[Emre Kongar’ın Cumhuriyet’te yayınlanan, TÜSAK gündemi hakkında Rengim Gökmen’in uyarılarına dikkat çektiği köşe yazısını paylaşıyoruz.] Rengim Gökmen şu anda Opera ve Bale Genel Müdürü de olan ünlü orkestra şefimizdir.
Hayatımda tanıdığım, en efendi, en terbiyeli, en nazik, en insansever kişilerin başında gelir…
Üstün sanat yeteneğini, gerçekten başarılı bir bürokrasi yönetimine aktarabilmiş, Türkiye’de, tiyatro, opera, bale ve senfonik müzik alanlarında devrimsel değişikliklerin altına imza atmış ender kişilerden biridir.
***
2 Haziran Pazartesi gecesi 5. İstanbul Opera Festivali’nin tanıtım yemeğinde, Kültür Bakanlığı’nın yeni sanat kurumları tasarısı TÜSAK hakkındaki görüşlerini dinleme fırsatı buldum ve bir kez daha hayran oldum:
Eleştiriler, uyarılar, ancak bu kadar yapıcı, bu kadar bilimsel, bu kadar efendice ve bu kadar net olarak ortaya konabilirdi.
***
5. İstanbul Opera Festivali’nin sanat yönetmeni, aynen Gökmen gibi, sanatsal başarısını yönetime de aktarabilmiş olan bir başka övünç kaynağımız Yekta Kara…
Bu ikilinin Türkiye’de sanata yaptığı büyük hizmetler tarihe geçmiştir, asla unutulmayacaktır.
Festivalin beşinci kez sponsorluğunu yüklenen Denizbank’ın genel müdürü Hakan Ateş ise bir başka fenomen:
Uluslararası camianın hayranlıkla izlediği bankacılıktaki başarılarını, kültür ve sanat alanlarına da aynı etkinlikle taşıyan, gerçek bir “mesen”!
***
TÜSAK konusuna ilerde yeniden döneceğim; şimdilik sadece Rengim Gökmen’in uyarılarını özet olarak kaydetmekle yetiniyorum:
Üç maddede toplanan eleştiriler her ortamda, her platformda resmen dile getirilmiştir; bütün camia mensupları küçük ayrıntılar dışında bunlar üzerinde hemfikirdir.
1) Sanatta taşeronlaşma, son günlerde başka bir alanda güvenlik açığı olarak ortaya çıkan zaafı, sanat alanına, kaliteden fedakârlık olarak taşıyacaktır.
2) Taşeronlaşma, bir insan hakkı olarak gördüğümüz, herkesin sanata erişim hakkını, özellikle sanat etkinliklerini 3-5 lira gibi fiyatlarla izleyen Anadolu’daki kentlerimiz ve kasabalarımız açısından zedeleyecektir; ticarileşme, sanat etkinliklerinin İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerimizde merkezileşmesine yol açacaktır.
3) Taşeronlaşma, sanatın akademik eğitimini ve profesyonel olarak yetişmiş sanatçılar tarafından icrasını da zedeleyecek, sanatın bir meslek olarak algılanmasını ve uygulanmasını engelleyecektir.
***
Konu, günün siyasal itiş kakışları arasında gözden kaçabilir…
Oysa geleceğimizi kültürel açıdan olumsuz etkileyecek çok çok önemli bir yanlış yapılmaktadır!