[Kültür Sanat Sendikası Genel Merkezi tarafından yapılan açıklamayı okurlarımızın dikkatine sunuyoruz]
Zorlu Center’da sahnelenen ‘’La Boheme’’ Operası TÜSAK yasa tasarısının provasıdır!
Royal Opera House prodüksiyonu olarak reklamı yapılan proje, ticari karlılığa dayalı özel girişimin ‘’sanat’’anlayışının tipik bir örneğidir. Fahiş bilet fiyatlarına rağmen üç beş kuruşluk kaşelerle ve ‘’bedava’’ mantığıyla toparlanan ekiplerle sahnelenmeye çalışılan eserde kalite, sanatsal etik, sanatçı hakları ayrı ayrı tartışma konusudur. Projede yer almayı kabul edenlere yönetilen eleştiriler elbette önemli ama bu iç hesaplaşmaların projenin genel anlamını gölgelemesine izin verilmemeli.
TÜSAK yasasına özel sektörün opera ve bale gibi kapsamlı ve maliyetli prodüksiyonlara yatırım yapmayacağı gerçeği ile karşı çıkanların savı bu örnekle çürütülmeye çalışılacaktır. Devlet Operaları, Tiyatroları, Senfonileri, Koroları olmadan da bu sanatların yapılabileceğinin göstergesi olarak değerlendirilecek. Bakanlığın bu kurumlara ayırdığı prodüksiyon maliyetleri, sanatçı maaşları, ekipman ve mekan giderleri, turne masrafları, gibi pek çok kalemi içeren sürekli gider bütçelerinin gereksizliğine kanıt olacaktır.
İşte TÜSAK yasası tam da bunu söylemektedir: Devlet kurumlarını küçült (giderek yok olur), sanat aktivitelerini proje bazında özele aç, para bulan ekip kursun projesini gerçekleştirsin. Bakanlık da sempatisi (!) oranında bir miktar destek versin.
Bu hesapta, günlerdir camiada tartışılan kalite kaygısı yoktur, ‘’bilet alamayanların haklı olarak yakındığından anlaşıldığı üzere sanatı geniş kitlelere ulaştırma çabası yoktur,daha şimdiden, görev alanlar, kabul etmeyenler ikileminin böldüğü sanatçıların sanatsal dayanıklılıklarıyla ilgili bir planlama yoktur, sanatçıların uzun vadeli olarak mesleklerini yapabilme olanağı yoktur, bu prodüksiyonda para almadan bile sahneye çıkanlar olduğuna bakarak açıklıkla anlaşılıyor ki, emeğin kar amacına kurban edildiği bir uygulamadır.
Bu hesapla kurutulan kurumlara öğrenci yetiştiren okulların varlık nedeni de böylece ortadan kalkmaktadır.
Kısaca sanat sanat olmaktan çıkartılıp düşük maliyetle yüksek kar getirecek mal üretim alanlarına dönüşecektir.
Bu konudaki kalite, izleyicinin beğeni düzeyi, sanatçıların yetkinlikleri, hak, hukuk tartışmaları ne yazık ki, durumun vahameti penceresinden bakıldığında bu aşamada camiayı ayrıştırmaktan, bölmekten, birbirine düşürmekten başka işe yaramayacaktır.
İşte Zorlu Center’ın Royal Opera House soslu ‘’La Boheme’’i, bu yolun ilk kilometre taşıdır. Yasa çıkmadan yol yapımına başlanmıştır. Ne yazık ki bu yol sanat alanlarını gelişmeye, yaygınlaşmaya, yücelmeye değil , ‘’yaptık oldu’’ mantığının sığ ve çürük zeminlerine itecektir.