Tüm alanlarda yöneticilere, uygulayıcılara, uygulayanlara yönelik, bütün bu kesimleri derinden kaygılandıran amansız bir etkinliktir “Eleştiri”. “Doğru”ya, “Güzel”e ulaşma, bunları vurgulama ve yüceltme, “Yanlış”ı, “Tutarsız”ı belirleme çabasıdır “Eleştiri”.
Eleştiri, doğal olarak, tiyatro alanında da etkin bir güçtür ve nitelikli eleştiri eylemi, kimi çevrelerin değişik alanlarda her türden engellemelerine, sansür uygulamalarına karşın Antik Çağdan günümüze dek ödün vermeden süregelmiştir. Ne var ki ülkemize çok geç girmiştir genelde eleştiri, özelde de tiyatro eleştirisi; tüm öteki Batı kültürü kaynaklı yazınsal ve düşünsel etkinlikler gibi, Tanzimat dönemi sonrasında, bu oluşumun da epey sonrasında. Ve de her dönemde -günümüzde de- yönetici kurumlarının amansız gölgesi ile sansürün -kimi kez karamizah alanına giren sansürün- tehdidi altında. Yıldız Sarayı sansür kurulu, örneğin, XIX. yüzyılın son çeyreğinde İstanbul’a Cyrano de Bergerac’ı Fransızca oynamak üzere gelen bir Fransız topluluğuna gösteri izninin ancak metinden “burun” sözcüğünün çıkarılması durumunda verilebileceğini bildirilmiştir!
SEYİRCİYE AYDINLIK PENCERELER AÇMALI
Günümüzde de benzer sorunlarla karşılaşıyor eleştiri eylemi. Her zaman resmi olmasa da bilinçaltı sansürün. Her yapıtın temelinde özgür yaratının yattığının; her yapıtın her alanda yaşama yeni ufuklar açtığının kimilerine öğretilmesinden kaçınılarak.
Tiyatro eleştirmeni tanımına gelirsek tiyatro eleştirmeni -tüm eleştirmenlerin kendi alanlarında olması gerektiği gibi- tiyatro olgusu ve sanatıyla ilgili tüm alanlarda evrensel düzeyde derinlemesine bir altyapıya; algılama, değerlendirme ve anlatım yeteneğine; her türden özgürlükle, ruhsal, bilinçsel, bilgisel özgürlükle donanmış ve de etkili bir anlatım gücüne sahip olması gereken kişidir. Tiyatro eleştirmeni bir sahne yapıtının, bir oyunun düzenlemesi, yorumu, sahnelenişi, oynanışı, oynanış ortamı, seyirciye ulaşımı konularında nedenleri, niçinleri, nasılları inceleyerek nesnel ve tutarlı değerlendirmeler yapan, seyirciye aydınlık pencereler açan bir üstyazar olmak zorundadır. Ve de sahne tozu yutmuş, sansürden çekinmeyen, anlatım gücü yüksek bir üstyazar.
BATI ÜLKELERİNDEN ÇARPICI ÖRNEKLER
Bu nitelikteki eleştirmenlerin tiyatro çevresi ve seyircisi üzerindeki etkisine, tiyatro eleştirisinin ne denli ciddi bir toplumsal ve sanatsal etkinlik olduğuna Batı ülkelerinden kimi çarpıcı örnekler verilebilir: yapımı, gerçekleştirilmesi, sahnelenmesi önemli sermaye birikimi gerektiren kimi Broadway müzikalleri, yetkin sayılan eleştirmenlerce hemen prömiyer ertesi yayımlanan olumsuz eleştiriler üzerine sahneden çekilmişlerdir. Bu gibi durumlarda eleştirmenin rolü
nün abartılmış olduğu söylenebilir ve karşı örnekler de verilebilir: gelenekçi tiyatro eleştirmenlerinin, ilk oynanışlarında, içerik, yorum, anlatım, sahnelenme, oynanış bakımlarından hırpaladıkları kimi oyunların -aykırı oyunlar- bugünün klasikleri arasına girmiş olmaları gibi; Beckett’in ilk sahnelenişinin 60. yılını kutladığımız Godot’yu Beklerken’i gibi, ya da İonesco’nun oyunları gibi.
Çünkü tiyatro alanı çok katmanlıdır, ve tiyatro eleştirmenlerinin de belirli uzmanlık alanları vardır. Bu son örnekte olduğu gibi yetkin eleştirmene her ortamda rastlanamaz.
Ülkemize gelirsek, ülkemizde Batı tiyatrosuna ve düşüncesine açıldıktan sonra yetkin eleştirmenler hep oldu; bugün de varlar. Gerçek tiyatro seyircileri de: İstanbul’da -ne yazık ki artık iki yılda bir gerçekleştirilen- Uluslararası Tiyatro Festivali sayesinde uluslararası deneyime ulaşan gerçek tiyatro seyircileri. Gerçek tiyatrocular, gerçek tiyatro seyircisi gerçek eleştirmenleri her zaman tanımış ve gereğince değerlendirmiştir.
Ne var ki ülkemizde, günümüzde, kamuoyunun -tiyatro sanatçılarının da- tiyatro eleştirmenlerine bir ulaşım sorunu yaşanıyor; nedeni pek anlaşılamayan bir durum yüzünden: Cumhuriyet, Evrensel, Aydınlık dışında neredeyse tüm günlük yayın organlarının sayfaları -magazin haberleri dışında- tiyatro üzerine eleştirisi yazılarına sımsıkı kapalı. Özellikle de en yüksek tirajlı olanların. Toplumbilimsel, ekinbilimsel, siyasal boyutları üzerinde ilginç araştırmalar yapılabilecek bir gerçektir bu.
GELECEĞE UMUTLA BAKIYORUM
Neyse ki sahne yapıtlarının alanlarında bilgi ve söz sahibi eleştirmenlerce değerlendirildiği kurumlar, oluşumlar yok değil ülkemizde. Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nce yayımlanan TEB OYUN; Tiyatro… Tiyatro; Sahne; …, Oyun Yazarları ve Çevirmenleri Derneğinin dergisi DRA/MA/TİK; Tiyatro/Çeviri/Araştırma dergisi Mimesis gibi alana kalıcı katkılarda bulunmayı amaçlayan ve bulunan tiyatro dergileri ile sayfalarını tiyatro eleştirisine açan Milliyet Sanat; “Varlık, tiyatroyu keşfettiği zaman insan olur” sloganıyla yayınlanan Tiyatro Gazetesi… gibi. Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, Afife, Sadri Alışık, Lions, Dilligil… gibi eleştirmen üyeleriyle her yıl tiyatro yaşamını değerlendiren jüriler, altyapılı tiyatrocular ile geleceğin eleştirmenlerini yetiştiren Tiyatro Bölümleri ve Konservatuarlar. Bu oluşumlardan güç alarak ben umutla bakıyorum geleceğe.