Nedim Buğral
Bir çocuk oyununu oluşturmanın pek çok yolu vardır. Çocuklara bir metin verip çocukların ezberlemesini bekleyip sonra da çocukların sahnede neler yapması gerektiğini söyleyen demode yolu seçeneklerin dışında bırakalım. Bu ezberci ve tüm kontrolün öğretmende olduğu yolu kenara atınca geriye kalan bütün yöntemler belki de bir çocuk oyunu oluşturmanın diğer yollarını ifade ediyor.
İşte o yollardan biri.
Heykel oyunu diye isimlendirdiğim bir oyun var. Her an, her yerde oynanabilir. Ben (ya da bir ebe) heykel diyor. Çocuklar olduğu yerde donup kalıyor. Sonra ben onların etrafında dolaşıyorum. Onları güldürmek için komik sesler çıkartıyorum, komik yüz ifadeleri yapıyorum. Çocuklar gülmemeye ve kıpırdamamaya çalışıyor. Acaba iki üç basit adımda bu oyundan nasıl bir sahne üretebiliriz?
Öğretmen çocukları küçük kümelere ayırır. Öğretmen her kümeye gider. Çocukların salıncakta oynuyor gibi, kaydıraktan kayıyor gibi oynamalarını ister. Buna bir numaralı oyun diyelim.
Öğretmen çocuklara heykel oyununu oynatır. Birkaç tekrar ebe değiştirerek oynatmaya devam eder. Sonra çocukların küçük kümelere ayrılmasını ister. Buna da iki numaralı oyun diyelim.
Bir gurup çocuğa el feneri verelim. Işıklar kapandığında sahnede yavaşça ve fenerle yürümelerini isteyelim. Sahnedeki hiçbir şeye çarpmamaları (diğer çocuklar ve dekor) gerekmektedir. Eğer bir yere çarparlarsa yanarlar. Bu da bizim üç numaralı oyunumuz olsun.
Şimdi bu üç oyunu birbirinden bağımsız oynattığınızı varsayalım. Çocukları iki kümeye ayırabilirsiniz. Birinci kümeye parktakiler, ikinci kümeye ise fenerciler ismini verebilirsiniz. ‘Bir’ dediğinizde bir müzik eşliğinde çocuklar parktaymış gibi oynarlar. İki dediğinizde parktakiler heykel olur, fenerciler içeri girer. İlk tekrardan sonra ikinciye aynı sahneyi oynatabilirsiniz. Bu sefer oyun esnasında siz bir hikâye anlatabilirsiniz. “Sevimli çocuklar mahallesinde çok güzel bir çocuk parkı varmış. Çocukların birbirleri ile çok güzel oynadığı parkta birden zaman durmuş. Bütün çocuklar bir süreliğine heykele dönüşmüş. Parka elleri fenerli ‘oynamayıbilmezler’ gelmiş ve sonra…”
Hikâyenin devamını çocukların yazmasını isteyebilirsiniz. Hatta oyununuzda aynı sahne ile başlayıp çocuklarla birlikte karar verdiğiniz iki üç farklı devamı oynayabilirsiniz. Tüm çocuk oyununu değil ama çocuk oyununun önemli bir bölümünü çocukların tekrar etmekten keyif alacağı günlük oyunlar üzerine kurabilirsiniz.
Hikâyenizin başını sizin yapılandırdığınız bir dizi oyun belirledi. Ve oyunlar size bir hikâye sundu. Çocuk oyununuzun devamında ise çocukların yazdığı bir hikâye var. Hikâyenin aşağıdaki gibi olduğunu varsayalım.
“…oynamayıbilmezler her akşam aynı saatte gelmeye devam edip oyun parkına zarar veriyorlarmış. Oynamayıbilmezler gittiğinde hava tekrar aydınlanıyor, heykel olan çocuklar eski hallerine dönüyorlarmış. Eski hallerine döndüklerinde parklarının zarar gördüğünü fark edip şaşkın şaşkın etraflarını seyrediyorlarmış. Ali yerdeki topu almış ‘burada tuhaf şeyler oluyor’ diyerek bir arkadaşının kucağına atmış.” Öğretmen tam burada çocukların bu topla bir oyun tasarlamasını isteyebilir. Daha sonra topla kurulan oyuna göre (istop da olabilir, topu aynı kişilere atarak örüntü yapmak da olabilir) konuşma sıralarını belirleyebilir. Topun geldiği her çocuk parktaki durumla ilgili saçma bir tahminde bulunma oyunu oynayabilir.
Tüm bu süreçlerde çocuklar oluşturma-tasarım sürecinin aktif içinde bulunuyorlar. Ve tekrar etmekten bunalmayacakları sahneleri birlikte keşfetmiş oluyorsunuz. Siz deha bir yönetmen, çok yaratıcı bir yazar bile olsanız, eğer bu oyundan kendiniz değil de çocuklarınızın yararlanmasını istiyorsanız; onların oyunları ile onların çocuk oyunlarını oluşturmalarına aracılık ediniz.
Siz aracı olun, bırakın çocuklar yapsın.