Bir Kızkardeşliğin Sahnelenmesi

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Çeviri / Yıllardır yapımcı ve yönetmenler arasındaki sıcak ilişkiler ile bilinen New York Tiyatrosunun ihtiyar delikanlılar kulübü şeklindeki yapısı değişiyor.  Çünkü tecrübeli oyun yazarları ve genç yazarların ihtiyaç duyduğu kadın yönetmenler yükselişte.

NY Times. 31 Ocak 2013, Çeviri: Dilşad Sağlam

Sol üstten saat yönünde: Pam MacKinnon, Daniella Topol, Gaye Taylor Upchurch, Giovanna Sardelli, Patricia McGregor, Jackson Gay, Rebecca Taichman, Anne Kauffman, Rachel Chavkin, Jo Bonney, Leigh Silverman, May Adrales, Carolyn Cantor ve Tina Landau. Fotoğraf: Chad Batka (The New York Times için)

Kadın yönetmenler Off Broadway (1) Tiyatrosunun yeni güçlü oyuncuları oldular.  Son yıllarda en beğenilen oyunları sahneliyorlar. Genelde her beş oyundan dördünün erkek yönetmenler tarafından sahnelendiği Broadway’de de daha iyi ve kariyerlerini daha yükseğe taşıyabilecekleri işler ile daha fazla destek elde etmeye başladılar. Bu değişimin görünür olmasının en önemli sebebi  kadın yönetmenlerin oyun yazarlarıyla sıkı ilişkiler kurmuş olması ve bu nedenle göz ardı edilemeyecek bir potansiyel olarak karşımıza çıkmaları.

“Aramızdan ne kadar çok kişi yazarlarla uzun süreli bağlantılar ve başarılı ilişkiler kurarsa yapımcılar da bu konuya o kadar fazla eğilecektir.  Bu da bizim açımızdan önemli bir fırsatlar doğuracaktır.” sözleriyle bu konudaki düşüncelerini açıklayan Pam MacKinnon, geçtiğimiz yıl başarıyla sahneye koyduğu ve kendisine Tony Ödülleri için adaylık kazandırmış olan “Clybourne Park”  (Clybourne Parkı) ve yeniden sahnelediği “Who’s Afraid of Virginia Woolf?” (Virginia Woolf’tan Kim Korkar?) gibi imrenilen Broadway prodüksiyonlarıyla öne çıkan bir yönetmen oldu.

42. Cadde’deki Signature Tiyatrosu’nda provaları yapılan üç oyun da kadın yönetmenler tarafından yönetiliyor. Bir sokak arkadaki Playwrights Horizons sahnesinde ise bu sezon oynanan altı oyundan üçünü kadın yönetmenler sahneye koyuyor. Aynı durum Lincoln Center Tiyatrosu, Manhattan Tiyatro Kulübü, Atlantik Tiyatrosu, New York Tiyatro Atölyesi ve Brooklyn’deki St. Ann’s Warehouse Sahnesi için de geçerli. Bu sahnelerdeki tüm oyunların kontrolü kadın yönetmenlerin ellerinde.

Tiyatro her zaman için karmaşık bir ilişkiler ağı olmuştur; para ve mevkiinin, para çeklerinin ve kindarlığın, kişiler arasındaki uyum ve cinselliğin kol kola yürüdüğü bir alandır burası.  Ancak bu bağların kadınlar için yüksek gelirli işler veya başarılı kariyer çıkışları sağlayacak avantajlar sağladığı çok ender görülmüştür. Sadece altı kadın yönetmen, oyun ve müzikal yönetmenlerine verilen Broadway’in en yüksek ödülü Tony Ödülü’nü kazanabilmiştir. Broadway’de üç, Off-Broadway’de ise iki sahneye sahip olan ve birtakım güçlü bağlantılara sahip olan Roundabout Tiyatrosu’nun 48 yıllık geçmişinde ise sadece on üç oyunda kadınlar yönetmenlik yapmıştır.  Tiyatroda yenilikçi zihniyete sahip sanatçıların varlığına rağmen kadınlar bu sektörde uzun süre cinsiyet ayrımcılığına maruz kalmıştır. Çok yakın bir tarihe kadar bazı yönetmenlik sözleşmelerinde kadınlara doğum iznine çıkma hakkı bile tartışmalıydı.

