Bahar Çuhadar
biriken’in sahneye koyduğu, Koltès metni ‘Ormanlardan Hemen Önceki Gece’de Rıza Kocaoğlu 75 dakikalık tek bir solukta, çırılçıplak yabancılar olduğumuzu anımsatıyor…
Kim olduğunu bilmiyoruz. Ne tür bir yabancı olduğunu da. O sokaklara, o şehre ait değil. Bildiğimiz bu. Bir odası yok. Ve o odada karşısına oturup onu dinleyecek bir kimsesi de. Sokağın köşesini dönerken birine rastlıyor, birine işte, herhangi birine. Belki de size, sandalyede oturmuş ona bakan size rastlıyor. Başlıyor konuşmaya, tek bir nefeste; o kadar çok şey var ki kafasını ve midesini bulandıran. Hiç nokta koymadan anlatacak. Yalnızlığını, hiçliğini, öfkesini, kaçışlarını, ‘kıçına tekme vurulan’ herkesi içine alacak uluslararası bir sendika kurma fikrini, uçuşan bir tutam saçın peşinden usulca yürüme hayalini, koca şehirden bir küçük orman kuytusuna sığınma arzusunu, aslında bu dünyanın hiçbir yerinde bir ‘odasının’ olamayacağını pekala bildiğini. Anlatıyor. Durursa, bir an susarsa siz onu dinlemekten vazgeçersiniz, köşeyi döner gidersiniz diye, koşarmış gibi anlatıyor.
Fransa’nın ‘aykırı’ seslerinden, çağdaş tiyatro yazınının güçlü kalemi Bernard-Marie Koltès’in 70’lerde yazdığı metnini, biriken Tiyatro’nun yönetiminde Rıza Kocaoğlu’nun ağzı, bedeni anlatıyor. Kocaoğlu, Koltes’in ‘yabancısı’nı nefes nefese bir telaş içinde; öfkesini sahnedeki kabine de eğimli platforma da kendi bedenine de akıtarak oynuyor. Yer yer fazla hızlı, tonlama tercihleri de fazla yorucu geliyor ama finale doğru bir hüzünle baş başa bırakmayı başarıyor sizi. Ormanda bir kuytu, kıvrılıp yatacağımız küçük bir oda hayaline kaptırıp gidiyor insan kendini.
Koltes bu metni 1977’de değil de bugün yazmış olsaydı daha mı hırçın, daha mı öfkeli olurdu ‘yabancısı’ acaba, diye düşünüyor insan. Kocaoğlu’nun ve biriken ekibinin 77’deki bir başkaldırı metnini, bugünden bakıp yorumladığını akılda tutmak gerekiyor. Kemal Yiğitcan’ın ışık tasarımı ve biriken’in (Melis Tezkan, Okan Urun) hazırladığı video’lar ve soprano Simge Büyükedes’in sesiyle İklim Tamkan’ın piyanosundan, kayıttan gelen arya ile ‘yabancı’yı saran o yağmurlu, bitmek bilmeyen yalnız gecenin atmosferi tamamlanıyor.
Oyun bitiyor, Rıza Kocaoğlu ter içinde selamlıyor sizi. Koltes’in yabancısı kafanıza girmiş bir kere. Odasız, yersiz yurtsuz ve çırılçıplak olduğunuzu hatırlatmış size. Şimdi İstanbul’un en ışıltılı AVM’sinden çıkıp köşeyi dönebilirsiniz…