Mehmet K. Özel
sahnenin üzerine yarım daire şeklinde dizilmiş minderlerde, sandalyelerde oturan seyirciler ile salondaki koltuklarda oturan seyirciler bir çember tanımlıyorlar. çemberin bir parçası da müziğin kaynağı: cem yıldız; bağlaması ve bilgisayarıyla.
seyircilerin arasından üç erkek ortaya doğru ilerliyor; birbirlerine bakıyorlar, selam veriyorlar, yaklaşıyorlar ve birleşiyorlar; tek bir beden oluyorlar. ayakta ve birbirlerine sıkı sıkıya sarılmışlar; üçü bir olmuşlar. bir nirengi noktasını temsil ediyorlar; ama bu nokta çemberin merkezinde değil; merkezden kayık.
öylece, “bir” olmuş olarak, bir süre duruyorlar; “bir”liği sindiriyorlar.
bu “bir”likte eller ve kollar, ama özellikle eller okunuyor; abidin dino’nun el çizimleri aklıma geliyor; onlarda da bir elin nerede başladığı diğerinin nerede bittiği, kaç kişinin ellerinin olduğu belirsizdir; böyle bir “an” karşımdaki.
eller yavaş yavaş hareketlenmeye başlıyor; parmaklar açılıyor.. eller sırtlarda, omuzlarda dolanıyor. bedenler yavaş yavaş ayrılıyor; kollar açılıyor.. nokta çözülüyor, genişliyor, üç bileşenli bir daire oluyor.
üç erkek avuç içlerinden birbirlerine dokunarak; dairenin sürekliliğini kesmeden dönmeye başlıyorlar; enerji birinden ötekine avuç içlerinden geçiyor. üç erkek gittikçe hızlanan bir tempoda her biri kendi etraflarında, üçlü bir çember olarak, ve seyircilerin tanımladığı orta mekanda daireler çizerek dönüyorlar. üçlünün içinden merkeze veya çepere doğru yükselen itkiler ara sıra vurguyu ve dengeyi değiştirse de, eninde sonunda bütün ve “bir” kalmayı başaran ritüel gibi bir trio bu..
zirveye ulaştıktan sonra ayrılan üçlünün, her biri kendi oluyor bir süre; sakinliyorlar.. zamanla aralarından ikisi bir gerilim içine giriyorlar, üçüncüsü denge unsuru olmaya çalışıyor.. sonra, yeniden her biri tek başına enerjiyi yükseltiyorlar..
bir sekans önce aralarında üstü örtülü bir gerilim olan ikisi bu sefer aşikar bir şekilde hesaplaşıyorlar.. üçüncü, mesafe olarak diğer ikisinden uzakta kalıyor ama onun da o mücadelenin içinde olduğu belli; nefesi veren de o, alan da.. belki de, diğer ikisini hatırlayan o; belki de onun bedeni diğer ikisini ihtiva eden ve belki de onun kendi içinde yaşadığı gerilimi izliyoruz bizler; artı ile eksiyi, iyi ile kötüyü, aydınlık ile karanlığı..
ikiden biri diğerini alt edince; diğeri yenilince (belki ölüme yürüyünce); onu kucaklayacak olanlar yine diğer ikisi oluyor; ölenin gözü açık gitse de, sonunda üçü tekrar birleşiyorlar..
üç erkek.. “baba-oğul-kutsal ruh” da olabilirler.. “allah-muhammed-ali” de..
mekanın seyircilerle çevrili bir daire olması, hareketlerde bariz bir şekilde gözlenen semah etkileri, üç sayısı, hele de dansçıların üçünün de erkek olması “biz/we”nin ayinsel niteliğini kuvvetlendiren öğeler. ancak; bu ayin -her ne kadar sadece erkekler tarafından icra ediliyor olduğundan ilk anda yukarıdaki “teslis”leri akla getirse de- dini anlamların ağır bastığı ilahi bir ayin değil; yapıtın adının da adres gösterdiği üzere “biz”lere, insanlara dair; toplumsal olarak en küçük birim olan üçlülere (üçlü saç ayağı: bir olaya/duruma maruz bırakan, maruz kalan ve o olayı/durumu izleyen) dair insani, dünyevi bir ayin.
program broşüründe yazdığı üzere; kendi hikayelerimizle hesaplaştığımız; gözleri açık gittiği için yasını tutamadıklarımıza, aşk ile uğurlayamadıklarımıza dair bir yapıt “biz/we”.
avuç içleriyle yapılan akışkan trioda sidi larbi cherkaoui’nin ellerle yaptığı koreografileri, devamındaki hızlanan bölümde sert vurgulu bacakların havada açtıkları yırtıklarda ise -bu coğrafyaya ve bu eserin atmosferine çok uzak da olsa- tango hareketlerini hatırladım..
folklorik malzemeyi ustaca çağdaş dans diline dönüştürdüğü işleri, her yapıtında canlı müzik kullanımı ve özellikle “foi”, “myth” ve “apocrifu” gibi yapıtlarında yoğun olarak hesaplaştığı dini temalar dolayısıyla sidi larbi cherkaoui sadece eller kısmında değil, “biz/we”nin genelinde aklıma gelen isim oldu.
konsept ve koreografisini yapan, yaratıp ve sahneleyenlerden biri olan bedirhan dehmen, yaratan ve sahneleyenler canberk yıldız, cem yıldız ve ejder keskin, müzik düzenlemesinin yanı sıra canlı olarak müziği icra eden cem yıldız ve ışık tasarımında kerem çetinel “biz/we”de emeği olan isimler.
bu ekip, istanbul çağdaş sahne sanatları sahnesinde uzun zamandır seyretmediğim kadar özgün, bütünsel, sağlam ve etkileyici bir yapıt ortaya çıkarmış.
“biz/we” 26-29 nisan ve 2 mayıs 2014 tarihlerinde istanbul devlet operası’nın modern dans topluluğu istanbul’un “kültürler arası diyalog günü” programı dahilinde korhan başaran’ın “cesur yeni dünya” ve ihsan rüstem’in “mantra” yapıtlarıyla birlikte sahnelendi.
“biz/we” bir daha ne zaman, nerede, hangi vesileyle sahnelenir bilmiyorum; ama birkaç kere daha izlemek, o çembere dahil olmak için kaçırmayacağım kesin!