[Selda Güneysu’nun Cumhuriyet’teki Devlet Tiyatrosu’ndaki peşpeşe gelen istifalar ve sansür tartışmalarıyla ilgili yaptığı haberi yayınlıyoruz] Başrejisör Ali Hürol, Ankara DT Müdürü Şekip Taşpınar ve Ankara DT Müdür Yardımcısı Serdar Kayaokay da istifa etti. Kurt, ‘bakanlığın sürgün yeri’ olarak nitelenen Strateji Geliştirme Başkanlığı’nda görevlendirildi. ‘Her fırsatta TÜSAK’a övgüler düzen’ Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Nejat Birecik’e genel müdürlük teklif edildiği ileri sürüldü.
Genel Müdür Mustafa Kurt’un istifası Devlet Tiyatroları’nı (DT) karıştırdı. Kurt’un istifasının ardından başrejisör Ali Hürol, Ankara DT Müdürü Şekip Taşpınar ve Ankara DT Müdür Yardımcısı Serdar Kayaokay da istifa etti.
Öte yandan Kültür ve Turizm Bakanlığı Kurt’un istifasını kabul ederek, Kurt’u kurumdaki kadrosunda “DT rejisörü” olarak değil, Strateji Geliştirme Başkanlığı’da görevlendirdi.
Kurt’un söz konusu görevlendirmeye itiraz ettiği belirtilirken, kendisinin “taciz ettiği” öne sürülen kurum personeli C.’nin bakanlığa “taciz” değil, “mobbing uygulandığına yönelik” şikâyet dilekçesi verdiği kaydedildi.
DT’de sular durulmuyor. Kurt’un beklenmedik istifasının ardından, kuruma yönelik tartışmalar sonrasında başrejisör Ali Hürol, Ankara DT Müdürü Şekip Taşpınar ile Müdür Yardımcısı Serdar Kayaokay da görevlerinden istifa etti. Hürol, Taşpınar ve Kayaokay’ın istifa gerekçelerinin ise “Genel müdür Kurt ile kurum hakkında dile getirilen haksız durumlar” olduğu dile getirilirken, Kurt’a bir şok da Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan geldi.
Lemi Bilgin’in apar topar görevden alınmasının ardından bir buçuk yıl önce vekâleten atanan Kurt, genel müdür olmadan önce kurumda “rejisör” kadrosundaydı. Kurt, istifasının ardından kendi kadrosuna dönmeyi bekliyordu. Ancak bakanlık Kurt’u “rejisör” olarak değil, “bakanlığın sürgün yeri” olarak da anılan, daha önce görevden alınan Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen’in de görevlendirildiği Strateji Geliştirme Başkanlığı’na gönderdi.
Kurt’un söz konusu duruma, “Asaleten değil, vekâleten atanan bir genel müdür olduğu, bu nedenle kendi kadrosunda görevlendirilmesi gerektiği” gerekçesiyle itiraz edeceği öğrenildi.
‘Taciz’ değil ‘mobbing’
Öte yandan Kurt’un istifasının ardından bazı internet sitelerinde “Kurt’un sansürden değil, hakkında açılan taciz soruşturması nedeniyle istifa etmek zorunda kaldığına” yönelik haberler yer aldı. Kurt’un, kurumun Dış İlişkiler Birimi’nde çalışan C. adlı bir kadını “taciz ettiği” iddia edildi. Ancak Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre, söz konusu şikâyet 15 Eylül 2014 tarihinde bakanlığa yapıldı. C.’nin dilekçesinde, Kurt’un, “kendisini görevli olduğu Dış İlişkiler Birimi’nden uzaklaştırdığı, sorumluluklarını azalttığı ve kendisine mobbing uygulamakla suçlandığı” dile getirildi.
‘Mobbing uyguladın mı?’
Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişlerinin de önceki gün itibarıyla Kurt’a, C.’nin şikâyetiyle ilgili olarak, “Mobbing uyguladığınız söyleniyor. Mobbing uyguladınız mı? C.’nin görev yerini değiştirdiniz mi? Hangi gerekçelerle C.’nin görev yeri değiştirildi” gibi sorular yöneltildiği kaydedildi. Kurt’un ise “mobbing” iddialarını reddettiği ve hakkında çıkan “taciz” haberlerine ilişkin de dava açacağı kaydedildi.
Birecik bakanlığa mı gitti?
