Yaşam Kaya
Çağlar Çorumlu’ nun kurucusu olduğu TiyatrOPS’ un ilk oyunu Koffi Kwahule imzalı ‘Big Shoot’ İstanbul’un değişik sahnelerindeki sahne macerasını sürdürüyor. Tiyatronun pek alışık olmadığı ‘hardcore’ bir konuyla seyircisi karşısına geçen grup, distopik bir öyküden yola çıkarak, toplumsal belleğimizin alt basamaklarına, bizlerin belki de en hayvanca duygusu olan ‘id’ olgusu üzerine müthiş bir sistem eleştirisi sunmuş. Ezgi Coşkun Yetiş’in çevirdiği, Nefrin Tokyay’ın yönettiği gösteride Çağlar Çorumlu ve Salih Bademci sahnede görev alan isimler.
Batı’nın elitist bakış açısından fikir geliştirip dünyanın diğer yüzünü gören, bununla yetinmeyip kendi iç benliğinde bir soyo-kültürel eleştiri sunan ‘Big Shoot’, Türkiye’de şu ana kadar denenmiş en sert oyunlardan birisi. İlk sahneden son sahneye kadar küfürlerin havada uçuştuğu, şiddetin –sözel ya da bedensel- eyleme dönüştüğü gösteri için yazılacak cümle çok. Stan ve Efendisi arasında süren konuşmalara bütünlemesine baktığımızda, Tanrı kavramından ilk insanın dünyada varoluş hikayesine; insanlık tarihinin oluşumundan şimdiye dek geçen süreye; kapital sistemin kuruluş felsefesinden acımasız ahlak değerlerine kadar geniş kritikler görüyoruz.
‘Then the Lord said to Cain
Where is your brother Abel?’
I don’t know, he replied?
Am I my brother’s keper?’
Şarkısının söylediği ilk sahneden son sahneye kadar değer yargılarını baştan sona önümüze koyan, Tanrı’nın söylemlerini bir insanın düşünsel belleğinden geçiren yazar Kwahule, seyirciyi oturduğu koltukta rahatsız ediyor, bir nevi çıldırtıyor. Yani görünenin arkasında yatan gerçeği sorgulayan seyirci, Stan’in sessizliğinden ‘itaat eden’ yığınları, işkence yapan algının yıkıcı gücünü tedirgin bir şekilde hissediyor.
Konuda karşımıza geçen iki kişi –buna 1 kişi de diyebiliriz aslında- bilinmez bir mezbahada dünyanın öteki yüzünü aktarıyor. Durmaksızın küfürlerin edildiği, karşısındaki insanın devamlı hor görüldüğü bilinmez mekan, hayatın aslında çok yumuşak olmadığının kanıtı. İşkence yapan insanın, öncelikle kendi psikolojisine işkenceler yaparak küfürler etmesi, tam anlamıyla ruhsal bunalım belirtisi. Oyunu yazarı Koffi Kwahule çatışmalar yaşadığı tüm düşünsel belleğini metninin üzerine kusmuş. Açlık, sefalet, zulüm, acı, ortak sevinç-nefret-kader konuda hızla akarken, Stan’in yaşadıklarına onay vermesi toplumun yaşadıklarını kanıkmasıyla bir tutuluyor. Siz insanlığa ne verirseniz verin, onlar kendilerine sunulanları sorgulamadan kabul etmeye hazır öylece bekliyor. Yönetmen Nefrin Tokyay konuyu harika analiz ederek yazarın dünyasına doğru noktadan yaklaşmış.
Oyunda Stan’in efendisi, işkencecisi rolünde Çağlar Çorumlu’nun muhteşem performansını izliyoruz. Çağlar, Türkiye Tiyatrosu’nda ‘karakter oyuncusu’ olma özelliğine sahip nadir isimlerden. Daha önce kendisini İstanbul Şehir Tiyatroları’nda ve çeşitli tiyatrolarda çokça izledim. İzlediğim her oyundan sonra oyunun kaderini değiştiren bir isimi izlemekten büyük keyif aldım. Kendi kurduğu tiyatrosunda da muhteşem işler yapıyor. Rolünün verdiği ağırlığı iyi tartmış. Araya kattığı ince esprilerle, felsefesi derin zor bir metni seyirciyi sevdirmeyi başarıyor. Aslında bu oyun başlı başına risk. İçinde barındırdığı nefret söylemi bir yana, ağır küfürlere ilerleyen metin, Tanrı’ nın kurallarına varana dek dünyadaki sistemleri sorguluyor. Riski başarıya çevirmek herkesin yapabileceği bir durum değil. Salih Bademci ‘Stan’ rolünün durağan yapısını iyi çözümlemiş. Oyun onun üzerine kurgulu aslında. Olayların şifreleri Stan’in suskunluğunda, yaşanılan sürece boyun eğmesinde beliriyor. Oyuncunun Stan’e katkısı konudaki felsefenin seyirciye ulaşmasında büyük etken.
‘Big Shoot’, TiyatrOPS’un ilk çarpıcı çalışması. Bazen ‘In Yer Face’ bazen ‘Fütürist’ bazen de ‘Gerçeküstü’ diye adlandırdığım eseri bir solukta izleyeceksiniz. Hayatınızın durduğu noktayı, toplum içinde kim olduğunuzu görmek istiyorsanız mutlaka ama mutlaka bu gösteriyi kaçırmayın.
Oyunla ilgili her türlü bilgiye https://twitter.com/tiyatrops adresinden ulaşabilirsiniz.