Mimesis Haber / Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, son dönem genelde sanat ve eğitim alanında yaşanan baskılara özelde Diyarbakır Şehir Tiyatrosunda gerçekleşen fesihlere ve Süreyya Karacabey’in ihraç edilmesine karşı bir bildiri yayımladı. Bildirinin tam metnini paylaşıyoruz:
KAMUOYUNA DUYURU
Her gün bombaların patladığı, masum insanların şehit edildiği, vatandaşların sokağa çıkmaya korktuğu, özetle bir olağanüstü hal ortamında Türkiye coğrafyasında yaşayan tüm vatandaşların devlet tarafından kucaklanması gerekirken, ayrıştırmayı, ötekileştirmeyi, mağduriyeti körükleyen uygulamaların yapılması, toplumun her kesimini olduğu gibi bizim gibi özellikle sanat alanında çalışan sivil toplum örgütlerini de fazlasıyla üzmüştür. Bu koşullarda hâlâ sanattan bahsedebilmek bile nedense muhalif bir duruş halini almıştır.
Birbirimizi sevmeye, anlamaya, kucaklamaya ihtiyacımız olduğu halde özellikle de bu duygu bağını kurmaya yardımcı olacak iki önemli kurumun; üniversitelerin ve sanat kurumlarının sürekli tırpanlanması, bu kurumlarda emek veren onlarca değerli insanın küstürülmesi ve mağdur edilmesi bizleri maalesef umutsuzluğa sürüklemektedir.
Sanatın sağaltıcı gücünü, estetiği, aklı ve yeteneği dönüştürerek yaratıcılığı temel referans kabul eden sanatçıların; en son Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda yapıldığı gibi sözleşmelerinin feshedilerek kadro dışı bırakılmaları; ticaret değil sanat yapma gayretinde olan birçok gencimizin umut ışığını azaltmıştır.
Aynı şekilde son alınan kararlarla, özgür düşünce ve ifade etme hakkını kullanarak, aklı ve bilimi temsil ederek, huzur ve barışın tesis edilmesi yönünde çağrıda bulunan; aralarında tiyatro alanındaki eğitim çalışmalarıyla yüzlerce öğrenci yetiştiren, ülkemizin yüz akı akademisyenlerinden, Birliğimizin değerli üyesi Süreyya Karacabey’in de bulunduğu akademisyenlerin kurumlarından ihraç edilmesi son derece üzücüdür.
Demokrasinin ve toplumsal barışın tesisinde en büyük yardımcılardan biri olacak sanatın umursanmadığı, felsefî ve estetik bir alt yapıya sahip nitelikli eserlerin toplumla buluşamadığı bir iklimde ne toplumsal sorunlara sağlıklı çözümler üretilmesi ne de birbirini anlamaya çalışan, dünyayı gösterilenden farklı algılayan bireyler yetiştirmek mümkün olamaz.
Toplumsal barış; bu toplumu oluşturan tüm bireylerin ekonomik ve sosyal hayata katılımlarının engellenmesiyle değil, tam anlamıyla desteklenmesi, düşünme, üretim ve paylaşım alanlarının güvence altına alınmasıyla mümkün olacaktır.
Dünyanın en güzel coğrafyalarından birinde, gereksinimlerimizi karşılayacak her türlü kaynağa sahipken bu kadar acı ve dehşet içinde yaşamayı hiçbirimizin hak etmediğini, bu acılardan kurtulma yönünde manevî dünyamızı zenginleştirecek ve eleştirel düşünmemizi sağlayacak tek araç olan sanatın özgür bırakılması gerektiğini, barbar bir dünyanın değil, Türkiye’ye yakışan şekilde uygar bir dünyanın umutları içinde yaşamak istediğimizi önemle belirtiyoruz.
TİYATRO ELEŞTİRMENLERİ BİRLİĞİ