Cumhuriyet, 26 Ağustos’ta, sanat kurumlarını lağv eden Türkiye Sanat Kurulu (TÜSAK) Yasa Tasarısı Taslağı’na “hayır” bildirisine imza atan bürokratların tek tek görevden alındığını yazmıştı. Bakanlığın bu bildiriye imza atan Kurt’un da “üstünü çizdiği” ve Kurt’un yerine “her fırsatta TÜSAK’a övgüler düzen” Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Nejat Birecik’in genel müdür yapılmak istendiği dile getirilmişti. Bakanlıkta, Kurt’tan boşalan koltuğa Birecik’in oturacağına yönelik iddialar yeniden gündeme geldi. Birecik’in, dün, bakanlıkta Müsteşarlık bazında toplantıya katıldığı ve kendisine genel müdürlük teklif edildiği ileri sürüldü.
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran: Sansür birimi mi var?
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, konuyu TBMM gündemine taşıdı. Oran, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, şu soruları yöneltti: “DT Genel Müdürü Mustafa Kurt neden istifa etti? Mustafa Kurt’u istifaya siz mi zorladınız, bu doğruysa gerekçeniz nedir? Argo bir cümle nedeniyle oyun mu kaldırılıyor? Mustafa Kurt, İstanbul DT’de önceki gün prömiyeri gerçekleştirilen ‘Güneş Batarken Bile Büyük’ oyununun, argo replikler bulunduğu için kaldırılması talimatı verdiğiniz ve Kurt’un da buna direndiği duyumu doğru mudur? Sansür biriminiz mi var?”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş: Eleştirel düşünce yok ediliyor
CHP Kültür ve Sanattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ercan Karakaş da yaptığı açıklamada, “AKP iktidarının sanata ve sanatçılara yönelik sansürcü-baskıcı tutumunun sürdüğünü” kaydetti. Bakan tarafından göreve getirilen Kurt’un bu gibi müdahalelerin sansür olduğunu ve kabul edilemeyeceğini belirttiğini dile getiren Karakaş, “Bu son olay ve istifa da göstermektedir ki, AKP hükümeti sanata ve sanatçıya yönelik baskı ve sansürünü devam ettirmektedir. Bu demokrasi için olmazsa olmaz olan ifade özgürlüğünün ve eleştirel düşüncenin yok edilmesi demektir. AKP hükümeti kültür ve sanat üzerindeki baskılara son vermelidir. Sanat özgür olmalıdır, sanatçı özgürce üretebilmelidir” dedi.
Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği: Bakan açıklama yapsın
Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği’nden (TOMEB) yapılan açıklamada ise Genel Müdür Kurt’un “sansür” müdahalelerine karşı çıkınca istifasının istendiği belirtilerek, “Sayın Bakan’dan kurumun tüzel kişiliğinin tanınıp tanınmadığı, repertuvara ve oyunlara müdahale hakkında bir açıklama bekliyoruz. Sanata, söze, düşünceye vurulmaya çalışılan zincirler hiçbir baskı döneminde uzun ömürlü olamamış, uygulayanlar tarihin kara sayfalarında yer almışlardır ve Genel Müdür Kurt, gerek bir yıl önce TÜSAK’a diğer yönetim elemanlarıyla birlikte karşı çıkışında, gerek ise bu istifasında doğru davranmıştır” denildi.
Yönetmen Kazım Akşar: Sansür sebebi din istismarına karşı çıkış
Bakanlığın repertuvardan kaldırılmasını istediği “Güneş Batarken Bile Büyük” adlı eserin yönetmeni Kazım Akşar da asistanı aracılığıyla Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, şunları dile getirdi: “‘Tiyatroda sansür provaya kadar indi?’ başlıklı yazınızda konu ile ilgili düzeltme yapmanız gereken unsurların olması sebebiyle size ulaşıyorum. Yazınızda; ‘Oyunlardan bu sözcükler temizlendi’ diye bilgi vermişsiniz. Ancak; olayın doğrusu şu şekildedir. Bakanlık ‘Güneş Batarken Bile Büyük’ adlı eseri repertuvardan kaldırmak istemiştir. Genel Müdür Mustafa Kurt, Kazım Akşar’ı arayarak, oyunda geçen ve bakanlığı rahatsız eden birçok kelimenin oyundan çıkarılarak, yeni haliyle tarafına iletilmesini talep etmiştir. Sayın Akşar, bu talebi reddetmiştir. Oyun; çıkarılması talep edilen bir tek kelime dahi çıkarılmadan, prömiyer yapmıştır. Ayrıca; oyunda sansürlenmek istenen kelimelerin her ne kadar erotik içerikli olması sebep gösterilse de sansürlenme sebebinin erotik kelimelerden dolayı değil; sanata baskıya, dini istismara, savaşın vahşiliğine karşı söylenen cümlelerden kaynaklandığı herkes tarafından bilinmektedir.”