Ya da Oyuncuyken Nasıl Festival Direktörü Oldum?
Fatih Gençkal
Türkiye toplumunun alışkanlıkları ile ilgili bir ankette[1] insanların %80’inin hiç tiyatroya gitmedikleri ve %84’ünün boş zamanlarını sadece televizyon izleyerek geçirdikleri ortaya çıkmış. Bu bilgiden yola çıkarak bir varsayım yapıp herhangi bir düzlemde bir tiyatro işi gerçekleştirdiğimizde toplumun en az %80’inin bununla hiçbir teması olmadığını söyleyebiliriz. Daha da ileri giderek farz edebiliriz ki yaptığımız tiyatro muhtemelen bizim gibi düşünen çok küçük bir kitleye hitap ediyor ve bir çeşit yankı odası yaratıyor. Buradan yola çıkarak daha geniş bir diyalog imkanı sağlayabilmek için yaptığımız işle ilgili başka türlü düşünmemiz gerektiği kanısına varıyorum.
Tiyatroya –ya da canlı bir performans izlemeye- gittiğimizde temelde paylaştığımız iki şey var: bir grup insanla aynı mekanı ve aynı zaman dilimini paylaşıyoruz. Diğer sanat formlarından farklı olarak o mekan ve zaman içinde üretilen total bir eylemin parçasıyız: içinde bulunduğumuz mekanı değiştiren ve o mekanda bulunan her şey tarafından değiştirilen gerçek zamanlı bir yaratım. Tiyatroya tam da bu deneyim için gidiyoruz. Performansı gerçekleştiren kişilerin temel görevi de belli bir mekan ve zamanda bir deneyim yaratmak, ya da önermek, diğer bir deyişle bir diyalog başlatmak ve onu mekandaki herkese ait kılmaktır bence.
Ben İstanbul’da yaşayan bir oyuncuyum –ya da performer’ım, yani eyleyen, performe eden- ve eyleme fikri ile ilgili daha geniş bir bakış açısı ortaya koymak istiyorum. Farklı eylemler gerçekleştirmenin–yönetmenlik, yapımcılık, organizatörlük, eğitmenlik vs- işimin doğal bir uzantısı olduğunu düşünmeyi öneriyorum: eylemenin, yani belli bir zaman ve mekanda bir grup insan için ortak bir deneyim yaratmanın. Bu yüzden kendi işlerimi üretmek, bir topluluk kurmak, bir performans mekanı kurmak hatta bir festival organize etmek benim işim. Başka türlü düşünmek kocaman bir ağaçtan bir dal koparıp evdeki vazoda tutmak gibi bir şey. Tiyatronun sadece sahne üzerinde olan bir şey olduğunu düşünme lüksüm yok. Bence bir topluluk, bir mekan ya da bir festival belli bir zaman ve mekanda bir grup insan için ortak bir deneyim yaratmak üzerine çalışabileceğimiz mikro-çevrelerden sadece birkaçı. Ben oyuncu olmayı seçtim ve bir süre sonra bir performans yönetme ihtiyacı hissettim çünkü başka türlü söylenmesi ve gösterilmesi gereken bir şeyler olduğunu düşündüm. Aynı ihtiyaç beni birkaç ortağımla Köşe adlı performans mekanını kurmaya yöneltti: gereksindiğimiz işlerin üretilebilmesi, bir araya gelmesi gerektiğini düşündüğümüz dünyaların bir araya gelebilmesi ve yeni bir seyirciye ulaşması için bir alan yaratmak gerekiyordu. Köşe kurulduğunda İstanbul’da farklı disiplinlere –tiyatro, dans, video, performans, müzik, görsel sanatlar- bir arada yer veren ve farklı ortaklıklar kurarak yeni işler üretilmesini, genç sanatçıların risk almasını ve disiplinlerarası çalışmaları destekleyen alanlara ihtiyaç vardı. Bu alanların kurulması, sürdürülmesi ve yeni bir seyirci oluşturmak üzere çalışması gerekliydi. Köşe’nin yarattığı hareket, heyecan ve işaret ettiği olasılıklar beni bu alanı genişletecek, sanatsal etkileşimi daha yoğun ve dinamik hale getirecek bir sahne sanatları festivali oluşturma fikrine götürdü: Dünyada Bir Köşe.
Yaşadığımız dünyayı genellikle mantıklı bir yapısı olan bir bütün olarak düşünme eğilimindeyiz. Ne var ki içinde bulunduğumuz tüm yapılar sürekli bir dönüşüm, bir akış içinde ve sürekli yeniden üretiliyor. (Dünyanın ve toplumların günümüzdeki halini düşündüğümüzde bunu görmek daha kolay olabilir belki.) Dünya sürekli olarak inşa ediliyor, yeniden inşa ediliyor, yeniden üretiliyor. Her zaman. İstesek de istemesek de; daha önemlisi bunda rol alsak da almasak da. Bence tiyatronun doğasında bu edimde yer almak var. Belli bir zamanda ve mekanda bir grup insan için bir deneyim önerme eylemini daha geniş çerçevede ele alırsak bir toplumun birlikte yaşayabilmesi, bireylerin ve toplulukların barış içinde bir arada var olabilmesi için yol ve yöntemler önerme fikrine ulaşabiliriz. Tiyatro yaratıcıları (daha geniş perspektiften canlı eylem üreticileri,) içinde yaşadığımız devasa ortak deneyimi şekillendiren özneler ve faktörler evreninde belki de sadece küçük bir gök cismi. Bu anlamda yaşadığımız dünyada ne kadar küçük ve kırılgan olduğumuzu hatırlamak önemli. Tam da bu yüzden yaptığımız işi tüm imkansızlıklar, belirsizlikler ve güvencesizlikler içinde devam ettireceksek yaratmak için çabaladığımız deneyimler üzerine derinlemesine düşünmek, belirgin öneriler üreterek diyaloğu genişletmek durumundayız. İhtiyacımız olan ya da istediğimiz şeyin ne olduğunu onu yaratana kadar bilemeyebiliriz. Hedefimizin tam olarak ne olduğunu ya da ona ulaşmanın yolunu kesin olarak bilmesek de belli bir güven ve niyetle yola düşmemiz lazım. İhtiyacımız olan yönümüzün ve eylemimizin net olması, varacağımız yeri kesin olarak görmemiz ya da bilmemiz değil.
