Üstün Akmen
Eski Kültür Bakanım Yadigarım Ertuğrul Günay, Radikal’de (6 Haziran 2013) Koray Çalışkan’a diyor ki: “Arkadaşlarıma ‘bu İstanbul’un imar lobisi, daha doğrusu rant lobisi bizim hesabımızı görecek’ dedim. Sonuçta da öyle oldu… Bıraksanız Sultanahmet’e dahi AVM yapar bunlar…”
Eski Kültür Bakanım, Civanım Gezi Parkı için de: “İstanbul’un değil, Türkiye’nin ve dünyanın en değerli arsalarından birisi orası. İnanılmaz rantı var” diyor, sonra da özetliyor: “Gezi Parkı’na AVM dikilmesi ısrarının arkasında rant lobisi var…”
Diğer taraftan, Başbakanımız Efendimiz uzmanlara, yarışmaya açılan bir proje olmadan, işin uzmanlarından fikir almadan, halka falan danışmadan, tartışmaya açmadan Taksim projesini açıklıyor.
Ne diyor?
Maksem’in (tarihi su deposu) yerine cami, AKM’nin yerine barok (!) stilde opera binası, Gezi Parkı’na kışla, ortaya çıkarılacak Aya Triada…
‘Ne Çektik Be Senden Yavrum Tayyip’
Cami inşaatını, Gezi Parkı’na kışla kondurmayı, Aya Triada Kilisesinin ortaya çıkartılmasını “şimdilik” kaydıyla bir kenara bırakıp, bugün AKM’nin yerine barok (!) stilde opera binası yapılması projesiz projesine değinmek istiyorum.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş., İstanbul gibi bir metropolün bunca yıl salonsuz kalmasına kulak salladı; kamunun salonu Cemal Reşit Rey’i kamunun orkestrasına, operasına, balesine, tiyatrosuna geçici olarak dahi olsa vermedi. Vermediği için, İstanbul’un anlı şanlı Başbakanımız Efendimizin “kulgillerinden” Belediye Başkanı hiç mi hiç utanmadı, sıkılmadı. 3 bin 35 kişilik konser, 1120 kişilik tiyatro salonlarına sahip (akustikten nasibini almamış) Haliç Kültür ve Kongre Merkezi’nin göz boyamak için dahi olsa konser, opera, bale ve tiyatro kullanımı için kullanımına izin vermedi.
Aralarında Kültür ve Turizm Bakanlığı ile turizm sektörünün lider şirketleri ile önde gelen isimlerinin, Türkiye Seyahat Acenteleri Vakfı (TURSAV) ve Türkiye Seyahat Acenteleri Birliğinin (TÜRSAB) de bulunduğu 120 ortaklı Uluslararası Kongre Sarayı Tesisleri İşletmeciliği Tic. A.Ş. de halktan aldığını halka vermeyi aklının kıyısından geçirmedi. Sahnesini hiç değilse ayın muayyen günlerinde operaya, baleye, tiyatroya vermeyi düşünmedi. Somali’ye yol yapan, hastane kuran, Libya’ya 200 milyon dolar yardım yapan “gönlü gani” “haşmetlû” devletimizin “devletlû” iktidarı Lütfü Kırdar’ın salonunu kiralayamadı(!).
Muhsin Ertuğrul Sahnesi Soytarılığını Unutmadık
Şimdi hiç eğri oturmadan doğru konuşayım: AKM ana salonunun akustik rezaletini biliyorum, küçük salonda konser izlenemediğinin de tanığıyım. Tek asansörle çıkılan tavan arasındaki sergi felaketine kaç kez sövdüğümü ise anımsayamıyorum. Diğer taraftan, AKM, mimarisi ile de on para etmez. Dış görünüşü de berbattır, putrel yığınıdır, hiçbir özelliği ve güzelliği yoktur.
Ama dediği dedik, öttürdüğü düdük olan Başbakanımız Efendimizin söylediklerine de hiç mi hiç inanmıyorum.
Çünkü hiçbir sözüne güvenmiyorum.
Nedenine Gelince
Anımsarsınız mutlaka, 2008’de Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin yıkım kararı alındı. Yıkılmaması için allem ettik, kalem ettik, uğraş verdik, beceremedik.
Bir süre sonra, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Efendi, bizleri Sait Halim Paşa Yalısı’nda kahvaltıya davet etti. Anlattı, “Harbiye Kongre Vadisi Avan Projesi” hakkında bilgiler verdi. Bir de maket gösterdi, maketin etrafını “tavaf” eyledik. Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nin yıkılıp yerine Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı ile uyumlu yeni bir bina yapılacağını söyledi. Proje, Lütfi Kırdar, Hilton Convention Center, Harbiye Orduevi, Askeri Müze, Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu, Taşkışla Caddesi arasında kalan 17 bin metre karelik alanı kapsayacaktı. Toplam inşaat alanı 83 bin 695 metre kare olacak, yapılacak yeni tiyatro binasının 5 katı yer üstünde, 6 katı da yer altında inşa edilecekti. Mevcut binadaki 601 olan seyirci kapasitesi, yeni binada 696’ya çıkarılacak, tiyatro binasının altında 800 araçlık bir garaj yapılacak, Şehir Tiyatroları Müdürlüğü ofisleri de aynı binada yer alacaktı. Yer altındaysa tiyatronun depoları, alt birimleri, arşivi, hatta kütüphanesi konuşlanacaktı.
İnanmadık, ama bir halt da edemedik.
Başbakanımız Efendimiz Ne İstese O Olur
Yıkıldı, yerine Başbakanımız Efendimizin istediği biçimde yenisi yapıldı.
Gittik ve gördük ki ne biçim projeyse bu proje, 601 olan seyirci kapasitesi 696’ya çıkarılacağına 598’e indirilmiş. Dünyada belki de ilk kez, gişeleri dışarıda olan bir tiyatro binası inşa edilmiş. Salona girişi dik mi dik yirmi basamak olan, yaşlıların nefes nefese salona girdikleri, neredeyse eskisini aratan bir tiyatro binası inşa edilmiş.
Fuaye bir mimari kepazelik…
Otopark falan da yok.
Dahası Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ne hâlâ, Hilton Oteli’nin araç çıkış kapısı önünden ve Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nun biraz ilerisinden karda kışta, bastığımız itinasız döşenmiş taşların aralarından pırtlayan çirkeflerle yıkanarak varabiliyoruz.
Yani tiyatrosever olma hakkımızı, Başbakanımız Efendimizin kulgillerinden mimar ve sanat tarihi doktoru Kadir Efendi’ye iğdiş ettirdiğimizi unutamıyoruz.
Eee, n’aparsın hayvan terli!
Başbakanımız Efendimiz: “AKM’yi yıkacağım, yerine Barok stilde opera binası yapacağım” derse yer mi?