Mimesis Çeviri / Hayatın birçok alanında olduğu gibi; tiyatrolar, galeriler ve diğer sanat organizasyonları da fon kesintilerinin yarattığı sıkıntıyı hissetmekte. Ama bu durum sahnede ya da bir galeri duvarında gördüklerimizi nasıl etkileyecek?
BBC. 21 Mart 2013, Çeviri: Mesadet Sözmen
240 koltuklu Merlin Tiyatrosu (Frome, Somerset) düzenli olarak İngiltere Sanat Konsey’inden aldığı desteği 2011’de kaybetti.
Somerset Frome bölgesindeki Merlin Tiyatrosu’nun ya da Taunton’daki Brewhouse’un oyunları çoğunlukla ulusal ilginin dışında yer alıyorlar. Ancak bu mekanlar son dönemde sanat dünyasının oldukça ilgisini çekiyor.
Bu tiyatrolar İngiltere Sanat Konseyi’nden ve çoğu yerel konseyden aldıkları fonlarını kaybettiler ve bir nevi kömür madeninde gaz kaçağını haber veren kanaryalar gibiler.
Brewhouse şubat ayında konkordato ilan etti. Merlin devam ediyor ama gişe satışlarını artırabilmek için gösterilerinde değişiklikler yaptı.
Yönetmenleri Claudia Pepler “Gösterilerimizi çok fazla değiştirmemeye çalıştık.” diyor. “Ancak daha zorlayıcı veya riskli çalışmalar yapamazdık- seyircinin artması için daha güvenli daha klasik gösteriler tercih etmek durumunda kaldık.”
Sanat fonlarının kesilmesinin ülkenin geri kalanının üzerinde yarattığı etki Somerset’teki kadar şiddetli değil.
Ancak oyun yazarı Fin Kennedy’nin 26 tiyatro kumpanyası ile son zamanlarda yaptığı bir anket gösteriyor ki, kumpanyaların yarısından fazlası gösteri sayısında, yeni yazın faaliyetinde ve kastlarda kesintiye gitmiş.
Birleşik Krallık Yazarlar Loncası’ndan Nicholas Wood diyor ki; “ Repertuvarların nasıl plandığına bakacak olursanız, artık telif hakkı gerektirmeyen ölü yazarların oyunlarında bir artış görürsünüz.”
En popüler GCSE (orta okul seviyesi eğitim–r.n.) metinlerinin oynanmasında büyük bir artış görürsünüz- Fareler ve İnsanlar birçok yerde karşınıza çıkar- ve birçok popüler gösteriler ve olağanüstü şovlar görürsünüz ama pek fazla yeni yazın görmezsiniz.
Wood, salonları hıncahınç doldurabilmek için oyunların aşırı bir şekilde basitleştirileceğini öngörüyor ancak repertuarın garanti eserlerden daha fazlasını içermesi gerektiğini söylüyor.
Eğer etrafta görebileceğiniz tek şey Joseph and the Amazing Technicolor Dreamcoat ise eserin prodüksiyon değerleri bilmem kaçıncı turnesinde bile ne kadar yüksek olursa olsun aslında o işi üreten, performe eden ve izlemeye gelen insanların seçenekleri kısıtlanıyor demektir.
Ama daha ticari bir görünüm çok mu kötü bir şey? İktisadi İşler Enstitüsü serbest piyasa düşünce kuruluşundan Philip Booth’a göre aslında hayır.
“Geniş kitlelere seslenenen yaratıcı işler yapmakta yanlış hiçbir şey yok.” diyor. “Eminim ki, özel finansman ile daha popüler ve popülist bir sanatınız olur. Ama zannetmiyorum ki bu ille de daha kötü bir sanat olsun.”
Booth 1946’da devletin sanata kaynak sağlamaya başlamasından önce de İngiltere’nin kesinlikle cahil bir millet (*) olmadığını söylüyor.
“İngiltere’nin zengin kültürel geleneği devlet finanse etmeden gelişti ve bu yüzden sanat halkı çekmeliydi. Tam da bu yüzden 16. yüzyıl İngiltere tiyatrosu halkın onayını alabilmek için gelişti.”
“Shakespeare kendi zamanında ticari olarak başarılı ve popülerdi.”
Bu doğru olabilir diyor Leeds Metropolitan Üniversitesi kültürel politika ve sanat yönetimi bölümünde kıdemli öğretim üyesi Leila Jancovich, hükümetlerin sanatı daha kolay ulaşılabilir hale getirmeden önce çoğu sanatsal üretimin sadece elitlerin erişilebilirliğinde olduğunu belirtiyor.
“Klasik müzik sarayda yapılıyordu veya sanat eserleri zengin insanlar tarafından kendi özel koleksiyonları için sipariş ediliyordu.”diyor Jancovich.” Sanat yine de var olabilir, ancak onu birilerinin görüp görmüyor olması başka bir mesele.”
Tiyatrolarda kadroların daralması ihtimali bütçe kısıntılarının muhtemel bir sonucu olarak sık sık ortaya atılıyor.
Oyuncular arasında, tek bir gösteride birden fazla rolde oynama trendine dikkat çeken Daily Mail tiyatro eleştirmeni Quentin Letts, fonlardaki kesintilerin “azıcık daha az zengin oyuncular, ne zavallı bir durum- anlamına gelmesi mümkün.” diyor.
Ona göre daha düşük prodüksiyon bütçeleri daha kötü sanat anlamına gelmek zorunda değil. “Sanatsal dürtü hala orda olacak ve bir şekilde yolunu bulacak.”