Ancak kokteyllerde ve akşam yemeklerinde tiyatroya dair yapılan küçük sohbetlerde kadınlar oyun yazarlarıyla beraber çalışmanın temelleri atarak tiyatro alanındaki rollerini değiştirmeye başladılar.  Röportajlarda ise bu yönetmenler oyun yazarlarıyla bu tür ilişkiler kurarken aslında Makyavelist bir düşünce taşımadıklarını belirtti. Oyun yazarlarıyla görüşmeler çoğu zaman rastlantı sonucu gerçekleşiyordu ve aralarındaki uyum; dili, ruh halini ve psikolojiyi destekleyen estetik duyguların ortaklığından doğuyordu. Bu tür derin bağlar kurmak ise birçok yönetmene yıllardır verilmiş olan tavsiyelerle taban tabana zıt düşüyordu.

“Carnegie Mellon’da eğitim alırken ve daha sonraki yıllarda bana söylenen şey hep şu olmuştur:  ‘olabildiğince çok sayıda farklı oyun yazarıyla çalış ve oyun yazarlığı hakkında geniş bilgiye sahip ol.’” diyen Leigh Silverman, söylenenin aksine yıllarca Tony ödüllü David Henry Hwang, Lisa Kron ve şu an yönetmenliğini yaptığı ve Edie Falco’nun rol aldığı “The Madrid” oyununun yazarı Liz Flahive’den başkasıyla çalışmadı.

Yönetmen Rachel Chavkin ise bu konuda şu sözleri söyledi: “Okul yıllarından beri öğrendiğim en önemli gerçek şudur ki, bir yönetmenin kariyerinde yükselmesi için olmazsa olmaz şart bir oyun yazarıyla beraber ilerlemektir.”

Özellikle otuzlu ve kırklı yaşlarındaki yönetmenlerin hiçbiri oyun yazarlarının hizmetçisi olmak istemez. Bayan Silverman kariyerinin ilk yıllarında kendisinden bir oyununu yönetmesini rica eden ve sonra provalara gelip kendisini kolay lokma görüp yönetmenliğe soyunan bir oyun yazarından bahsetti. (İsim vermeyi reddederek böyle bir hadisenin tekrarlanması durumunda işi bırakmaya karar verdiğini ancak bu durumun tekrarlanmadığını söylüyor.) Bu konuda birçok oyun yazarı ise yönetmenleri birer oyuncak olarak değil; aksine hikayelerini daha anlaşılır bir dille anlatmaya teşvik edecek, dramaturjik düğümleri çözmelerinde yardımcı olacak ve endişelerine kulak verecek birer partner olarak gördüklerini belirtti.

Chicago’nun bir mahallesinde geçen ve ırkçılığın eleştirel bir dille ele alındığı “Clybourne Park” oyunuyla 2011 Pulitzer Ödülü’nü kazanan yazar Bruce Norris düşüncelerini şu sözlerle ifade ediyor: “Genelde kadın yönetmenlerle çalışmayı tercih etmişimdir, çünkü kadınlar provalarda kendilerini tek otorite olarak görmüyorlar ve erkeklere oranla yazarlarla daha uyumlu bir tavır takınıyorlar.”

Erkek yönetmenlerin arasında bu konuya istisna teşkil edenlerin de olduğunu kabul eden Bay Norris, yine de Bayan MacKinnon ve Anna D. Shapiro ile çalışmayı tercih etmiştir. “Domesticated” (“Evcilleştirilmiş”) adlı oyununu önümüzdeki sezon Lincoln Center Tiyatrosunda sahnelemeyi planlayan Norris, birlikte çalıştığı bu iki yönetmeni kız kardeşleri olarak gördüğünü de ekliyor.

“August: Osage County” oyunuyla Pulitzer Ödülü’nü almış olan Tracy Letts, Chicago sahnelerinde Bayan Shapiro ile 20 yıldan fazladır çalışıyor ve kendisiyle çalışmaktan çok zevk aldığını belirterek Bayan Shapiro’nun bir yönetmende bulunması gereken en önemli özelliklere sahip olduğunu ekliyor: zeki, eğlenceli ve biraz da otoriter.  Tracy Letts çoğunlukla kadın yönetmenlerle çalışmış ve bu konuda New York Tiyatrosunun kadın yönetmenlerle çalışmak için biraz geç kalmış olduğunu vurguluyor.

