[Tamer Baran’ın Açık Gazete’de yayınlanan ve Aksine Tiyatro’nun “Mendil Alır mısınız?” isimli oyununu konu alan yazısını okuyucularımızla paylaşıyoruz.]
Aksine Tiyatro’nun diğer oyunları gibi “Mendil Alır mısınız?” da İlker Köklük’ün kaleminden çıkma. Genç yaşına rağmen usta işi eserler ortaya koyan Köklük, klasik “Fareler Ve İnsanlar” ikilisini çiftlikten alıp vahşi kapitalizmin simgesi olan ATM’ye yerleştirmiş
Film gövdesinde serçe kalbi…
Ahmet en iyi böyle anlatılabilir.
Çünkü çok korkak, iri yarı olmasına karşın babasının dayaklarını engelleyemeyecek denli ürkek. Ama bu hali iyiniyetinden kaynaklanıyor, biraz yarım akıllı oluşundan. Örneğin arkadaşı Cihan’ın babasına (veya orda burada karşılaştığı zorbalara) sustalıyla karşı koyması önerisini aklı almıyor Ahmet’in, bir insanın canını bile isteye yakmaya gönlü asla razı gelmiyor. Cihan’sa “ben yanacağıma o yansın” anlayışında. Sokaklarda büyümüş, zorluklardan geçmiş, acılarla pişmiş…
Sözün kısası bu ikili ünlü Steinbeck romanı “Fareler Ve İnsanlar”ın çağdaş versiyonu gibiler… Ahmet bir tür Lennie; tavşan çiftliği sahibi olmayı değil, kazı kazandan ikramiye çıkmasını hayal ediyor. Cihan ise aynen George gibi bu dünyanın acımasızlığıyla başa çıkamayacak denli saf bir insan olan arkadaşını korumaya çalışıyor.
Aksine Tiyatro’nun yeni oyunu “Mendil Alır mısınız?”ın odağında bu iki karakter var. Olaylar bir gecede, bir ATM kulübesinde geçiyor. Mendil satıcısı Ahmet ile ayakkabı boyacısı Cihan ısınmak için oraya sığınmışken, eli silahlı adamlardan kaçan bir “zengin çocuğu”na denk geliyorlar. Para karşılığı ona yardım etmek istemeleri trajik sonuçlara yol açıyor.
Aksine Tiyatro’nun diğer oyunları gibi “Mendil Alır mısınız?” da İlker Köklük’ün kaleminden çıkma. Genç yaşına rağmen usta işi eserler ortaya koyan Köklük, klasik “Fraeler Ve İnsanlar” ikilisini çiftlikten alıp vahşi kapitalizmin simgesi olan ATM’ye yerleştirmiş, böylece hikayenin anlamını daha da derinleştirmiş. Ahmet ve Cihan’ın böyle sefil bir hayat sürmelerine yol açan sistemin simgesi olan bir kuruma ısınmak için sığınmaları insanın içini acıtan bir buluş… Ama orada da “sistemden” uzak kalamıyorlar, başa çıkamayacakları dertler orada da onları gelip buluyor; böylece oyun eleştiri dozu yüksek bir gerçekçilik zeminine oturuyor.
Oyundan sonra Köklük’le sohbet ederken kısa bir rolü olan Önder Kanbir dışındaki üç oyuncunun Aksine Tiyatro’nun kursiyerlerinden olduklarını öğrendim. Yetiştirdiği oyuncuları kendi yarattığı karakterleri canlandırırken izlemek, genç bir yönetmen için büyük bir mutluluk olsa gerek…
Aslında bu oyun Köklük’ün hayranları için sürpriz oldu. Çünkü herkes modern toplum/vahşi kapitalizm eleştirisi olan “Parça Tesirli Pazarlar” ve “Sevgili Pazartesilerim” oyunlarının devamını bekliyor, genç yazar-yönetmenin üçlemeyi bu yıl tamamlayacağını düşünüyordu. Her iki oyunda da Köklük’ü başrolde izlediğimiz için onun da yer alacağı yeni bir oyun fikri hepimizi heyecanlandırıyordu. Fakat üçlemenin son halkası yerine Köklük, kursiyerlerine sahne şansı verdiği yeni bir oyunla çıktı karşımıza.
İyi de etti… Çünkü “Mendil Alır mısınız?” çok başarılı bir oyun. Karakterler sahici, metin sürükleyici ve manalı… Özellikle Ahmet’i unutamayacaksınız.