Mimesis Haber/ İngiltere’nin önde gelen iklim bilimcilerinden Chris Rapley, Londra West End Sahnesi’nde tek kişilik bir performans sergiliyor. 2071 ismini taşıyan bu oyunuyla Rapley, insanlığın sera gazı salınımına devam etmesiyle içinde bulunduğumuz yüzyılın sonlarına doğru yaşamımızın nasıl olacağına dair bir öngörüde bulunuyor. Oyun hakkında yazılan görüşleri, Mimesis okurları için derledik.
Fotoğraf: Chris Rapley, University College London’da İklim Bilimi dalında Profesör. Fotoğraf Alastair Muir /Telegraph.
Chris Rapley oyunun isminin neden 2071 olduğu sorusunu ise şöyle yanıtlıyor: “2071’de en büyük torunum Josephine benim yaşımda olacak.” Chris Rapley bu oyunda, daha önce bilim insanlarıyla işbirliği yaparak dünya üzerindeki yaşamın geleceği hakkında oyunlar yönetmiş olan Katie Mitchell ve yine bu tür çalışmalarda bulunmuş olan oyun yazarı ve yönetmen Duncan Macmillian ile çalışmış.
Oyunun temel çıkış noktası, iklim değişikliğinin herkes için son derece önemli olmasına rağmen bu tehlikeye karşı ne yapılacağı konusunda fikir birliğine varılamamış olması. Oyun bu soruna çözüm olarak gelecek nesillere karşı sahip olduğumuz yükümlülüklerimiz, çocuklarımızı ve torunlarımızı nasıl koruyabileceğimiz konularında karşılıklı konuşma yolunu öneriyor. Oyun bu bağlamda bilim insanları ve mühendislerin gezegeni rahat bir yaşam tarzı sunmaya elverişli bir yer yapacak şekilde temiz enerji kaynakları geliştirmesi gerektiği mesajını veriyor. Rapley ise bu bağlamda topluma düşen görevin enerji üretimi ve karbon depolama projelerine yatırım yapmak olduğunu söylüyor ve ekliyor: “İngiltere’de bir evin yanma olasılığı 2000’de 1 iken kime sorsanız size evini yangına karşı sigortalattığını söyleyecektir. Öte yandan iklimin oldukça tehlikeli bir şekilde değişmesi çok daha büyük bir risk taşımasına rağmen bu konuda yeterli yatırım yapılmıyor. “
Rapley, The Guardian Observer’a oyunla ilgili “Altyapıların onarılmasına çok fazla para harcarsak sonunda dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için yatırım yapacak paramız kalmayabilir. Şu an dünya yaşamak için çok tatsız bir yer gibi görünüyor olabilir, ama bu durum sonsuza kadar devam etmek zorunda değil. Oyunda da vermeye çalıştığım mesaj bu.” diyor.
Rapley performansına çocukluk yıllarına denk gelen ve atlaslarda Güney Kutbu’nun “Bilinmeyen bölge” olarak anıldığı 50li yılları anımsatarak başlıyor. Fen bilimi derslerinde zayıf hissedenler Rapley’in son derece anlaşılır şekilde anlattığı gezegenin cansız katmanı olan jeosferi ve atmosferin yıllar boyu geçirdiği değişimleri dinlerken oldukça zeki hissetmiş olmalılar. Daha sonra deniz seviyesindeki yükselmeler ve buzullardaki beklenmedik azalmaya dikkat çekerek şu an soluğumuz havanın daha önce hiçbir neslin solumadığı kadar karbondioksit içerdiğini ortaya koyuyor.
The Guardian yazarı Robin Mckie, oyunu ilgi çekici bulmakla beraber geçen yıl Microsoft’un Cambridge Hesaplama Bilimi laboratuarının başında bulunan Stephen Emmott’un yazıp oynadığı ve yine Katie Mitchell’ın yönettiği 10 Milyar (“10 Billion”) oyunu ile format ve konum açısından çok yakın benzerlikler gösterdiğini söylüyor. Bu tek kişilik oyun, dünya üzerinde gittikçe artan popülasyonun küresel çevrede yaratacağı etkileri tüyler ürpertici ve bir hayli karamsar bir üslupla anlatıyor. Rapley ise kendi oyununun 10 Milyar’daki didaktik üsluba göre daha hikâye anlatır bir tonda olduğunu ve daha çok umut verdiğini söylüyor.
The Telegraph yazarı Dominic Cavendish ise 2071 oyununu Oz Büyücüsü ile karşılaştırıyor: “Sahne perdesi sıradan, ölümlü bir adamı ortaya çıkarmak üzere açıldığında, sorunların çözümlerini kendimizde aramamız gerektiği mesajının verilmesi gibi. Kimse sihirli bir değnekle gelip her şeyi yoluna sokmayacak.”
Cavendish, oyunun bir tiyatro oyunundan çok TED konuşması samimiyetini barındırdığını ancak bunun yanında seyirciye sunulan verilerle adeta bir “tokat” etkisi yarattığını söylüyor.
Dilşad Sağlam / Mimesis