Üstün Akmen
Altıdan Sonra Tiyatro’nun “Gerçek Hayattan Alınmıştır” başlıklı oyunu, 90’lı yıllarda büyümüş mimar Oğul’un satın aldığı inşaat halindeki tiyatronun içinde Annesi’yle arasında boyutlanan son derece gerçekçi bir oyun.
Yiğit Sertdemir’in yazdığı “Gerçek Hayattan Alınmıştır”da Oğul’un bir planı var ve geceyi salt bu planı uygulamak üzere başlatıyor. Sonrasında bir sürü açmaz çıkıyor ortaya, beklentiler uluorta ortaya saçılıyor. İzleyici, Oğul’un geçmişine dair, Anne’nin geçmişine dair, Oğul’un babasına dair verilere tanıklık ediyor. Babanın ‘68 kuşağının aydın bir gazetecisi oluşu, Anne’nin kocasının gölgesindeki değişimleri, politik tavırları ve oyundaki diğer detaylar; bir sınıfın kendi içindeki çatışmalarını da simgeler nitelikler kazanıyor.
Anne ile Oğul’un İlişkisi
Sertdemir, dur durak bilmeksizin iki kuşağın yaş farkından doğan çatışmasını da süzgeçliyor. Dramatik oyun teması yürek burkarken kuşak çatışmasına, özellikle çocukların bu süreçte aileye nasıl yabancılaştığına dair kırıntıları da içeriğinde barındırıyor. Oğul’un babasıyla aynı hastalığa yakalanması gibi metaforlar arasında Anne ile Oğul’un ilişkisi öne çıkıyor, eski tiyatro oyuncusu Anne’nin ailesine yabancılaşması, Oğul’un psikolojisine etkisi, şefkat görmesi gereken insandan Oğul’da nefret duygusunun kabarmasına ortak olunuyor. Oyun, bakış açısına göre farklı farklı okunabilir hale geliyor.
Olgun Metin, Güçlü Oyunculuk
Gücünü hem oyuncularından, hem de yazılı metinden alan oldukça sade içerikte derin bir oyun bu!
İki temel karakter üzerine oturtuluşunda Oğul, izleyici olarak yüreklerde “cız” sesi dinlenerek seyredilse de, asıl acınası durumda olanın Anne olduğu da seziliyor.
Anne, karşımızda belki de bencil bir karakter!
Öyle mi?
Kendini ve sanatını her şeyin üstünde tutan; sevme, şefkat gösterme becerisinden yoksun bir kadın olmasın sakın?
Varlığıyla Oğlan’ı tam anlamıyla ezmiş mi, silikleştirmiş mi, yok mu etmiş?
Yooo…
O halde?
‘Nasıl Sevilir’in Bilin(Me)Mesi
Nitekim finale doğru, Oğul’un artık içindeki her şeyi döktüğü, tüm yanlışlarını annesinin yüzüne vurduğu bölümde, Anne’nin de mutlu bir yaşamı olmadığına tanıklık ediliyor. Anne, belki de “nasıl sevilir”i bil(e)memekte. Oğul ise hayatı boyunca annesinin sevgisine, ilgisine, şefkatine aç yaşamış; bazen bunlardan tamamen yoksun kalmış, bazen de annesi tarafından hastalıklı bir ilgi ve şefkatle sarmalanmış.
Akkaya’nın Başarısı
Arif Akkaya, Yiğit Sertdemir, Tomris İncer, Gülhan Kadim dörtlüsü; yazarının anlatış biçimine katkı sağlayan, oyunun özüne kazma vurmayan, dikkatleri dağıtmayan/toplayan, seyircisini de bellek yaratıcılığına zorlayan mekan ve kostümler tasarlamış. Oyunun rejisini yapan Arif Akkaya ise; hem pervasız, hem çatışmacı dili olan, hem de kışkırtıcı tabloları bulunan oyunu In-Yer-Face’e yakışır bir biçem içinde gücü büyük ölçüde biçime bağlayarak, doğalcılığın temel kuralları içinde sahneye taşımış. Şoke edici duygusal malzemeleri tonu ya da biçimiyle oyuna sarmalamış. Alışılmışın dışında bir tiyatro dili kullanarak tedirginlik vererek, silkeleyerek, gererek doğalcılıktan asla taviz vermeksizin seyirciye aktarmış. Fevkalade ilginç bir de ışık tasarımı yapmış.
Ustalıklı Oyunculuk
“Gerçek Hayattan Alınmıştır”, aile ve annelik kavramları üzerinde izleyeni derin düşüncelere daldıran; kendi çocukluğunu, kendi öz be öz annesini belleğinde yeniden yoklamasını sağlayan bir oyun. Ya da şayet anne ise, içinde anneliğini sorgulatacak ciddi replikler barındıran bir oyun.
Neyse ki Tomris İncer ile Yiğit Sertdemir’in mükemmel oyunculuklarında, oyun sırasında izleyici olarak içine dalınan o boğum boğum, büklüm büklüm psikolojinin İncer ve Sertdemir hayranlığında bir nebze hafiflediği bir oyun.
Bu oyun, mutlaka izlenmesi gereken bir oyun.
(Bu yazı, yazarın yeni yayımlanan ve sahne sanatlarında bir sezonun renkli fotoğrafını oluşturan “Koltuk Tozu” başlıklı kitabında da yer almaktadır.)