[Bahar Çuhadar’ın 14 Nisan tarihinde Radikal Gazetesi’inde yayınlanan yazısını okuyucularımızla paylaşıyoruz.]
‘Antigone2013’ün kahramanı kardeşinin kemiklerini arayan Kürt Antigone. Oyun ‘barışın’ bir şartının da hatırlayıp yüzleşmek olduğunu anımsatıyor.
Sophokles’in 2500 yaşındaki eserinin kahramanı Antigone’nin, günümüzde yaşayan Mutkili bir Kürt kızıyla nasıl bir benzerliği olabilir? İktidar savaşında ölen iki kardeşinden biri törenle gömülürken diğeri ‘hain’ damgasıyla ‘gömülmeme’ cezası alınca, Antigone krala başkaldırır, diğer kardeşini elleriyle gömer. Kürt Antigone’nin ise bir kardeşi devlet tarafından ‘şehit’ ilan edilmiş, diğeriyse devlet eliyle ‘yok edilmiştir.’ O da kardeşlerinden gerilla olanın kemiklerinin peşinde uzun bir yolculuğa çıkar.
Hikâyenin izleyeceğimiz kısmı yolculuğun ‘gerdek gecesi’ ayağı. Kardeşinin kemiklerini bulup gömmek niyetiyle kurduğu oyunun son sahnesidir bu gece. Kardeşinin cesedini yok etmekle ‘görevlendirilmiş’ bir askeri ‘eş’ olarak seçmiş, intikam değil ama hakikati öğrenmek için ince ince kurduğu ‘tuzağın’ sonucunu almak, kardeşinin akıbetini öğrenmek istiyor.
Sophokles’in metninden esinle yazılan oyun, Kürtçe tiyatro yapan Destar Tiyatro’dan Berfin Zenderlioğlu’nun imzasını taşıyor. Geçen yıl ‘Antigone2012’ydi adı, ‘Antigone2013’ olarak devam ediyor. Gelini Zenderlioğlu, damadı Mirza Metin oynuyor. İki sandalye, bir büyük akvaryum ve hem gölgelerini kullanmalarını sağlayan hem de projeksiyon vazifesi gören paravanlarla sade bir sahne kurmuşlar. Küçük bir ön oyunla -öfkeli Kürtçe mırıldanmalarla- giriş yaptıktan sonra hikâye akmaya başlıyor. Fonda Kürtçe repliklerin Türkçe tercümeleri eşliğinde.
‘Antigone2013’ zekice bir esinlenme örneği. 60 dakika içinde ‘olaylar’ hızla önümüze seriliyor, mekânın darlığı küçük kovalamaca sahnesinin sıkışık bir alanda yaşanmasına sebep oluyor ve içi balık dolu akvaryum hem rejideki yeriyle hem de verdiği ‘balık hafızalı toplum’ mesajıyla biraz fazla ağırlık yapıyor ama hiçbiri oyunun ‘ağırlığından’ bir şey eksiltmiyor.
Zenderlioğlu; kemiklerin nerede olduğunu hatırlamayan asker aracılığıyla, ‘haklı/haksız taraf’ ayrımı yapmadan, yakın dönemin ‘unutturulmaya çalışılan’ kayıplarının hesabını soruyor. “Bu kadar şey sadece kemikler için mi?” diye soran eski askere karşılık, Kürtler için hakikate ulaşmanın kıymetini hatırlatıyor. Barışma ihtimali ilk kez bu kadar yakındayken, gerçek bir barış için kayıpları, kemikleri, sorumluları, kısacası ‘hakikati’ de bulup çıkarmamız gerektiğini fısıldıyor. Bu günlerde izlemenin vaktidir…
16 Nisan, 20.30’da grubun Beyoğlu, İmam Adnan-Nane Sokak’taki mekânı Şermola Performans’ta izlenebilir. Yakında Güneydoğu turnesi de olacak. www.sermolaperformans.com
‘Sürece’ katkı sunan üç oyun daha;
Disko 5 No’lu: Destar Tiyatro’nun önceki oyunu. Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi vahşeti üzerine. Kürt mahkûmların yaşadıklarını anımsamak için….
Bizde Yok!: Tiyatro Artı’nın oyunu da yakınlarının kemiklerini arayan, her yerden “Bizde yok!” yanıtı alan ‘Cumartesi Anneleri’nin mücadelesini sahneye taşıyor. (www.mekanarti.com)
Nerde Kalmıştık?: BuluT’un oyunu, meseleye askerden dönmüş Umut üzerinden bakıyor. Çevresinin gözünde ‘kahraman’ olan, askerliğini Güneydoğu’da yapmış Umut aracılığıyla, ‘çözümün’ ölü bedenlerle gelmeyeceğini anlatıyor.