Yaşam Kaya
Son dönemde politik tartışmanın ortasında yer alan Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Anadolu’da teatral devrimler gerçekleştirmeyi sürdürüyor. Türkiye’nin dört bir yanına yayılan, gittiği bölgelerde Türkiye kültürüne ait toplumların konularını sahneye taşıyan ülkenin en büyük tiyatro örgütü, Konya’da ‘Bin Nefes Bir Ses Uluslararası Türkçe Tiyatro Yapan Ülkeler Festivali’ni altıncı kez düzenledi. Dünya üzerinde Türkçe tiyatro yapan ülkeleri İç Anadolu’nun engin bozkırlarında buluşturmak başlı başına takdir edilmesi gereken bir durum. Devlet Tiyatrosu’nun oluşturduğu kültür harmanını derinlemesine incelemek lazım.
Geçtiğimiz hafta festival için gazeteci dostlarla soluğu Konya’da aldık. On ayrı ülkenin enternasyonal bir harman oluşturduğu tiyatro festivaline üçüncü kez katılmanın verdiği mutluluğu anlatamam. Bu festivali diğerlerine oranla anlamlı kılan ayrıntılar olduğu için, kurumun Anadolu’da var olma öyküsüne değinmek istiyorum. Doğrularıyla yanlışlarıyla Devlet Tiyatroları 1949 yılından bu yana ülke topraklarında tiyatronun yaşaması adına mücadele ediyor. Elbette tiyatronun kuruluş felsefesinde bazı olayları tartışabiliriz, ama toplumla olan birliktelik tartışılmayacak bir konu. İnsanları yoz kültürün içinden çıkarıp çağdaş dünyanın seçkin örnekleriyle buluşturmak, yan yana gelemeyecek insanları kültürel birlikteliğin içinde eritmek, dünyada neler olup bittiğini tiyatronun gücünü kullanarak aktarmak, son dönemde herkesin ihtiyaç duyduğu toplumsal barışı insanların kalbine yerleştirmek DT’nin belli başlı özelliklerinden bazıları. Kurumu en ağır eleştirenden birisi olduğum için tiyatroyu yakinen takip ediyorum. Özellikle son iki yıldır içeride harikulade bir değişim var. Oynanılan gerçekçi oyunlar, toplumla bütünleşen uzun turneler, uluslararası alanda yürütülen festivaller, insanları tiyatroya çekmek için oluşturulan kampanyalar, Anadolu’da yaşayan halkların kalbinde yüksek oranda yer edinmiş.
Konya’da 14 Nisan Pazar günü oluşturulan kortejle şehir yürüyüşü gerçekleştirip, şehrin ana caddesinde toplumla buluştuk. Her görüşten her düşünceden insanın festivale katılan ülkelere gösterdiği sıcaklığı anlatmakla bitiremem. Festivale ilk kez gelen ülkelerin heyecanını yüzlerinden okudum. Daha önceden Türkiye’ye gelip Konya’nın ve ülkenin teatral yapısıyla kaynaşan ülkeler festivalin her geçen sene daha da büyüdüğüne dikkat çekti. Kendi deneyimlerime bakıp şunu net söyleyebilirim; Konya artık büyük bir tiyatro şehri.
Bu sene festivalde Azerbaycan, Makedonya, Bulgaristan, Dağıstan Cumhuriyeti, Kosova, Kıbrıs (KKTC), Kabardey-Balkarya Cumhuriyeti, Irak-Kerkük, Kazakistan ve Türkiye olmak üzere on ülke yer aldı. 5 yılda 35 ülke, 12 yerli devlet tiyatrosu grubu, 69 oyun, 127 temsil, 40 bine yakın seyirci Konya Devlet Tiyatrosu’nun çatısı altında buluşurken, ortaya çıkan rakamlar gerçekten çok ciddi. Şehrin kültür dokusunu genişleten tiyatro, dar görüşlerin içine sıkışmış insanlara farklı farklı görüşlerden muhteşem kapılar açıyor. Kıbrıs’tan Rusya’ya kadar kültürleri aynı potada eritmek kolay bir uğraş değil. Burada Devlet Tiyatroları’nın dış ilişkiler koordinasyonuna bakmalı. Dünya tiyatrosunda neler olup bittiğine hakim isimlerin çalışmaları başarının en büyük kanıtı. Konya Devlet Tiyatrosu’nun genç müdürü Bengisu Gürbüzer Doğru harikulade bir festival ekibi kurmuş. Ortaya konan emek her açıdan dört dörtlük!
İçinden geçtiğimiz tiyatro sezonu boyunca 14 ayrı ülkenin tiyatro oyunlarını izledim. İstanbul’da ve değişik şehirlerde 180’den fazla yerli oyuna gittim. Tüm bunların içinde Devlet Tiyatroları’ndaki canlanmayı ayrı bir noktada değerlendiriyorum. Konya’da yapılan festivalin ışığı altında beş büyük uluslararası organizasyonu daha toplumla buluşturan DT, kapatılmayı değil, daha çok büyümeyi hak ediyor. Zaten tiyatronun kapatılma olasılığını çok düşük görüyorum. Devlet Tiyatroları’nın aksayan özelliklerini düzeltmek adına yapılacak bazı kanuni değişiklikler sanırım meselenin özünü oluşturuyor. Bu çok farklı bir konu. Diğer yazılarımda durumu detaylı biçimde işleyeceğim.
Barış Erdenk’in sahneye koyduğu Trabzon Devlet Tiyatrosu yapımı ‘Bu da Geçer Ya hu’ adlı oyun festivalin açılış gecesine damgasını vurdu. Oyunla ilgili kritiği önümüzdeki haftaya bırakıyorum.