Dünyada Bir Köşe, bu türden bir ortak deneyim alanı yaratma fikrinden ortaya çıktı ve bu yolu izledi. İki yıl önce bir grup sanatçı ve kültür yöneticisi bir merakın ve ihtiyacın peşinden giderek bir alan yaratmak amacıyla bir araya geldi. Bunun için yeterli kaynakları ya da neyi nasıl yapacaklarına dair kesin bir fikirleri yoktu. Merak, Türkiye’deki ve yakın coğrafyasındaki toplumlar, sanatçılar ve sanat pratiklerine dairdi. Bir çok bakımdan yakın olan ve son on yılda pek çok benzer deneyim yaşamış olan bu bölgede özellikle sahne sanatları alanında birbirini tanıma, ülkeler arası hareketlilik ve işbirliği olanakları çok düşük düzeyde idi. Kişisel olarak, sınır komşusu olduğumuz İran’dan bir çağdaş dans işini ilk kez Almanya’da, Suriye’den ya da Lübnan’dan bir çağdaş tiyatro işini ise Fransa’da izlemiş olmam ve konuştuğum pek çok sanatçının da Türkiye’de hiç iş göstermemiş olduklarını öğrenmem bu anlamda önemli göstergelerdi. Doğal olan, bu coğrafyalardan her yıl onlarca iş izliyor olmak iken İstanbul’da Türkiye’nin başka şehirlerinden gelen işleri bile yeterince izleyemediğimiz, İstanbul dışındaki sahne sanatları alanını yeterince tanımadığımız gerçeği karşımızda duruyor ve bunun üzerine düşünmek gerekiyor. Türkiye ve dünya siyasetinin bugünkü durumu içinde farklı toplumların yaşadıkları deneyimler geri dönülmez biçimde iç içe geçmişken, biz bu deneyimleri merak etmek, onları yapıcı ve dayanışmaya dayalı ortak deneyimlere dönüştürmek durumundayız. Güvenlik, göç, birlikte yaşama gibi birçok konu üzerine egemen söylemlere alternatifler oluşturmak için bağımsız kalmaya, diğer bağımsız kurumlarla dayanışma içinde olup birbirimizi güçlendirmeye ve görünür kılmaya ihtiyacımız var. Biz, Dünyada Bir Köşe olarak geçtiğimiz iki yıl boyunca çoğu bağımsız olan yerel ve uluslararası 20’yi aşkın kurumla işbirliği yaptık ve çağdaş dans, tiyatro, müzik ve görsel sanatlar alanlarında 50’nin üzerinde bağımsız sanatçıyı ağırladık. Disiplinlerarası işbirliklerini teşvik etmeye ve daha görünür kılmaya, farklı geçmişlerden ve perspektiflerden özellikle genç sanatçıların aldıkları sanatsal riskleri desteklemeye çalıştık. Oluşturduğumuz misafir sanatçı programlarıyla farklı ülkelerden sanatçıların birlikte iş üretmesini teşvik ettik ve İstanbul’da yaşayan Suriyeli sanatçıları ön plana çıkarmaya çalıştık. Sahne sanatları alanında belgeleme ve bilginin yayılmasına bir katkı olarak alandaki birçok farklı aktörü bir araya getiren paneller, sanatçı sohbetleri ve sunumlar gerçekleştirdik ve bunları kayıt altına alarak her yıl bir kitapçık olarak yayınlıyoruz.
Bilgiye ulaşmak hiç olmadığı kadar kolay ve mümkün olmasına rağmen yanlış bilgilenmenin, bilgisizliğin ve ilgisizliğin şaşırtıcı derecede yaygın olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bunun panzehirlerinden biri açık ve hiyerarşik olmayan iletişim kanallarından beslenen, varsayımların yerine merakı merkezine alan, insanı özneleştiren ortak deneyim alanları yaratmak olabilir. Bu şekilde bize hazır cevaplar ve formüller dayatan ana akım söylemlere gerçek alternatifler yaratabiliriz. Tiyatro –sadece sahne üzerinde gerçekleşen bir eylemden fazlası olarak düşünüldüğünde- bunun yollarından biridir. Bizler deneyim yaratıcıları olarak bu mücadele içindeki büyük sorumluluğumuzun ve büyük kırılganlığımızın farkına varmalıyız. Bu festival, bizim sunmaya çalıştığımız katkılardan biri oldu. Bu yıldan itibaren Dünyada Bir Köşe, festival dışında da misyonu çerçevesinde yapacağı çeşitli etkinliklerle sizlerle olacak. Çoğalmak dileğiyle.
[1] http://www.posta.com.tr/iste-yurdum-insani-galerisi-261637