Leeds kökenli radikal tiyatro grubu Red Ladder’ın sanat yönetmeni Rod Dixon daha küçük gösteriler sahneleme ihtimaliyle karşı karşıya olanlar arasında.
“Benim endişem bizimki gibi birçok grubun iki kişilik ya da tek kişilik gösterilerle turne yapması ve halkın bunlardan bıkacak olması. Seyirci deneyimlediği anda derinliği, çeşitliliği ve rengi istiyor.”
Grubun hitleri arasında Phill Jupitus’un oynadığı ve bir taşlama olan Big Society! de var. Ancak Dixon’ın asıl endişesi ödenekler azaldıkça hükümetin hayırseverliği teşvik etme çabaları.
“Hayırseverliğe dair endişem zenginlerin tuttukları ve eğlenceli buldukları sanatı alması.” diyor. “Zenginler statükoyu devam ettirmeye yarayacak olan sanatı destekleyip muhalif olan herhangi bir işe para yatırmayacak.”
“Sanatlı muhalefetin bu ülkede güçlü bir tarihi var. Bu yeraltına kayacak ancak daha sağlıklı bir demokrasi için anaakım sanatın da eleştirel ve muhalif bir sesinin olmasını istiyoruz.”
The Thing About Psychopaths oyunun turnesindeki Red Ladder, kadronun genişliğinden endişeli
Leeds Metropolitan Üniversitesi’nden Leila Jancovich kesintilerin şimdiye kadar en çok “asla ticari olamayacak” organizasyonları vurduğuna inanıyor.
“Ulaşılması zor topluluklarla çalışan sanat organizasyonlarının pek bir sanat hükmünün olmadığı alanlardaki bağımsız toplum festivallerindeki bütün aktiviteler daha katılımcı ve halka yakındır” diyor.
“Büyük kuruluşlara genel anlamda birşey olmayacak. Ancak tekrar tekrar oynanan garanti oyunlar diyetinden ziyade ilginç ve deneysel sanat bunun ceremesini çekecek.”
“Zorlayan” Hayırseverlik
The Jackdaw dergisi editörü David Lee’ye göre kesintilerin, görsel sanat dünyasında süreli sergiler ve organizasyonların sayısında bir düşüşe sebep olması muhtemel.
Ancak Lee ekliyor: “Bunun müzeler üzerinde büyük bir etkisini görecek miyiz? Cevap: hayır.”
“Eğer Birmingham Müzesi Sanat Galerisine gitsem ve orda süreli bir sergi olmasa bu benim için çok önemli değil. Birçok müzenin ve galerinin sabit koleksiyonları o kadar görkemli ki bu durum gündeme gelmiyor bile.”
Hayırseverliğe bel bağlanması görsel sanatlar için de endişe verici.
Yakın zamandaki bir konferansta Liverpool Bienali’nin sanat yönetmeni Sally Tallant “her türlü hayırseverlik zorlayıcıdır.” uyarısında bulundu.
“Sanat alanında daha uzun süre çalıştıkça [anlıyorsunuz ki] kimse hayrına bir şey vermiyor-hükümet dahil.” diyor.
Onun yürüttüğü festivalin ve diğer ciddi organizasyonların, bağışçıların tercih ettikleri sanatı etkilemesine izin vermeyeceğini söylüyor –ancak sponsorlar sadece kendi beğendikleri işe para yatıracaklar.
“Belki de dışarıda bir yerde bağışçıların desteklemeyi zor bulucakları, çok tanınmamış ve çok riskli işler yapan sanatçılar var.”
“Bu durum sizin sergilemekten vazgeçmenize neden olmamalı, fakat öte yandan, bu projelere nasıl kaynak bulacaksınız?”
Sally Tallant bağışçıların henüz İngiltere’deki sanatın ne olacağını belirleyen bir konumda olmadıklarına vurgu yapıyor.
“Kendimizi böyle bir durumun içine düşürmememiz işte bu yüzden önemli. Biz, dünyada yaratıcılığın gerçekten sağlam durabildiği yerlerden bir tanesiyiz ve bununla gurur duymalıyız.”
Bir Bakışta Destekler
- İngiltere Hükümeti’nin İngiltere Sanat Konsey’ine 2012/13 sezonunda ayırdığı 472 milyon £ 2014/15 sezonunda 472 milyon £’a düşecek.
- İngiltere Sanat Konsey’i dans, edebiyat, tiyatro ve görsel sanatları destekliyor.
- Creative Scotland, Wales Sanat Konseyi ve Kuzey İrlanda Sanat Konseyi de kendi hükümetlerinden gelen fonları dağıtıyorlar.
- Ulusal Piyango son iki yılda 485 milyon £’u sanata destek olmak üzere dağıttı.
- İngiltere ve Wales’de yerel kamu kuruluşları da son 12 ayda ortalama 380.000 £ sanata harcadılar.
Kültür, Medya ve Spor Dairesinin Açıklaması:
“İngiltere’de yaratıcı ruh dolaşıyor ve bunu görmek için geçen yaz yapılan Olimpiyat Oyunları açılış seremonisine ve Kültür Olimpiyatlarına bakmak yeterli.
“Ekonomik açıdan zorlu bir dönemde de olsak, hükümet kesinlikle kendini sanatın ve yaratıcı mükemmeliğin korunmasına adamıştır.
“Parlamento bize sanat için 2.9 Milyar £ ayırdı, ayrıca Ulusal Piyango’dan sanat ve kültürel mirasın desteklenmesi i.in ayrılan payı %16’dan %2’ye çıkardık.”
(*) nation of philistines, Maddiyata düşkün, sanata ve entelektüel bilgiye değer vermeyen ve insanları ifade etmek için kullanılan bir tabir. (r.n.)