Ya Hep Beraber Ya Da Hiç Birimiz

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Fırat Kuyurtar

Müvekkilim ve aynı zamanda mensubu olduğum Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu, geçtiğimiz sene “Lorca” adlı tiyatro projesi ile Kültür Bakanlığı’na destek için başvuruda bulunmuş, bu başvuru Kültür Bakanlığı tarafından reddedilmişti. Red gerekçesi kısaca 4848 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2. maddesine dayanılarak hazırlanan ve 15.3.2007 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Kültür ve Turizm Bakanlığınca Yerel Yönetimlerin, Derneklerin, Vakıfların ve Özel Tiyatroların Projelerine Yapılacak Yardımlara İlişkin Yönetmelik 9. maddesi şartlarını taşımaması ve bütçe olanaklarının yetersizliği idi.

Kültür Bakanlığı’nın böylesine genel gerekçelerle başvurumuzu reddetmesi bizim için anlaşılmazdı. Zira başvurduğumuz proje, yönetmeliğin saydığı tüm şartları taşıyordu. Ödenek yetersizliği meselesi ise gerçekçi değildi. Dava sürecinde de görmüştük ki, Kültür Bakanlığı ödenek yetersiz dediği bir ortamda 2013-2014 sezonunda Oyuncu Tayfası adlı tiyatro grubuna 6 proje ile 2014-2015 sezonunda ise 5 proje ile destek veriyordu. Yani red gerekçesi ödenek yetersizliği de olamazdı.

Peki neydi gerçek red nedeni? Geçtiğimiz sene Gezi eylemleri sırasında bu eylemlere destek veren birtakım tiyatro gruplarının durumu da BGST ile aynıydı. Yardım vermemek için birtakım gerekçeler uydurulmuştu ama aslında mesele 2013 Haziran ayında İstanbul Gezi Parkı’nda yapılan eylemler ve bu eylemler ile siyasi iktidara yöneltilen eleştirilerdi. İdare yani Bakanlık bu tiyatro gruplarını yola getirmeye kararlıydı. Yardımların verileceği kurul toplantısında bürokratlar ellerinde kimlere yardım verileceği kime verilmeyeceği konusunda listeleri ile gelmişler ve kurul üyelerine sadece ellerindeki listeleri onaylatıyorlardı. Kurul üyelerinden Prof. Dr. Semih Çelenk yardımlarda somut kriterlerin gözetilmediğini, kararın siyasi olduğunu söylüyordu.

Biz de davamızı açtık, dava süresince öğrendiğimiz verilerle dava dosyamızı güçlendirmeye çalıştık. Tabi tek derdimiz alamadığımız devlet desteğini almak değildi. Bu keyfi bir uygulamaydı ve idare takdir hakkını kullanırken keyfi davranamazdı. Hele hele toplumu siyasi kamplara ayırıp, canının istediğine yardım verip istemediğine yardım vermiyorum diyemezdi. Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin gerekçeli kararında ifade ettikleri önemli:

Dava dosyasının incelenmesinden; tiyatro alanında faaliyette bulunan davacı şirketin, 2013-2014 sanat sezonunda “Lorca” adlı tiyatro projesine maddi destek sağlanması için yaptığı başvuru üzerine, Yönetmeliğin 9. maddesi, değerlendirme komisyonu kararında belirtilen hususlar ve bütçe olanakları dikkate alınmak suretiyle Değerlendirme Komisyonunca bahse konu oyuna yardım yapılmamasına karar verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı şirketin uyuşmazlık konusu projesinin yukarıda anılan Yönetmeliğin 9. maddesinde belirtilen değerlendirme ölçütlerinden hangisi kapsamında maddi destekten yararlandırılmadığının net olarak ortaya konulamadığı görülmekte olup, her ne kadar davalı idarece ilgili mevzuatta sayılan değerlendirme ölçütlerinin kesin ve belirleyici olmadığı iddia edilmiş ise de; bu durumun yardıma engel oluşturmayacağı ve takdir hakkının keyfi ve sınırsız kullanılabileceği anlamına gelmeyeceği açık olduğundan; objektif kriterler çerçevesinde değerlendirme yapılmadan tesis edilen dava konu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline,

Mahkeme’nin son derece isabetli bir şekilde ifade ettiği üzere idareler takdir haklarını sınırsız ve keyfi olarak kullanamazlar.

Geçtiğimiz sene bu dava sürecine girmeden önce ve girdikten sonra bu konuda haksızlığa uğrayanlar başta olmak üzere tüm özel tiyatrolara örgütlenme çağrısı yaptık. Başta birkaç toplantı yapıldı ama tartışma süreci olgunlaşmayınca süreç akamete uğradı. Sebeplerini de saymak gerekir belki ama bu yazının konusu bu değil.

Bu karar, özel tiyatrolara verilen devlet desteğinin belirlenmesinde somut kriterler konulması konusunda emsal niteliğinde bir karar. Muhtemelen Kültür Bakanlığı davayı temyiz ederek Danıştay’a taşıyacaktır ancak şimdiden bunun bir kazanım olduğunu söyleyebiliriz. Diğer taraftan bu kazanımın sadece BGST’nin elde ettiği bir hukuksal başarı noktasında kalmaması gerekiyor. Denedik olmadı safsatasını bir kenara koyup, bu ve bunun gibi tünelin ucundaki ışık misali gelişmeleri özel tiyatroların örgütlenmesi için bir vesile yapmak gerekiyor. Yoksa kararın olsa olsa sadece bu olay özelinde BGST’ye fayda sağlaması belki söz konusu olabilir, o kadar…

Brecht’den bir dize ile bitirelim.

kurtulmak yok tek başına yumruktan ve zincirden

ya hep beraber ya da hiç birimiz…

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Fırat Kuyurtar

Yanıtla