Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyelerinin Amara Kültür Merkezi’nde yaptıkları basın açıklaması esnasında yapılan bir canlı bomba saldırısıyla 32 genç katledildi. Onlarcası da yaralandı. Bombanın patladığı yer Kobane’den gelen mülteciler yararına etkinlikler düzenlenen bir kültür ve sanat merkeziydi. Patlamada ölenler oraya yaşamı yeniden kurmaya gidiyorlardı. Sloganları “Beraber savunduk, beraber inşa edeceğiz” idi. Birileri eli silah tutanlar kadar yaşamı yeniden kurmak isteyenlerin de tehlikede olduğunu duyurmak istemiş olmalı ki böylesi bir katliam gerçekleştirildi. Aralarında Türkiye’nin farklı halklarından insanlar vardı. Birileri Rojava’da süregiden mücadeleye farklı kesimlerden gelen desteğin önünü kesmek, korku salmak istemiş olmalı ki böyle bir katliam gerçekleştirildi.
Daha bundan bir ay önce Urfa Valisi İzzettin Küçük, Til Abyad’dan kaçan Işid’lilerin Urfa’da bulunduğunu belirten ve kendisinden açıklama yapmasını talep eden gazetecileri gözaltına aldırmıştı. Şimdiyse aynı devlet teşkilatının yetkilileri eylemin en muhtemel sorumlusunun Işid / Daeş olduğunu söylüyor. Devlet yetkililerinin bu istihbarattan aylardır bihaber olması mümkün mü?
Öte yandan Suruç Katliamı protestoları şiddetle bastırılırken aynı devlet “katliam Türkiye’ye karşı yapıldı” diyor. Anlayacağınız patlamanın ardında oluşan dumanın içinden devletlulerin dişleri sırıtıyor. Rojava’yı içine sindiremeyenler, bölgedeki yeni Kürt oluşumunu bastırmak isteyenler Türkiye’nin güvenli bölge fetvasını yineliyorlar. Yekta Kopan’ın yazısı oldukça anlamlı. Bu katliamın ardında onun tabiriyle “gözünüzün ışığını söndüren iktidar hırsı” var. Peki bu hırs amacına ulaşabilecek mi? Bir kültür ve sanat merkezinde toplanmış gencecik bedenlerin katledilmesine muhtaç olduğuna göre bu iş biraz zor gözüküyor…
Ölenlerin sevenlerine sabır, yaralılara acil şifa dileğiyle…
Not: Barış Bloku, Büyük Barış Yürüyüşü’nün İstanbul Valiliği tarafından yasaklanmasının ardından yarın saat 16:00’da Aksaray Metro İstasyonu önünde toplanma çağrısı yaptı.