Yarışma! Buluş…

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Volkan Taha Şeker

Birçok kişi yazdı çizdi.

Kimi zaman, birileri anlasın diye hakarete varacak sözler sarf edildi.

“Çocukları yarıştırmayın sahnelerde, yarıştırmak acizliktir” dendi.

Dinlenmedi…

İlköğretimlerde yeni adıyla ilkokullarda, ortaokul ve liselerde tiyatro yarışmaları düzenlendi.

İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü yine çocukları yarıştırdı.

Sadece İstanbul’da 500’ü aşkın ekip yarıştı, kimi ekiplerin yarışmaları devam ediyor.

Önce kendi kategorilerinde ilçe birinciliği, sonrasında da il birinciliği…

Önlükleri bile aynı kalsın, üstünlük anlayışı olmasın diye bağırdığımız bir zamanda siz…

Siz, kahramanlar yaratın, kahramanlar ile kendini ifade edemeyen öğrenciler arasındaki uçurumu açın…

İlkokul öğrencisi kendini aktör sansın, sınıfındaki öğretmenine sanat dersi vermeye çalışsın.

Yarıştırın yahu durmayın…

Çocukların psikolojisi ile oynayıp bir kenara atın.

Psikolojisi düzgün olmayanların, çocukların psikolojisini bozmaya hakkı var mıdır? İlle de yarıştıracaksanız sahne ışıklarını kullanmayın. Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’a bu konuyu iletmiştim, hak vermişti. Ancak Milli Eğitim Bakanı olmadığı için elinden bir şey gelmedi. Bu konular inisiyatif işidir. Milli Eğitim Müdürüne gerek yok! İstanbul Milli Eğitim Müdür yardımcısı dahi yarışma yerine buluşma diyebilir.

Bunu kim mi diyor?

Doğa Kolejleri diyor.

İşin başındaki akıllı insanlar toplanıp, “bizler de öğrencilerimizi tiyatroya yönlendirelim” diyor.

“Ama yarıştırmayalım, buluşturalım” diyorlar.

Kim akıl etti bilemiyorum, Doğa Kolejlerinden hiç kimseyi de tanımıyorum. Ancak proje çok doğru, ismi bile bir hayli başarılı… Keşke İstanbul Milli Eğitim Müdür Yardımcısını da çağırsalardı da, yarışmadan buluşmaya geçiş sürecinde akıl sahibi olsaydı.

Ne yani şimdi akılsız mı kaldı?

Sadece Türkçenin esnek yapısı, nereye çekersen oraya gidiyor.

Çocukları tiyatro sahnesinde kullanmak ve okul müdürlerinin bin bir egoyla kaldırdıkları birincilik kupalarını okulun bodrum katına terk etmeleri de bu anlayışın bir yansıması.

Bu ülkede bir de Devlet Televizyonu var. Devlet televizyonunun da çocuk kanalı var.  Devlet, akıl edip de çocuklara çocuk kanalı açmış. Harika bir yatırım. Ancak gelin görün ki mal bozuksa mal müdürü ne yapsın! O televizyonda sahnelere ve sanata dair doyurucu olarak neler var? İzleyenler doğru yanıtı verebilecektir. Ben Cumartesi günü saat 15.00 gibi o kanalı izlediğimde hayretler içerisinde kaldım.

İkinci el bilgisayar oyunu satan dükkânların tozlu raflardan kalan bir oyun: Arazide araba yarışı…

Çocuklar bu defa kendi aralarında yarışıyor! Yine yarışma! Ama amatör bir yarışma, bilgisayar ekranında oyun açıyorlar, hatta izlediğim programda koca TRT ekranında bir bilgisayarın masaüstü ekranını gördüm. “Ne olacak yahu ne de olsa çocuk, yuttururuz gider” mantığı ile hareket ediliyor kanımca.

Biz sahnedeki yarışmaları engellemeye çalışıp da çocuklarımızın geleceğini kurtarma kaygısında iken birileri ne yapıyor?  Önemli bir çocuk yatırımı olan devletin çocuk televizyon kanalını katlediyor. Dünyanın belki de tek, devlet çocuk kanalıdır, mükemmel derecede başarılı bir projedir. Ancak, arada bir böyle başarısız programlar da olmayacak değil.

Bu rezilliğin nedenini ararken siyasi gerekçeler gösterip siyasal sataşmalar yapmak da etik değil. Önemli olan ne fikirde zikirde olduğunu bilmediğimiz bazı yöneticilerin makamına ihanetidir.

Siz karar verin!

Anaokulu ya da ilkokul 1,2,3,4 çağındaki çocuklar stüdyoya gelip bilgisayarda oyun oynuyor.

Ne mutlu size, ne kadar kültürel, ne kadar eğlenceli, ne kadar basit!

Çocuklar yarışıyor, sonra birinci ortaya çıkıyor.

Programın ortasında çocuklara bir de iki seçenekli sorular soruluyor. Minnacık çocuklara.

Hayır, basit matematik işlemleri ya da sosyal fen ya da kültür soruları değil… Sanata dair hiç değil!

Karayolları Genel Müdürlüğü hangi yılda kurulmuştur?

Karayollarında hız sınırı kaçtır?

Fatih Sultan Mehmet köprüsü dünyanın en uzun kaçıncı asma köprüsüdür?

Programın adı mı?

YARIŞÇI…

Çocukları yarıştırmayın demiştik, dinlememişsiniz.

Hakaretlerle, ışık ve sevgiyle…

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Volkan Taha Şeker

2 yorum

Yanıtla