Geçtiğimiz haftalarda düzenlenen Afife Jale ve Sadri Alışık tiyatro ödülleri törenlerine ‘sanata baskı’ konuşmaları damgasını vurmuştu. Bu tartışmaların yankıları bitmiyor. Türk tiyatro ve sinemasının önemli isimlerinden Yücel Erten, siyasal iktidarın, sanat sancağını dalgalandıranları düşman bellemiş gibi üstlerine çullandıklarından dert yandı.
“Her kim ki sanatı ile tartışmasız bir değerdir, her kim ki yurdunun sanat sancağını yeryüzünün dört bir yanında dalgalandırmaktadır, her kim ki baskılar ve dayatmalara karşı demokrasiyi savunma yürekliliğini gösterir, her kim ki düşünce ve anlatım özgürlüğü kavgasındadır; siyasal iktidar, düşman bellemiş gibi üstlerine çullanıyor…” Bu sözler son zamanların sıkça tartışılan konusu ‘iktidarın sanata ve sanatçıya yaptığı baskıya’ sessiz kalamayan Türk tiyatro ve sinemasının önemli isimlerinden Yücel Erten’e ait. Sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta paylaştığı sözlerini “Bu da geçer yahu!” ifadesiyle sona erdiren Erten, sanat çevrelerinin bu durum karşısında takındığı tavrı ise Timur’un fillerinden şikayet eden köylülere benzetiyor. Yücel Erten, bu konuda tepkisini dile getiren ilk tiyatrocu değil. Çoğu sanatçı, darbe dönemlerinde bile görülmeyen baskının ‘Yeni Türkiye’de’ artık sıradan bir durum haline geldiği noktasında hemfikir. Bu sanatçıların başında tiyatrocular geliyor, tiyatrocuların düşüncelerini dile getirdikleri mecralar ise ödül törenleri oluyor.
20. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri, geçtiğimiz hafta düzenlendi. Geceye damgasını vuran sanata baskı tartışmalarının yankıları ise sürmeye devam ediyor. Ödül töreninde komedi, müzikli oyun ya da müzikal dalında yılın en başarılı erkek oyuncusu ödülüne layık görülen Levent Üzümcü’nün törendeki açıklamaları da bunlardan biri. İBB Şehir Tiyatroları’ndan ihracının istendiğini açıklayan Üzümcü, “Bu ödül benim için çok önemli çünkü yaptığım açıklamalar nedeniyle Şehir Tiyatroları’ndan ihracımın istendiği günlere denk geldi. Bana hâlâ soruyorlar “Neden Şehir Tiyatroları’nda devam ediyorsun?” diye. Ben de onlara diyorum ki bazı şeyler lafta olmaz. Bu şehirde yaşayan herkesin, Levent Üzümcü’den 5 liraya bir dünya klasiği izleyebilme ihtimali için Şehir Tiyatroları’nda duruyorum. Ve durmaya devam edeceğim, bunu da herkesin bilmesini istiyorum.” ifadelerini kullanmıştı.
Üzümcü konuşmasını yaparken sahneye çıkıp ona sarılan Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu ise tiyatro ve sinemada yaşanan sansüre sitem ederek, demokraside sanatın vazgeçilmez olduğunu hatırlatmıştı. “Uzun yıllardır sanat sektörünün içindeyim ama son 8 ayda yemediğim kadar gol yedim.” diyen Yazıcıoğlu, gençlerin kendisine gitmemesini söylediğini, bu yüzden tiyatroların kapısına kilit vurdurmayıp emekli oluncaya kadar tiyatro yapacağını belirtmişti.
Hiçbir İnsan Aşağılanmasın
Afife Tiyatro Ödüllerinde Cambazın Cenazesi oyunu ile Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü alan Firuze Engin de baskıya tepkisini dile getirenlerdendi. Babasının ‘Sahneye çıkarsan politik bir şey söyleme!’ uyarısına rağmen, düşüncelerini belirteceğini söyleyen Engin, “Ben artık şöyle hissediyorum, evet hayatımızda çok kötü şeyler oluyor. Çok masum insanların cenazelerini kaldırıyoruz her gün. Kamusal alanlarımız elimizden alıyorlar, doğayı katlediyorlar. Ama biz çok iyi yürekli insanlarız ve içimizde bitmez tükenmez bir ümit taşıyoruz. Bu ümidi sahnede ya da sokakta, kalabalıklar içine çıktığımızda birbirimizle paylaşmalıyız, ben de sizinle bir şey paylaşmak istiyorum aslında. Bizler kibirle, açgözlülükle, faşizmle mücadele ede ede artık hiçbir dilden, dinden, ırktan insanın aşağılanmayacağı bir hayat kuruyoruz. O yüzden bu ümidi hiç kaybetmeden sanatta ve sokakta mücadeleye devam.” ifadelerini kullandı.