[Elif Akdeniz Tanoğlu’nun Zaman gazetesindeki orta oyunu ile ilgili yaptığı haberi yayınlıyoruz.] Tiyatro sanatçısı Ercan Bostancıoğlu’na göre herkes, Shakespeare gibi dünyaca ünlü yazarların oyununu sahnelemek için yarışıyor. Orta oyunumuzu dikkate alan yok. Bostancıoğlu, Yunanistan veya başka ülkelerin orta oyunumuzu sahnelediğinde kıymete bineceğini düşünüyor.
Hemen hemen herkesin ‘Ateş Böceği Ercan’ olarak tanıdığı bir isim Ercan Bostancıoğlu… Yalçın Otağ ile birlikte 1956 yılında tiyatro hayatına başlayan, sahnelerin sevilen ve güldüren ikilisi, 33 yıl önce yollarını ayırdı. 78 yaşındaki Bostancıoğlu, o günden beri tek başına sahnede… Şu an Ramazan vesilesiyle düzenlenen iftarlara katılıyor, ardından da seyircilere orta oyun sunmak için sahneye çıkıyor. Ateş Böceği Ercan Tiyatrosu tarafından sahnelenen ‘Kiralık Konak’ ile eski Ramazan’ları yâd etmeye ve daha da önemlisi orta oyununu unutturmamaya çalışıyor. Fakat bu biraz zor bir çaba. Zira geleneksel Türk Tiyatrosu’nun temel taşı sayılan orta oyunu oynayan tiyatro sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Tiyatro sanatçısı Ercan Bostancıoğlu’na göre tiyatrolar, bütün sezon boyunca William Shakespeare gibi dünyaca ünlü yazarların oyununu sahnelemek için yarışıyor. Kendi öz kültüründen ise kopuyor. Sadece Ramazan aylarında orta oyunu oynatmak için ne yapacaklarını şaşırırcasına arayış içine giriyorlar. Bostancıoğlu, Yunanistan veya başka yabancı bir ülkenin orta oyunumuza göz dikmesi durumunda ancak bu oyunun kıymete bineceği kanaatinde. 1960 senesinde iş için Yunanistan’a gittiğini ve orada dev bir perdede Kara Yorgi ile Hacı Hristos adlı bir gölge oyununun sergilendiğini gördüğünü aktaran Bostancıoğlu, “O, bizim geleneksel oyunumuz Karagöz ile Hacivat’ın ta kendisiydi. Karagöz, öz be öz Osmanlı oyunu. Ama Yunanlılar, bizim sahip çıkmadığımız değerimizi almışlar. O gece yaşadığım şoku unutamam” diyerek aynı şeyin orta oyununun başına da gelebileceğine işaret ediyor. Bostancıoğlu’nun üzüldüğü bir başka konu ise piyasada o kadar çok profesyonel oyuncu olmasına rağmen orta oyunu bilen oyuncu sayısının 50’yi geçmemesi.
Bostancıoğlu’na Yalçın Otağ ile oluşturdukları harmoninin geçmiş yıllarda neden ilgi gördüğünü soruyoruz. Cevabını ‘zeka ürünü’ espri yapmalarına bağlıyor. Asla küfür kullanmadıklarına ve bel altına inmediklerine değinen Bostancıoğlu, bir kez hicap duyduğu laf ettiğini ve patronları Fahrettin Aslan’ın da kendilerini kovduğunu anlatıyor. Ancak hatalarının farkına varan ikili, özür dileyip tekrar işlerine geri dönmüş. Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan gibi devlet adamlarının karşısında espri yaptıklarını ve hepsinin de politik espri olduğuna dikkat çeken Bostancıoğlu, “Demirel için yaptığımız espriye ilk o gülerdi. Bizim amacımız da buydu. Esprisini yaptığımız kişi gülerse herkes güler demekti.” ifadelerini kullanıyor. Adnan Menderes’in saçlarını okşamasını ise unutamadığını dile getiriyor. Usta tiyatrocuya göre bugünlerde komedi sektöründe kalite yok. Yalnızca Cem Yılmaz’a gülen, bunu da zeka kokan espriler yapmasına bağlayan Bostancıoğlu, “Ama Gazanfer Özcan’ları, Adile Naşit’leri, Vahi Öz’leri, İsmail Dümbüllü’leri hâlâ arıyorum. Onlar gerçek anlamda güldürenlerdi.” şeklinde konuşuyor.
İNSANLARDAN GÖRDÜĞÜM SEVGİ, TRİLYONLARA BEDEL
Ercan Bostancıoğlu, aslında gazetecilik mezunu. Ancak İsmail Dümbüllüoğlu vesilesiyle kendini sahnelerde bulmuş. Komedyenlik yapmaktan mutlu olan, sağlığı el verdiği müddetçe de bu işe devam etmek isteyen Bostancıoğlu, “Gördüğüm saygı ve sevgi, trilyonlara bedel.” ifadelerini kullanıyor. Tiyatronun yanı sıra gazeteler için bulmaca hazırlayan Bostancıoğlu, “Necdet Tosun’un fotoğrafını koyuyorum ‘Abi, bu ünlü müydü?’ Cüneyt Arkın’ı koyuyorum, ‘Abi o eskilerde kalmadı mı?’” şeklinde tepkiler aldığını belirterek, bu kadar vefasız olmamıza üzüldüğünü söylemeden de edemiyor.