Stoppard ve Kuşak Çatışması Krizi: Opal Fruits Başka Starburst Başka

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Çeviri/ Genç nesil, Sir Tom’un yeni oyununu anlamadı. Bu nedenle “Zor Problem” [The Hard Problem] Oldukça Basit bir hale getirildi. Ama her şey de değiştirilemez.

Guardian, 11 Şubat 2015, Çeviri: Ata Berk Akşit

Olivia-Vinall-in-Tom-Stop-007Tom Stoppard’ın Zor Problem oyununda Olivia Vinall. Fotoğraf: Tristram Kenton

Genelde yaz aylarında ya notların şişirilmesinden, ya da çok kafa yormamak için her şeyi nbasitleştirilmesinden şikayet ederiz. Tiyatro-severler de bu kış bununla uğraşıyor. Tom Stoppard yeni oyunu “Zor Problem”üzerine ve onu nasıl da basitleştirip Vasat Soru’ya, hatta Oldukça Basit Soru’ya çevirmek zorunda kaldığını anlattı. Genç nesilden bazı aveller yüksek edebiyatı anlamıyor diye birçok zor edebi referansı kırpmak veya yeniden yazmak zorunda kalmış. Kafaları popüler kültür zırvalıklarıyla dolmuş. (İlginçtir, iş arkadaşım Mark Lawson da yaşlı eleştirmenlerin Simpson’lar [The Simpsons] dizisinden referansları anlamadıklarını söyleyerek Anne Washburn’ün yakın zamanda çıkan oyunu Bay Burns [Mr. Burns]’ü savunmuştur.) Fakat iddia edilene göre Stoppard’ın eklediği bir popüler kültür referansışaşkınlık yarattı. Bu belki de Sir Tom’un oyunundaki kuşak çatışmasının en büyük göstergesidir. Oyunda Opal Fruits* şekerine referans var fakat genç kuşak 1998’den beri bu şekere Starburst diyor. Şahsen ben bu ada asla alışamamıştım. Umarım Opal Fruits isminden vaz geçmez.

*ç.n.: Opal Fruits: 1959 Yılında Birleşik Krallık’ta satışa çıkan popüler bir çeşit şeker. İsmi sonradan Starburst olarak değiştirildi.

Sinsinin türleri

Şubat ayının kış soğuğunda düzenlenen Berlin Film Festivalinden yeni döndüm. Havanın soğukluğu rahatlıkla sizi bina içinde durup film izlemeye teşvik ediyor ve sokaklarda aylaklık etmeyi engelliyor. Berlin şuanda karmaşada. Yunanlılara dediklerini yaptırmaya çalışsalar mıçalışmasalar mı? Ruslara Ukrayna’yla ilgili baskı uygulasalar mı uygulamasalar mı? Havanın soğukluğu aynı zamanda şehri bir le Carré romanından fırlamış gibi, sade ve kasvetli bir şekilde görmenize de neden oluyor. Festival gösterişli, batı-yaka tarzı bir bina olan Potstamer Platz’da yer alıyor. Orası ilk ziyaretimde kocaman, boş bir arsaydı. Yanında da şehir yetkililerinin son zamanlara kadar (bariz nedenlerle) yerini saklı tuttuğu Hitler’in sığnağının anıtı var. Geçen gece Alexanderplatz’ın bir resmini tweetledim. O resmi psikocoğrafyacılar için bir altın madeni olan muhteşem Torstrasse 1 binasının tepesinden çekmiştim. 1920’lerde Jonass and Sons isimli büyük bir mağazaymış fakat Yahudi olan sahipleri zorla atılmış. 1930’larda Nazi Reich’ının gençlik liderliğinin ana merkezi olmuş. 1945’te Doğu Almanya Komünist Partisi tarafından ele geçirilmiş ve ardından Leninizm-Marksizm Enstitüsü’nün fevkalade sinsi olan merkez parti arşivi haline geldi. Sonra da 2010’da restoranlarıyla, barlarıyla ve teras havuzuyla Soho House üyeler kulübünün Berlin şubesi oldu. Bu bina da –şehrin geri kalanında da olduğu gibi– hayaletlerle dolu.

İlahi tartışmalar

Hani bazen ünlü birisi konuşma verirken ilk paragrafta söylediği veya yaptığı, kariyerine şekil verecek ve sonsuza kadar etkisini yitirmeyecek bir şeyle kendi sonunu hazırladığının farkına varırsınız ya. İşte Papa da tam bunu yaptı. Bu hafta Müslüman Eylem Forumu tarafından düzenlenen bir gösteride küçük bir çocuk, üzerinde “Anneme hakaret edersen yumruğu yersin. (Papa Francis)” yazan bir pankart tuttu. Papa Hazretleri’nin anlık yorumu, dile dolanan bir şarkıymışçasına akıllara kazındı: Şiddet, “hakaret” varsa meşrudur. Francis, Papa II. Urban’ın Clermont’ta 1095 yılında yaptığı Kutsal Topraklara Haçlı Seferleri çağrısından sonraki en yankı uyandırıcı Papa vaazlarından birini bile vermiş olabilir. Yumruk yanlısı yorumlar oldukça talihsiz, anneye hakaret kısmı ise hastalıklı. Belki de hem Katolik, hem de Müslüman hasımların yerme ve konuşma özgürlüğü geleneklerine Afrika-Amerikalı kültüründeki Düzine oyununda olduğu gibi yaklaşmaları daha iyi olacaktır. Bu oyunda oyuncular sırayla karşısındakinin annesine hakaret eder ama asla şiddete başvurulmaz. Böylelikle “Anan o kadar şişman ki internete ihtiyacı yok. Zaten dünya çapında!” yerine “Dinin o kadar çok brüt güç kullanmakla şişmiş ki sadece brüt hesapla ölçülebiliyor!” denebilir. Tamam, kabul ediyorum. İdeali bu değil. Fakat yine de Vatikan’ın yumruk atmayı caiz kılmasından iyidir.

Paylaş.

Yanıtla