Mehmet K. Özel
başlangıç
orkestra seyirci tribününün arkasında konumlanmış, koro yukarda iki yandaki galerilerden seyirciyi sarmalıyor, sahne ise önde; sahneden çıkan uzun bir podyum seyirci parterinin içine giriyor.
podyumun en ucu merkez; onun etrafındaki ilk çember seyirci ve sahne, bir sonraki çember ise koro ile orkestra. bir nevi; seyirciler sahne, orkestra ve koro tarafından sarılmışlar..
mekan mevcut bir yer; denizaltılar için parçaların üretildiği ince uzun, yüksek ve hacimli bir dökümhane.
yapı, bütünüyle yıkılmadan önceki bir durumda; kaba, ham ve pürüzlü yüzeyler, kaplaması sökülmüş sıvası kazınmış iskeletimsi bir hal..
ışık önce sahne gerisinde boylu boyunca yatay bir çizgi; zeminden başlayıp yavaş yavaş yükseliyor ve kayboluyor.
ışık sonra düşey bir çizgi; bir yarık; net ve keskin.
sonrası bütünüyle karanlık.
sahne tekrar aydınlandığında zemin bütünüyle yoğun duman kaplı, ortada çıplak bir adam, seyirciye arkası dönük, belli belirsiz yavaşlıkta ileri geri hareket ediyor, bir elinde bir şey var, bir zaman sonra onu atıyor, o şey dumanın içinde kayboluyor; sonra seyirciye yüzünü dönüyor, yavaş yavaş ilerliyor, podyumun en ucuna, merkeze geliyor, yerde duran yapraklı dalı alıp başının üzerine koyuyor ve o halde sahneye geri dönüyor..
arvo pärt ile robert wilson’ın ortak projesi “aadama passioon”ın ilk 20 dakikası böyle başlıyor..
.
ruhani yorum
ardından, wilson’ın fetiş imgeleri arka arkaya sahnede arz-ı endam ediyor: siyah kısa pantolonlu, askılı oğlan çocuğu, kısa saçları kalıp halinde arkaya doğru uzamış, kesiksiz tek parçadan oluşmuş minimal çizgili kıyafetiyle kadın, dış konturlarıyla tanımlanan havadaki ev, merdiven, shakespeareyen kıyafetiyle genç oğlan, omuzları çökük adam, sahnenin arkasında 7’ye 12 ışık gridi..
bunların ve başka bir çok diğer figürün hepsi, zemini yoğun sis bulutu ile kaplı sahnede hayat buluyor. dolayısıyla seyirciler olarak sanki bir hayal alemine eşlik ediyoruz; robert wilson’ın muhayilesine..
wilson hayal kurarken esinini tabii ki pärt’ten alıyor; pärt’in müziğinin ruhaniliğinden, wilson’ın deyişiyle pärt’in “sessizliğin bestesini” yazıyor olmasından..
her ne kadar yapıtın adı “adem’in ızdırabı” da olsa ve yapıtın içinde kullanılan pärt’in “adam’s lament” (adem’in matemi) ve “miserere” adlı yapıtları dinsel metinler içerse de; robert wilson pärt’in yapıtlarını “dinsel”den çok “ruhani” olarak tanımlayıp tahayyül etmiş. dolayısıyla yapıtın kast açıklamasında adem, havva gibi tanımlamalar yok; bunun yerine “adam”, “kadın”, “ağır adam”, “başka bir ağır adam”, “bir kadın”, “başka bir kadın”, “oğlan”, “başka bir oğlan”, “kız”, “başka bir kız”, “uzun boylu adam”, “uzun boylu delikanlı” ve “ağaç korosu” yazıyor. wilson prologdaki yatay ve düşey ışıkları da, sırasıyla mekan ve zamanla özdeşleştirmiş.
wilson’ın izinden gidersem; sahnede tanımlı bir gelişim çizgisi, düz bir anlatı üzerinden ilerlemeyen, daha çok sezgisel ve kopuk imajların bir araya getirildiği yapıtı; herhangi bir eril insan örneği üzerinden hayata, dünyaya, tarihe bakış olarak okuyabilirim: çıplak adamın çocukluğu (“oğlan”), gençliliği (“uzun boylu delikanlı”) ve yaşlılığı (“uzun boylu adam”), onu yaratan “kadın”, adamın var olma mücadelesi (“ağır adamlar”), bir hayat kurması (maket eve giren “kız” ile “oğlan”) ve dünyadaki hayat mücadelesi ve kötülükler (evin dışında eli silahlı “diğer oğlan” ve “diğer kız”) gözlerimin önüne serilir..
.
dini yorum
“adem’in ızdırabı”na esin kaynağı olan “adam’s lament” (adem’in yası) adlı bestesinde pärt, aynarozlu keşiş silouan’ın metnini kullanmış. bu metinde adem cennetin ve tanrı aşkının kaybına üzüntüsünü dile getirir. pärt bu metin için “atamız adem insanlığın bütün felaketlerini önceden görmüş ve bunların hepsini kendi üzerine almıştır, ama tekrar tanrı sevgisini aramaya devam etmiştir” diyor. dolayısıyla pärt’in gerek bu bestesinin gerekse de diğer bir çok yapıtının arkaplanında sağlam bir dini yorum yatıyor.
