Yaşam Kaya
Genco Demirer ve Berna Oğuzutku Demirer’in kurduğu TiyArtro, Türkiye’nin ilk çok kültürlü-çok dilli tiyatrosu olma özelliğini taşıyor. Topluluk kuruluşunu Samuel Beckett’in “Krapp’ın Son Bandı” eseriyle 6 Ekim 2014 günü Uluslar arası Tiflis Festivali’nde gerçekleştirdi. Ermenice, Ladino, Rumca, Süryanice, Yidiş, Zazaca, Rusça vb. dillerde eserlerle seyircisini selamlamayı planlayan grup, Türkiye’de ilk gösterisini geçtiğimiz hafta Şermola Performans’ta aynı oyunla gerçekleştirdi. Dünyada ilk kez “Krapp’ın Son Bandı” Kürtçe sergilenirken, Kürt Tiyatrosu’nun uluslararası arenada bir adım daha öne çıktığına şahit olduk.
1958 yılında yazılan eser, insan psikolojisinin öylesine derin noktalarına ulaşıyor ki, Beckett kendi çelişkileri üzerinden toplumdaki her bireyin yaşayacağı devinimi etkili bir sunuma bizlere göstermiş. Konuda sahnedeki yaşlı adam geçmişteki düşüncelerini, duygularını, hayata bakış açısını banda kaydetmiş. Kayıt edilen sözcüklerle adamın şu andaki fikirleri bütünüyle tezatlık gösterince ortaya kişilik arayışını ölene dek sürdürecek bir insan profili çıkıyor. Adam kendi kendisine nasıl yabancılaştığını ve eski kişiliğini artık bulamadığını tespit ederek sahneye bakan meraklı gözlere yaşayacakları hayatı sunmuş.
Oyunu izlerken dünyanın en büyük yazarının kendisiyle nasıl kavga ettiği görülüyor. Beckett’ın çelişkileri insanlık tarihine yön veren birçok felsefecinin yaşamına da ayna. Oyunu yöneten Emre ERDEM öylesine büyüleyici bir atmosferle seyirciyi karşılıyor ki, ilk dakikadan ortaya çıkacak olan çatışmayla seyircileri aynı noktada kesiştiren bir algının başarısı ortada. Yönetmen ‘sahne-nesne’ ilişkisini çok iyi kavramış. Oyuncunun tek başına kendisiyle yüzleşme anı derin monologlar oluşturacakken, Erdem’ in objelerle oyuncu arasında kurduğu bağ konuyu tek düzelikten çıkarmış.
Oyunu Kürtçeye çeviren ve oynayan Hilmi Demirer ‘rol psikolojisini’ fevkalade güzel çözümlüyor. Yaşlı adamın karışık ruh hali, toplumun değişken yaşantısı, bireyin içsel varolma mücadelesi her karede net algılanıyor. Çeviriden ve dramaturjiden kaynaklı, oyunun metninde değişiklikler olduğunu fark ettim. Kürtçenin estetik gramer yapısı, sözcük bütünlüğü esere farklı ahenk katarken, oyuncunun metinle bütünleşme süreci oyunun nasıl sağlam temeller üzerine kurgulandığının en büyük kanıtı!
Emre Erdem’in Beckett’i doğru anlayan yönetimsel başarısı, dekor/kostüm açısından sahne izdüşümüne yansımış. Bir lambanın içinde kaybolan insan düşüncesini görmek, hissetmek, duyumsamak olağanüstü!
“Krapp’ın Son Bandı”nı bundan yaklaşık 9 sene önce Beyoğlu’nun ilk oda tiyatrolarından olan Tiyatro Z’de, Beyti Engin’den izlemiştim. O gösterinden çok sonra Hilmi Demirer’in mükemmel yorumu beni fazlasıyla mutlu etti. Oyunu kaçırmayın, mutlaka ajandanıza not edin!