Metin Boran
İstanbul Şehir Tiyatroları, Ali Berktay’ın yazdığı Kerbela adlı oyunla sezonun son gösterimini Harbiye Açık Hava Tiyatrosunda yaptı ve sezonu kapattı. Ayşe Emel Mesçi’nin özenli ve duyarlı reji yorumu ile sahneye aktarılan oyun, Şehir Tiyatrolarının bu sezon en çok dikkat çeken oyunları arasında yer aldı. Daha önce Ankara Devlet Tiyatrolarında 2009 -2014 yılları arasında sahnelenen ve 5 yıl kapalı gişe oynayan oyun, bu sezon İstanbul seyircisi ile buluşturuldu. Kerbela önümüzdeki sezon devam edecek.
Ali Berktay uzun yıllar Fransa’da yaşamış, oyunculuk, yazarlık, çevirmenlik ve editörlük yapmış önemli bir tiyatro insanı tarihte yaşanmış olayları belgesel tadında sahneye aktaran oyun anlayışı ile son yılların önemli yazarları arasında. Daha önce yazdığı Sabahattin Ali’nin yaşamını anlattığı oyunu “ Benim Meskenim Dağlardır” adlı metni Ankara Sanat Tiyatrosunda sahnelendi.
Kerbela, İslam tarihinde son peygamberin ölümü ile başlayan iktidar savaşlarında zulümle bezenmiş en acımasız, dinsel trajedi olarak biliniyor. Ali Berktay bu trajediyi detaylı bir araştırma ile ele alarak nesnel bir yaklaşımla önemli bir sahne metni haline getiriyor. Oyunda kurgusal olarak Brecht’in açık biçim tekniği ve İran yöresinin gösterim tarzı olan Taziyeler’den de faydalanarak aslına uygun bir anlatı ortaya koyuyor.
Ayşe Emel Mesçi bu epik anlatıda tarihsel gerçekliği merkeze alarak iktidar, hırs ve zulüm bağlamında günümüzle buluşturuyor. Deneyimli Yönetmen Mesçi, yorumunda tezatlıklardan başlayarak inanç sahiplerinin iktidar uğruna yaşattığı trajediyi ve ortaya çıkan zulme özel bir vurgu yapıyor.
Gösterimde Kerbela’da yaşanılan olaylar sahnenin bütün teknik olanakları ustaca kullanılarak anlatım görsel olarak güçlendiriliyor. Kalabalık bir oyuncu kadrosunun yer aldığı oyunda canlı müzik, koro ve solo bağlama oyuna özel bir anlam katıyor. Yanı sıra her sahnenin duygusal ve düşünsel derinliğine uygun kullanılan görsel ve işitsel efektler görsel şöleni daha bir canlı ve anlamlı hale getiriyor.
Oyunda başlangıcından finale kadar her sahne kendi içinde bir tutarlılığa sahip ve her sahne kendi tarihsel bağlamıyla birlikte güncele vurgu yapması bakımında özel anlamlara işaret ediyor. Anlatımda oyunun ritmik düzeneğine ezgileriyle katkı sunan deneyimli Besteci Tahsin İncirci’nin müzikleri ve Cem Yılmazer’in ışık tasarımı oyunda adeta başrolü oynuyor. Diğer yandan Hale Eren’in kostüm tasarımı çarpıcı ve görsel olarak oyuna sahicilik katan bir özellik taşıyor.
Kerbela Şehir Tiyatrolarının yapım ve uygulama anlamında en güçlü oyunu olarak zor bir oyun. Koro ile birlikte 60’a yakın oyuncu kadrosunun yer aldığı oyunda oyuncuların konumlanışı ve anlatım tarzları farlılık gösterse de oyunun büyük bir emek ve çaba ile ortaya konulduğu görülüyor. Kimi oyuncular açık biçim ve göstermeci üsluba yatkın bir anlatım tarzı ortaya koyarken kimi oyuncular melodrama varan bir tarz ve yorumla anlatımı duygusal bir boyuta taşıyarak düşünsel yanını duygu yoğunluğu ile kapatıyorlar. Ancak her şeye rağmen oyun, seyirciden büyük ilgi görüyor ve dikkatle izleniyor. Oyunda Aslı Öngören, Burak Davutoğlu, İbrahim Can, Fahri Kıncır, Savaş Barutçu, Emre Narcı, Ümit Bülent Dinçer, Cem Baza, Meriç Benlioğlu, Mert Aykul, İrem Erkaya, Aslı Menas önemli rolleri paylaşıyor.
Ayşe Emel Mesçi, estetik anlayışı ve sanatsal duyarlılığını düşünsel dünyası ile bu oyunda da büyük bir sorumlukla buluşturuyor ve bütünü anlatırken detayları gözeten titizliği ve anlatımı güçlendiren teknik etmenlerin kullanımındaki becerisiyle bir oyun sahnede nasıl yorumlanır bunu seyirciye bir kez daha gösteriyor. Bunu yaparken estetik algıyı göz ardı etmeden hem bir oyun ortaya koyuyor hem de hayata, insana ve sanata dair söyleyeceklerini cesurca söylemekten kaçınmıyor. Emeği geçenlere teşekkürler.