Mimesis Söyleşi / Balkonda Sanat ekibinin sahnelediği Oyunlarla Yaşayanlar oyunu sonrası Prodüksiyon Genel Koordinatörü Mustafa Kalkan ile hem oyuna hem de tiyatroya dair kısa bir söyleşi yaptık.
Sema Babacan: İnternet sitenizi incelediğimizde yeni bir yapılanma olduğunuzu gördük. Bu yapılanmanın tiyatro ekibi ile olan ilişkilenmesinden ve bir araya gelme sürecinizden biraz bahseder misiniz?
Mustafa Kalkan: Evet, 2014 yılında kurulduk. Kurucumuz, yirmi yılı aşkın süredir oyunculuk serüveninin içinde olan Asuman Çakır’dır. Hareket noktası, kültür sanata dair bir şeyler yapabilmekti. İlk faaliyetlerimiz eğitim amaçlı oldu. Konservatuara hazırlık, oyunculuk, oyuncu koçluğu, diksiyon gibi sahne sanatları için gereken eğitimi vermek vs… 2015 yılında da kendi prodüksiyonlarımızı yapmak için harekete geçtik ve üç proje ile yola çıktık. Sezona, Oğuz ATAY’ın tek oyunu olan “Oyunlarla “Yaşayanlar” la başlama kararı aldık.
SB: Metin seçiminde neler belirleyici oldu?
MK: Yönetmenimiz Prof. Dr. Erhan TUNA, Oğuz ATAY konusunda ciddi araştırmalar yapmış ve bu oyunu Eskişehir’de daha önce sahnelemişti. Bu nedenle kendisine oyununu sahnelemek istediğimizi; kendisinin de bize yönetmen olarak katılmasını istediğimizi söyledik; teklifimizi kabul etti ve titiz bir çalışmayla oyuncu seçim aşamasına geçildi.
SB: Metni seçtikten sonra ek okuma çalışmaları yapma ihtiyacı duydunuz mu?
MK: Elbette. Tabii ki yukarıda da belirttiğim gibi yönetmenimizin Oğuz ATAY ve oyunu hakkında yapmış olduğu inceleme ve çalışmaları zaten vardı ve bunları bizlerle paylaştı. Yazarın diğer kitaplarını bütün oyuncularımız daha önce okudular. Prova sürecinde oyun üzerinde görüş alışverişinde bulunup ortaklaşıldı.
SB: Sizin de belirttiğiniz gibi bu oyun daha önce gerek Şehir ve Devlet tiyatroları, gerekse özel tiyatrolar tarafından sahnelendi. Siz bu sergilemeler hakkında fikir sahibi olmak istediniz mi?
MK: Evet, doğrudur, oyun daha önce DT de ve Şehir tiyatrolarında oynanmış ancak biz bununla ilgili görsel bir kayıt izlemedik. Bir oyun çıkartılırken oyunun daha önce yapılmış versiyonlarını seyretmemeyi seçiyoruz. Aynı sebepten, yönetmenimiz de oyunu kendi rejisi ile sahneye koymuştur. Oyunun yorumlanmasında yanlış anlaşılmalara sebep olacak hatalardan kaçınma konusunda hem yönetmenimiz hem de Oğuz ATAY’ın ailesi çok hassasiyet gösteriyorlardı. Çalışmalar sırasında bu hassasiyet, bizlere ayrı bir sorumluluk eklemişti. ATAY’ın eşi, kızı ve torunu prömiyer oyununu izlediler ve oyun sonunda ekibe, beğenilerini özel bir teşekkürle ilettiler. Bu da bizim için ayrı bir mutluluk kaynağı oldu.
SB: Peki sahne çalışmalarınızı nasıl sürdürdünüz? Daimi çalıştığınız bir sahne var mı?
MK: Okuma provalarımızı kendi mekanımız olan Balkonda Sanat’ta yaptık. Sahne provalarımız içinse, tüm ekip olarak D22 sahnesinde karar kıldık; ayrıca oyunumuzu da sezon sonuna kadar orada sergilemeye devam edeceğiz. Fakat arada Anadolu yakasında da oynamak istiyoruz.
SB: Çalışmalar sırasında ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
MK: Ekip olarak çalışmalar sırasında herhangi bir zorluk yaşamadık. Tüm oyuncu kadromuz ve teknik ekibimiz çalışmalara ciddi bir özveri ile katıldılar. Genel zorluklara gelince, malum özel bir tiyatroyuz ve tüm prodüksiyonu kendi çabalarımızla yapmaktayız. Bu oyunu çıkarırken devletten destek istedik, ancak maalesef alamadık. Ama biz bu yola çıkmıştık ve bu işi yapacaktık. Tek zorluğu bütçe idi. Halen prodüksiyon olarak borç ödemekteyiz ve bir yandan da bu oyunu tiyatroseverlere ulaştırmak gibi bir misyonu yüklendik. Tüm engellemelere karşı bu sorumluluğu sonuna kadar sürdüreceğiz.
SB: Bahsettiğiniz üzere ekonomik güçlükler prodüksiyon çıkarmada en başta yer alıyor. Bir de ülkenin mevcut durumu var. Bu halde tiyatro yapabilmenin zorlukları nelerdir?
MK: Tabii ki yola çıkarken zorlukların farkındaydık. Her şeyin parayla ölçüldüğü bir anlayışta kimse size “Aferin çocuklar, ne iyi yapıyorsunuz, buyurun” demiyor. Her şeyi kendiniz çözmek zorundasınızdır… Salon bulmakta güçlükler, kiraları… turne ile bağlantılı olarak belediyelerle görüşme ve onların sanat bazlı değil de popülist ve ideolojik temelde eserinizi değerlendirmeleri ayakta kalmamızı güçleştiriyor.
SB: Vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
MK: Biz teşekkür ederiz. Sanatın hala seçkinler için yapılan bir şey olduğu düşünülüyor. Hayır, sanat hepimiz içindir. Yapabilenler her şeye rağmen yapmalı, yapamayacaklarsa seçip, izleyip, söz konusu eserin yaşamasına katkıda bulunmalıdır. Bu arada 2016 yılının ilk döneminde yeni bir proje ile sezona gireceğimizin bilgisini de vermek isteriz. Üç proje demiştik, üçüncüsü ise yazın çalışmalarına başlayacağımız bir proje, bu da bir operet bununla ilgili bazı bilgi ve belgeleri toparladık; alt yapıyı hazırlıyoruz.
SB: Tebrikler. Başarılar diliyoruz.
MK: Teşekkürler