Metin Boran
Ülkemizde son yıllarda sendikalar, işçi ve memur haklarını savunurken tuhaf bir biçimde toplumsal hayattan uzaklaşarak, gerçeklikten yalıtılmış ve ekonomik taleplere indirgenmiş bir mücadele biçimi ile kendi varlıklarını sürdürmeye çalışıyorlar. Bu sözlerim daha ziyade sol yelpazede yer almış ve “Emek en yüce değerdir” şiarı ile kendilerine toplumsal ve sendikal düzlemde mücadele hattı yaratmaya çalışan sendikalara…
Hangi iş kolunda örgütlenmiş olursa olsun bu sendika yönetimleri sanatsal etkinlikler ve kültürel hareketlerle nedense bir türlü ilişkilenmiyorlar. İşçi ya da memur fark etmez, hiçbir sendika yönetimi üyelerinin sanatsal ve kültürel gereksinimlerini de düşünerek hareket etmiyor.
Oysa bilinir, emek mücadelesi verilirken işçinin bireysel dünyasının dönüşmesi ve sınıf bilincinin gelişmesi için ekonomik taleplerinin yanında, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının yaratılması ve sosyal bir yaşamın gereksinimleri de talepler arasında yer alır. Örneğin Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) on binlerce üyesi olan işçi sendikalarını bünyesinde barındırıyor, ancak DİSK sanat etkinliklerine o kadar uzak ki insan şaşırıyor.
50 yıla yaklaşan tarihinde DİSK’in ne bir sanat galerisi var, ne bir sinema salonu ne de tiyatro sahnesi… Ama en önemlisi de Konfederasyonun Türkiye’de sınıf mücadelesinin bütün evrelerinin dokümanter olarak ortaya konulduğu bir müzesi yok…
DİSK’e bağlı sendikaların çoğu kendi içlerinde kültür ve sanat çalışması yürütmüyorlar, üyeleri olan işçileri, toplu olarak bir sinemaya ya da tiyatroya veya konsere, resim sergisine götürdüğü duyulmuş değil.
DİSK işçi edebiyatıyla ilgili eserler ortaya koyan bir yazarı, şairi veya müzisyeni ortak etkinlikler etrafında işçilerle neden bir araya getirmiyor. Örneğin çalışma yaşamının en temel sorunu olan ‘iş cinayetleri’ üzerine araştırma yapan, kitaplar yazan araştırmacı ve yazarlara nasıl bir katkı sunuyor.
DİSK neden ‘iş kazaları’na yazar ve sanatçıların dikkatini çekmek ve konuya ilgi oluşturmak için ödüllü bir oyun yazma veya senaryo yarışması ya da roman yarışması yapmayı düşünmüyor…
DİSK neden toplusözleşme görüşmelerine üyelerinin sanatsal etkinlik gereksinimini veya şartını koymayı düşünmüyor.
DİSK neden görkemli geceler organize ederek işçilerle sanatçıları buluşturup umut ve özgürlük enerjisinin diri tutulmasına yardımcı olmuyor.
İlgililerin malumudur ama biz yine de hatırlatalım bütünlüklü bir işçi sınıfı mücadelesi hayatın her alanını örgütlemek ve bir araya getirilen bu gücün sürekliliğini sağlamakla mümkün olabilir ancak.
Sınıfın bilinçlenmesi, düşüncel, toplumsal, sanatsal ve kültürel duyarlılığının geliştirilmesi için yapılması gereken bu etkinlikler sosyal haklardan sayılmıyor, mücadele kazanımı olarak görülmüyor mu yoksa.
Sanata ilgisiz, sanatçıyı boşta bırakan, estetik eğilimlerin ve kültürel hareketlerin yarattığı ideolojik dalgayı es geçen, egemen söylemin ideolojik baskısı altında yalıtılmış bir sendikal anlayışın, kendi mücadele dilini ve hattını bütünlüklü olarak yaratmasının mümkün olmadığını deneyimler ortaya koyuyor.