Yaşam Kaya
23. Akbank Caz Festivali’nin basın tanıtımları bana ulaştığında ‘genç kuşak caz müzisyenlerinin’ sahnede olacağını öğrenmiştim. Dünya cazı adına ortaya konan çalışmaların güncelliğini görmek caz severler için büyük şans. Geçtiğimiz sene ‘The Three Ladies Of Blues’ grubunun verdiği konserle adeta altın dönemini yaşayan ‘Akbank Caz Festivali’ her sene bünyesine kattığı yeni gruplarla birbirinden muhteşem konserlere ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Kültür Bakanlığı’nın girişimiyle ‘Uluslararası Caz Günü’ nün mayısta İstanbul’da kutlandığına tanık olmak hepimiz için bir rüyaydı. Sonuçta bu rüya gerçek oldu ve caz müzik adına Türkiye’de inanılmaz güzel gelişmelere şahit olduk. Uluslararası Caz Günü Ghetto’ta Nicola Conte konserinde bulundum. Ghetto’ nun atmosferi gerçekten çok iyi; ama basınla ilgilenen kısım mekan adına büyük hayal kırıklığı. Özellikle ‘twitter’ dan beni takip edip, daha sonra takipten çıkarmak nasıl bir mantıktır anlaşılması çok güç. İzlediğim konserle ilgili, mekanla ilgili onca övgü dolu sözden sonra yaşanılan bu tatsız durumun tek açıklaması olabilir; Ghetto ‘caz’ adına bir üretim merkezi asla olamaz! Konuyu çok dağıtmadan 23. Akbank Caz Festivali açılış gecesinde izlediğim iki muhteşem konser hakkında kritiğime başlayayım.
25 Eylül akşamı öncelikle Akbank Sanat Sahnesi’nde İsveçli Caz Sanatçısı Mattias Nilsson konserine; daha sonra daima cazın efsanevi sanatçılarını ağırlayan Babylon’da ‘David Lynch presents Chrysta Bell’ gecesine geçtik. Aslında Akbank Caz Festivali, resmi açılış konserlerine ‘The Seed’ de Malavi kökenli İngiliz müzisyen Malia ile başladı. ‘The Seed’e gitmiş olsaydım, iki konserden mahrum kalacaktım. Tercihimi Beyoğlu bölgesindeki konserlerden yana kullandım. İngiltere’de yaşadığım yıllarda Malia’yı dinleme şansını yakalamıştım.
Mattias Nilsson, İsveç’in kendine özgü harmanlamış müzik kültürünü cazın etkileyici gücü içinde eritmiş bir isim. Piyanosunun başında adeta devleşen Nilsson, gecede Shakespeare’den alıntılar da yaparak çok renkli bir konserle caz severleri büyülemeyi başardı. Konser sırasında heyecanı parmaklarından okunan genç müzisyenin ileride dünyada büyük ses getireceği kesin. İsmi şimdiden Kuzey Avrupa’da parlayan piyaniste ne kadar övgü dolu sözler yazsak az kalır. Kendine özgü oluşturduğu düşsel müzik serüveni o’nu daha lirik boyutlara taşıyacak.
Akbank Sanat’tan çıkıp küçük bir yemek molası sonrası, gecenin etkileyici bir diğer sesini dinlemek için Babylon’ a geçtik. Chrysta Bell, geçmişinde Willie Nelson, Brian Setzer, Donovan, Adrien Utley (Portishead), King Crimson’dan Pat Mastelotto ve Trey Gunn gibi efsanelerle birlikte sahne almış sıradışı müzisyen. ‘David Lynch presents Chrysta Bell’ İstanbul’a unutulmaz bir caz gecesi yaşatırken, hafif tempoyla başlayan gecemiz ritmin doruklarında farklı bir lezzete dönüştü. Sahne performansı başarısının yanında, modern ve klasik cazı pop-rock kültürü içinde eriten Bell, kendisinden beklenen performansın üzerinde bir geceyle insanları cezbetmeyi başardı.
23. Akbank Caz Festivali’nde altı konser daha takip edeceğim. İstanbul’un ‘Cazın Başkenti’ olması artık hayal değil. Dünyanın kaliteli caz sanatçılarını ağırlayan muhteşem bir şehre sahibiz. Konserleri kaçırmayın.
Etkinliklerle ilgili bilgilere; http://www.akbanksanat.com/caz-festivali/hakkinda adresinden ulaşabilirsiniz.