Mimesis Çeviri / “Geçmişte sanat eleştirisinin temel odağı kalite kontrolüydü, günümüzdeki sanat koşullarını yansıtabilmek için eleştirmenin rolünün genişlemesi gerekiyor.”
Huffington Post. 4 Şubat 2013, Çeviri: İlke Albar
Karole Armitage’’ın “Mechanics of the Dance Machine.” Gösterisinin prömiyerinden. Fotoğraf: Yi-Chun Wu.
Hala dans eleştirisi yazıyor olduğum zamanları hatırlarım, kayıt müzikle icra edilen bir “Don Kişot” prodüksiyonunu incelemiştim. Ertesi sabah yerli eleştirmen “ne büyük utanç!” diye haykırıyordu; orkestranın olmayışı prodüksiyonun tümünü mahvetmişti! Benim eleştirim de prodüksiyonun bu yönüne kısaca değiniyordu, canlı bir orkestra ve deneyimli bir şefle dansçıların prodüksiyona daha fazla canlılık katabileceğinden dem vuruyordum. Bu kararın kuvvetle muhtemel bütçesel sebeplerden ötürü verilmiş olması ne yazıktı, bir ödenek artışıyla kumpanya nasıl da parlardı!
Geçmişte sanat eleştirisinin temel odağı kalite kontrolüydü, günümüzdeki sanat koşullarını yansıtabilmek için eleştirmenin rolünün genişlemesi gerekiyor. Eleştirmenler sadece yazım yeteneklerine göre seçilmezler, onlar aynı zamanda ilgi uyandırma bakış açısını da temsil ettikleri gerçeğine göre de seçilirler. İyi bir eleştirmen, halkı neyi göreceği ve nasıl göreceği konusunda eğitmeye de dikkat etmelidir. İyi bir eleştiri tartışmayı tetiklemeli ve okuyucuyu sanata dahil etmelidir, iyi ya da kötü. Güçlü bir eleştiri okuyucuları kendileri için düşünmeye itmelidir.
Her türden dans gösterisnin bilet fiyatları yıllar ilerledikçe düşmekte. Bağışlar da azalıyor, ve hayırsever bağışlarının da sonlanacağı iddialarına bakılırsa, endüstrimiz şu anki profesyonelleri yarı yolda bırakabilir, yeni sanatçıların gelişimini, seyirci kitlesinin büyümesini ve potansiyel sanat liderlerinin ortaya çıkışını engelleyebilir. Daha da kötüsü, kumpanyalarımız da uğraşlarını finansal olarak destekleyemedikleri için kapanıyorlar.
Tüm eleştirmenlere: Sizden kibar olmanızı istemiyorum, bunun toplumumuza hiç faydası yok. Yine de sizden, toplumdaki rolünüzü ve kelimelerinizin sıradan okuyucunun veya yeni bir izleyicinin üzerinde sahip olduğu gücü göz önünde bulundurmanızı istiyorum:
-Daha az deneyimli bir izleyici kitlesi üyesini eğitmek sizin bakış açınızın bir parçası mı? Bu önemli mi?
-İncelemeniz geniş bir bağlamda yorum sunarken aynı zamanda prodüksiyona da yapıcı eleştiri sağlıyor mu?
-İncelemeniz daha geniş bir toplum kesimini sanata dahil ediyor mu, tartışma ve ilgi uyandırıyor mu?
Sosyal medya ve blog yazımının yükselişe geçmesiyle birlikte, herkesin belirtecek bir fikri var gibi görünüyor, ki ben bunu seyirciler için güçlendirici, bizim alanımız içinse harika bir gelişme olarak görüyorum. Bugün herhangi bir inceleme 140 karakterin bile altında olabilir (kişisel bir referans: @KnowlandMcQ’nun geçenlerde twitter üzerinden “Dans Makinesinin Mekanizması”nın dünya prömiyerine selam edişi: “Ateşli, kolayca rahatsız edici, görsel olarak büyüleyici bir şekilde tasarlanmış yırtıcılarla ayartılmış bir karşı duruş.”). Camiamız küçük ve hepimizin, endüstriyi güçlendirmek adına sanatsal üretimimize fikirlerimizi yansıtırken bir yandan da devamlı olarak izleyicilerimize ulaşmaya çabalamamız gerekiyor. Bir eleştirmen olarak, en önemli göreviniz yargılamak değil, bu sürece dahil olmak ve diğerlerlerinin de kendi fikirlerini şekillendirmesine yardım etmektir. Eğer prodüksiyon su götürmez biçimde acı bir eleştiriyi garantileyecek kadar berbatsa, o halde eleştiri yazısı da daha baştan aynı şekilde başarısızlığa uğramış demektir. Öte yandan, kişisel deneyimimden harika bir iş görmenin ve gördüğüm iş ve ondan neden hoşlandığım hakkında coşkuyla zırvalamanın ne harika bir his olduğunu da biliyorum, ama asıl heyecan okuyucularım için kişisel bağlamda ilginç bir tartışmayı teşvik etmekten doğuyor. Benim alçakgönüllü fikrim de şudur: eleştirmenler asıl ödeviniz budur!