Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu’nun kurucusu, oyun yazarı ve oyuncusu Ümmiye Koçak, köy kadınlarının sesini tiyatro ile duyurduğu için, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü dolayısıyla Sabancı Vakfı tarafından gerçekleştirilen “Fark Yaratanlar” projesi kapsamında haftanın ismi seçildi. Koçak ile 45 yaşından sonra tanıştığı tiyatro macerasını konuştuk.
Ümmiye Koçak, 45 yaşına kadar hiç tiyatro izlememiş. Hatta kendi ifadesiyle tiyatronun t’sinden bile haberi yokmuş. Ta ki 2000 yılına kadar… Bir gün köylerine bir tiyatro topluluğu gelir ve Ümmiye Hanım’ın hayatı değişir: “Tarsus Şehir Tiyatrosu köyümüze gelmişti, onları izledikten sonra yanlarına gittim. Adınız ne yavrum, diye sordum. Bana “Teyze benim adım Ali” dedi. “Kurban olduğum, az önce Veli’ydin” dedim, çocuklar güldü. ‘Teyze o benim rol ismim’ dedi. Ben de o gece eve gidince sabaha kadar çocukların oyununu kafamda canlandırdım. Kendi kendime, Ümmiye kızım, biz de bu çocuklar gibi tiyatro oynasak biz de sesimizi Mersin’e duyururuz, dedim.”
O günden sonra Ümmiye Hanım, tiyatro yapmanın yolunu aramaya koyulur. Aslında anlatacak çok şey vardır, konu sıkıntısı yoktur, etrafında anlatacak çok şey vardır. “Ayşe arkadaşım kaynanasıyla yaşadığı sıkıntıları, Fatma arkadaşım da kocasıyla yaşadığı sıkıntıları anlatırken utanıyor ve başkasınınmış gibi anlatıyordu. Ben de o zaman bu çocuklar gibi bir tiyatro oyunu yazmalıyım, arkadaşlarımın yaşadıklarını başka isimlerle onlara oynatırım dedim. O zaman da kocaları yanlışlarını görür ve kendilerini düzeltirler diye düşündüm.”
Eşi ve çocuklarının tam desteğiyle yola koyulur Ümmiye Koçak, ancak çevreden çok fazla olumsuz tepki alır. Bütün bu tepkilerin geleceğini bekliyor ve yapılmamış bir şeyi gerçekleştirmenin zorluklarını biliyordur. Bu yüzden ne ‘artist mi olacağız’, ne de ‘dedikodu olur’ gibi sözler onu yolundan döndüremez. Aksine o, yılmayıp sabırla anlatmaya devam eder. 40 yıllık arkadaşlarına, komşularına, eşine dostuna bir çağrıda bulunur. “Bakın kızlar” der, “yıllardır bağ bahçede çalışıyorsunuz, yıllardır dağdan eşekle odun getiriyorsunuz, evinizin işini ihmal etmiyorsunuz, peki bunun karşısında size hiç ‘Eline sağlık hanım, sağ ol gelin’ diyen oldu mu? ‘Yok valla, kimse demedi’ dediler. Ben de onlara ‘O günkü çocuklar gibi biz de bunları sahnede yapalım o zaman belki bizi takdir edip alkışlarlar’ dedim.” Kadınlar böylece ikna olur, fakat bu defa da sıra onların eşlerini ikna etmeye gelir. Ümmiye Hanım yedi yol arkadaşı bulabilmek için 40 kapı çalar, argo kelimelerle ona hakaret edenler de çıkar bu kapılarda, “Tiyatro size mi kaldı?!” diyerek kapıdan gönderenler de. Yılmadan devam eden çabası sayesinde Koçak, 2001 yılında Arslanköy Kadınlar Tiyatro Topluluğu’nu kurmayı başarır.
Çevre bilinci, kadına ve çocuklara yönelik şiddet gibi toplumsal meseleler, topluluğun öncelikli konuları. Hatta Ümmiye Koçak, tiyatro oyunlarının yanında kadına yönelik şiddeti ele aldığı bir film de çekti. “Yün Bebek” adlı filmin senaryosunu yazabilmek için Mersin Sinema Derneği’nden örnek bir senaryoyu yaklaşık yüz kere okuyup senaryosunu da neredeyse yirmi kez baştan yazar. Bu çabası da geçen yıl, her ne kadar imkansızlıklar nedeniyle ödülünü almaya gidemese de, New York Avrasya Film Festivali’nde “Sinemada en iyi Avrasyalı Kadın Sanatçı” ödülüyle karşılık bulur.
Topluluk, kurulduğu günden bu yana geçen 13 yıllık süreçte 10’u aşkın tiyatro oyunu ve bir sinema filmini hayata geçirdi. Ümmiye Koçak, geldikleri noktayı şu sözlerle özetliyor: “İlk başladığımda da annelerin, çocukların tiyatro yolu ile bilinçlenip eğitilebileceğine inandım. Hâlâ da aynı inançtayım. Bağırarak, kalp kırarak, zorla, şiddetle hiçbir şey olmaz. İyi ve güzel şeyleri büyüklere de, küçüklere de tiyatro ile anlatmaya çalışıyoruz. Daha geniş kitlelere ulaşmak için gece gündüz çalışıyoruz.”
Zehra Onat