Ödüllendirilemeyenler

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Nedim Saban

….))) Ödüllere Başvuru Sistemi Konulsun

Geçtiğimiz hafta “tiyatrocular başvurmadıkları ödüllere aday gösterilmesin” diyerek bir parantez açmış ve tiyatromuzda ödül enflasyonunun önüne geçilmesi, sanatçıların istemedikleri kişiler tarafından değerlendirilmemesi, jürilerin de 200’ün üzerinde oyun izlemeyi programlayarak boş yere zaman kaybetmemesi için somut gerekçelerimi sıralamıştım.

Bu önerimin, tiyatroların katılacağı bir imza kampanyasıyla hemen hayata geçirilebileceğine inanıyorum. Büyük destek gören yazımdan sonra gündeme gelen birkaç soruyu hemen yanıtlayayım:

Edebiyat ödüllerinde olduğu gibi, her ödül için son başvuru tarihi olabilir.

Ödüllere şahıslar ya da kurumlar diledikleri kategorilerde başvurabilir.

Ödüller açıklanırken, jüri, seçici kurul seçim gerekçelerinin yanı sıra şeffaf biçimde hangi adaylar arasından seçim yaptığını da açıklar.

Bugüne kadar Haluk Bilginer, Işıl Kasapoğlu gibi isimler hiçbir ödüle aday gösterilmek istemediklerini zaten açıklamışlar. Ancak, herkesin bildiği gibi, aday gösterilmeyi istememekle, aday olmayı istemek arasında ciddi fark var.

Candan inanıyorum. Önerimin hayata geçmesiyle, iyi niyetle başladığına hiç şüphe olmayan ancak kontrolden çıkarak yozlaşma tehlikesi yaşanan ödül sistemleri iyileştirilecektir.

…..))) Direklerarası, Lions Ödülleri

İtiraf edeyim, bugüne kadar Direklerarası ile Lions Ödülleri’nin aynı olduğunu sanıyordum. Direklerarası’nın tiyatro sevdalılarını yakından tanıma fırsatı bulduktan sonra ve bu hafta Lions Ödülleri ile ilgili soru işaretlerinden sonra, geç de olsa, iki ödülün farklı olduğunu öğrenmiş oldum.

Direklerarası Jürileri, oyunları zaten izlemek için belli bir bütçe ayırıyorlarmış. Sanata sembolik de olsa bir değer biçmelerini alkışlıyorum. Öncülük yapmışlar ve yapmaya devam edecekler. Dilerim Afife Ödülleri de bu uygulamayı örnek alarak, sanat yapıtlarının değerlendirilmesi için bütçe ayırır. Sanırım ödül dönemlerinde açıklama yapmamak, polemiğe girmemek gibi bir prensip kararları var ya da hakikaten çok duyarsızlar. Haftalardır yazıyorum, en ufak bir yanıt bile vermiyorlar. Oysa, benimki dikkate alınması gereken, yapıcı bir öneri.

Bu arada Direklerarası, bilet fiyatında anlaşamadığı Kumbaracı 50 yapımı “Herkesin Öldüğü Günün Ertesiydi”yi kategori dışı bırakmış. Bu kadar duyarlı bir seçici kurulun kategori dışında bıraktığı oyunları da açıklaması iyi olurdu diye düşünüyorum.

…))) Lions Ödülleri

Lions Ödüllerinin var olduğunu duymamla beraber, seçici kurulun çoğunun Sadri Alışık Seçici Kurulu ile aynı kişilerden oluştuğunu yazdım. Jüri Başkanı Üstün Akmen, aynı zamanda TEB Ödüllerini de veriyor. “Allah arttırsın” diyeceğim geliyor, ama ne kadar yetkin olursa olsun bir kişinin üç jüride olmasını aklım almıyor doğrusu.

Ödüllerin misyonları farklı olur. Kimi genç yetenekleri (Vasfi Rıza gibi) , kimi Anadolu tiyatrolarını (Direklerarası Gibi) , kimi yerli oyunları (İsmet Küntay gibi) öne çıkartır da, bir derece anlarım.

Şu anki uygulama birbirlerinden on beş gün arayla zamanlanan ödüllerde , “gönül alma” duygusunun daha önde olduğunu gösteriyor.” Bu sefer olmadı, ama haftaya bir tane daha var” gibi bir alt metin çıkıyor, ki bu da Üstün Akmen gibi bir tiyatro sevdalısına yakışmıyor.

Sumru Yavrucuk, Funda Eryiğit, Süleyman Atanısev gibi tartışmasız iyilerin Lions’da adının bile geçmemesi başka nasıl açıklanabilir? Akmen’in, Lions adayları konusunda yazacağını söylediği yazıyı heyecanla bekliyorum doğrusu.

…..))) İsimsiz Kahramanlar

Onlar hiçbir jüriden ödül almaz, bazılarının adları bile bilinmez ama tiyatronun isimsiz kahramanlarıdırlar. Bazen galalarda alkışlamayı bile angaryadan saydığımız bu kişiler var olmadan tiyatronun gerçek anlamda var olacağını da söyleyemeyiz. Gişecinin önemini ancak yeriniz kötüyse anlarsınız, yer göstericinin gerekliliğini ancak yerinizde biri oturursa fark edersiniz. Oysa, yerinize zamanında oturmanız, perdenin zamanında açılması için son derece önemlidir. 50 yıldır teşrifatçılık yapan Aysu Abi, tiyatro ödüllerinin tümüne layıktır bence.

Bu hafta yine böyle bir emekçiyi kaybetti tiyatromuz. Alaattin Eraslan, yaşamının büyük kısmını Anadolu’da tiyatroya adamış, Ankara Sanat Tiyatrosu başta olmak üzere pek çok tiyatroya hak ettiği değeri vermiş olan bir tiyatro insanıydı. Son dönemde Aysa Prodüksiyon’da yapımcı olarak öne çıktıysa da, ben onu “Beyaz”ın stand up’ından kazandığı paraları tiyatrolara dağıtan organizatör olarak hatırlamak istiyorum. Işıklar içinde yatsın… Kavgası, yeni kavgalara örnek olsun!

Birgün

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Nedim Saban

Yanıtla