“adem’in ızdırabı”nı pärt’in izinden gidip, okumaya kalktığımda ise; yatay ışığı toprak ve yeryüzü ile, düşey ışığı ise gökyüzü ve ilahi olan ile özdeşleştiririm. yapıt boyunca akan sahneler ise bana insanlığın doğuşunu, yeryüzüne inişini ve buradaki savaşını anlatır. “kadın” rolündeki sanatçının yaşlı olmasından ve makyajına rağmen yaşının saklanmıyor oluşundan dolayı onu tanrı ile özdeşleştiririm; kadim zamanların dişi tanrıçası olarak. sahnede diğerleri hep dikey ve yatay hareket ederken, kadın’ın çapraz çizgiler üzerinde hareket etmesi de benim onu farklı yorumlamamın kapısını aralar.
hem prologdaki ışık oyununda, hem de ilerleyen sahnelerde arkadaki 7’ye 12’lik ışık gridinde yaratılan yatay-düşey düzenlemelerde dikkatimi çeken birliktelik, “aadama passioon”u izlediğimin ertesi günü ziyaret ettiğim estonya güzel sanatlar müzesi kumu’da, 20. yüzyılın ilk yarısında yaşamış ekspresyonist sanatçı kristjan raud’un tablo ve çizimlerinde karşıma çıktı.
bunlardan özellikle dini bir konuyu, meryem ile jusuf’un mısır’a gidişlerini konu edinen “yolculuk sırasında dinlenme” adlı tabloyu görünce heyecanlandım; çünkü aynı baskın yataylık-düşeylik birlikteliği bu tabloda da vardı. ayrıca raud’un karakalem, çini ve guaş çizimlerindeki yıldızların dağılımı ve figürlerin duruş şekilleri de bana bir akşam önce izlediğim wilson yapıtındaki ışık ve mizansen tasarımını hatırlattı.
.
strüktür
90 dakikalık yapıtta kullanılan besteleri pärt belirlemiş: “sequentiae”, “adam’s lament”, “tabula rasa” ve “miserere”.
sadece ışığın rol aldığı prologda kulanılan “sequentiae” adlı 3 dakikalık yapıt dünyada ilk defa bu proje vesilesiyle seyircinin kulaklarına ulaştı.
“adam’s lament” boyunca sahnede sadece çıplak adam yer aldı.
iki kemanın sohbet ettiği “tabula rasa”da çıplak adama kadın da eşlik etti.
“miserere”de ise sahne kalabalıktı.
.
esin
“adam’s lament” boyunca sahnede çırılçıplak olan sanatçı michael theophanous’u seyrederken, wilson’ın yanılmıyorsam ilk defa çıplak erkek bedenini bu kadar teklifsizce, rahat, doğal ve emin bir şekilde kullandığını düşündüm. ve aklıma ister istemez bu konuda usta olarak gördüğüm yunan koreograf-ressam dimitris papaioannou geldi. program kitapçığındaki özgeçmişlere baktım; theophanous meğer papaioannou’nun dansçısıymış. papaioannou’nun geçen yaz wilson’ın sanat merkezi watermill’de bir atölye çalışması yaptığını da hatırlayınca taşlar iyice yerine oturdu; wilson’un cesaretinin ve esininin kaynağı açığa çıktı.
kadın’ı lucinda childs canlandırıyordu. childs, wilson’ın kariyerinde çok önemli bir isim. ilk dönem işlerinde, özellikle de ikonik yapıtı “einstein on the beach”de wilson koreografiyi childs’a emanet etmişti. dolayısıyla “aadama passioon” sadece wilson’ın fetiş imgelerinin sahnede yer bulması bakımında değil, onun kariyerinde önemli bir yeri olan bir sanatçının da bizzat rol alması bakımından da sanki anlamlı bir yapıt.
wilson kariyeri boyunca tom waits’ten rufus wainwright’a, cocorosie’den herbert grönemeyer’e bir çok besteciyle ortak çalışmaya imza attı, ancak bunlar arasında herhalde philip glass’ın ve şimdi de arvo pärt’in yerleri başka olsa gerek; bu anlamda da wilson’ın bu işi sanki kendi biyografisinde bir kilometre taşı niteliğine bürünecek.
.
ışık
wilson’ın sanatında ışık öğesinin çok önemli bir rol oynadığı bilinir; onun yapıtlarında, ışığın minimal değişimleri bile hayati önem taşır. buna rağmen; “aadama passioon”undaki ışık kullanımının herhangi bir wilson yapıtından farklı bir düzeyde olduğunu, ışığın bu sefer, atmosfer yaratmanın ötesine geçip başrole oturduğunu söylersem abartmış olmam. pärt’in minimal, aşkın müziği de ancak ışığın başrol olduğu bir sahnelemeyle hayat bulabilirdi; öyle de olmuş. biri müzik diğeri sahne alanında iki minimal sanatçı, şimdiye kadar neden bir araya gelmediler ki diye soracak kadar birbirleriyle uyumlu, birbirlerinden beslenen, kusursuz bir iş ortaya çıkarmışlar.
.
icra
bu mükemmel projede müziğin icrası da usta ellere emanet edilmiş. şef tõnu kaljuste dünyada en iyi pärt yorumcusu sayılıyor; yıllardır pärt ile beraber çalışıyor. kaljuste’nin yönettiği estonya filarmoni oda korosu ve talin oda orkestrası da pärt icrasında benzersizler.
orkestra ile koronun mekanda yerleştiriliş şekli de müziğin seyirciyi sarmalamasına yönelikti. mekanın akustik kalitesi de oldukça yüksekti.
.
gelecek
arvo pärt’in 80. yaşgünü kutlamaları çerçevesinde 12-16 mayıs 2015 tarihlerinde estonya’nın başkenti talin’de, limanın bir ucundaki noblessneri dökümhanesi’nde dünya prömiyeri gerçekleşen “aadama passioon” önümüzdeki sezon turneye çıkacak.
ağustos 2015’te arte televizyonu hem yapıtın baştan sona kaydını hem de yaratım sürecinde çekilmiş uzun metraj bir belgeseli seyircileriyle paylaşacak.