncu adayları olarak takdir edilmeye hak kazanıyorlar.
Özdemir Nutku gibi tiyatroyu en iyi bilen hocalarımızdan birinin yaptığı su gibi duru Türkçe ile yaptığı çevirisinden bu oyunu izlemek büyük bir keyif.
KOREOGRAFİ’de TAMER SERKAN SUBAŞI başarılı savaş sahneleri ve hareket düzeni ile ve DRAMATURG’ide YEŞİM GÖKÇE de oyunun analizine ve yorumuna katkıları nedeniyle oyunun toplamdaki başarısında önemli bir pay sahibi olmayı başarıyorlar..
Dekor Tasarımıyla Behlüldane Tor, Kostüm tasarımı ile Medine yavuz ve Işık Tasarımı ile İ.Önder Arık gözlerimize seslenerek seyirciye görsel bir şölen yaşatırlarken oyunun müziklerini besteleyen kompozitör Çağrı Beklen de oyunun ruhunu notalarla veren işlevsel müzikleri ile işitsel bir konserle Shakespeare’in ve Devlet Tiyatrolarının şanına yakışır bir projenin mimarları olarak öne çıkıyorlar.
Bu sezon DT’nin yüz akı, usta işi projelerinden biri Coriolanus. Emeği geçen herkese, İstanbul Sanat Yönetmeni Zafer Kayaokay’a ve Genel Sanat Yönetmeni Nejat Birecik’e teşekkür ediyor, özellikle yeni Shakespeare ile yerli ve yabancı klasik eserlerimizi daha çok sahnelerimizde görmek istediğimizi saygı ve sevgilerimizle duyuruyoruz.
Yazan: William Shakespeare
Çeviren: Özdemir Nutku
Yönetmen: Malcolm Keith Kay
Dekor Tasarımı: Behlüldane Tor
Kostüm Tasarımı: Medine Yavuz
Işık Tasarımı: İ. Önder Arık
Müzik: Çağrı Beklen
Koreografi: Tamer Serkan Subaşı
Dramaturg: Yeşim Gökçe
Yönetmen Yardımcıları: Zafer Algöz –Tolga Evren
Asistanlar: Gülcan Zebek Kay – Duygu Sarışın – Name Önal – Dila Bayrak
Oyuncular:
Caius Marcius Coriolanus: Tolga Evren
Tullus Aifudius: Deniz Ulaş Tansel Öngel
Meneneus Agrippa: M.Fatih Dokgöz
Volumnia: Ece Okay
Virgilia: Eylem Yıldız
Cominius: Özgür Yalım
Sicinius Velitus: Cengiz Daner
Junius Brutus: Salih Dündar Müftüoğlu
Edil: Deniz Akel-Duygu Sarışın
Valeria: Ceren Pekdemir
Titus Lercius: Kutay Şahin
Genç Marcius: Diren Çoşkun
Senatörler: Tamer Serkan Subaşı – Can Albayrak – Burak Öner – Erdem Sazak – Yahya Akgün
Suikastçiler: Kadir Çelik – Yahya Akgün
Haberci: Dinçer Simsar
Askerler-Vatandaşlar-Rahibeler: Mukaddes Kurmuş – Müzeyyen Durgun – Tuğçe Tanıl – Çağla Buldak-Ferhat Akgün – Onur Kurşun – Gökçe Aktaş – Hakan Dülger – Yıltan Kahraman – Erdem Sazak –Ergün Metin – Ozan Yılmaz – Emin Ayanoğlu – Şenol Yaz – Gökhan Yıldırım –Duygu Sarışın Name Önal – Can Albayrak – Tamer Serkan Subaşı – Ceren Bekdemir
Sahne Amiri: Zülfinaz Doğan Eşitmez