“Samimi olmak gerekirse, bu şehre iş getirene kadar bunun ne denli büyük ve önemli olduğunun farkına varmamıştım.” diyor Tracy Letts. (Kendisi şimdi Bayan MacKinnon tarafından yönetilen “Virginia Woolf” oyununun güncelleştirilmiş versiyonunda oynuyor.)

Yönetmenliğini yaptığı “August: Osage County” adlı oyunla 2008 yılında Tony ödülünü kazanan Bayan Shapiro, diğer kadın yönetmenlerin de hep söylediği gibi Bruce Norris ve Tracy Letts gibi yazarlarla yaptığı işbirliğine duygusal bir emek harcadığını söylüyor.  Bu emeğin ve çabanın ise ailesinden uzak kalmaya ve bir süre çocuk sahibi olmayı ertelediğine değdiğini belirtiyor.

“Bruce ve Tracy yazdıkları oyunlar hakkında bana güveniyorlar, ancak yine de bir ilişkinin devam edebilmesi için iki tarafın da birbirini gerçekten sevmesi gerekir. “ diyen Bayan Shapiro ekliyor: “Bunu bu şekilde söylemekten nefret ediyorum çünkü çok efemine duyuluyor, ama açıkçası pek umurumda değil çünkü çocuklarımdan ayrı kalmak benim için hiç kolay değil. Bruce’ın yazdıkları entelektüel anlamda oldukça keskin, Tracy ise duygusal yazmak konusunda oldukça rahat ve onların bu özellikleri beni teşvik ediyor ve heyecanlandırıyor. Örneğin Bruce ile yazdığı yergilerin insanların canını acıtacak kadar ağır olmasını çok tartışıyoruz, Tracy’nin yazdığı bazı tutkulu kısımları ise kesip atmak istediğim oluyor.”

Bu gibi konuşmalar ağır tartışmalara yol açabilecek nitelikte, ancak aradaki ilişkinin bağlayıcılığı ilişkinin sürmesi için yeterli bir kudrete sahip.

Bir Off-Broadway oyunu olan “Hurt Village” oyununda ise geçtiğimiz kış yönetmen Patricia McGregor, oyun yazarı Katori Hall’u seyircileri dikdörtgen bir sahnenin iki tarafına oturtarak üç boyutlu bir etki yaratmak konusundaki alışılmışın dışındaki fikrini uygulamak için ikna etmeye çalıştı. Katori Hall, genç yönetmenine bu şansı vererek onun güveninin artmasında yardımcı oldu. Bu fikrin uygulanması ise eleştirmenlerden olumlu yorumlar aldı.

Yönetmen Anne Kauffman ve oyun yazarı Jordan Harrison da, “Maple and Vine” adlı iddialı oyunun son provalarında girdikleri tartışmadan sonra yeniden bir araya geldiler. Tartışma son provalar esnasında Kauffman‘ın Harrison’a attığı ve bir sonraki provada kendisini orada görmek istemediğini belirttiği e-posta ile şiddetlenmişti. Ancak ikili tekrar birlikte çalışmayı umuyor.

“Erkekler kadar güçlü oldukları için bir çok kadın yazarın hala birer sürtük olarak etiketlendiği bir dönemde olmamıza rağmen, yazarların kendileriyle doğrudan dürüst bir şekilde konuşabildiğimiz için bize saygı duyduklarını düşünüyorum.” diyor Kauffman, ve yaklaşık 20 yıl önce kariyerinin başlarında “zayıf bir kadın” olarak görülmemek için erkek pantolonu ve ceketi giydiğini söylüyor.

Off-Broadway’de oldukça beğenilen “Detroit”  oyununun yönetmeni ve Amy Herzog’un“Belleville” adlı oyununu bu ay New York Tiyatro Atölyesi’nde tekrar seyircinin beğenisine sunan Kauffman: “Oyun yönetirken yazarların bana fazla karıştığını hissettiğimde onlara dönüp ‘siz yazınızın ilk taslağını yazarken ben yanınıza oturup hangi kelimeyi kullanacağınıza karışmamıştım’ diyorum.  Devamlı olarak çalıştığım yazarlar beni anlıyorlar, çünkü zaten beni iyi tanıyorlar.”

Broadway’de yeniden sahnelenen “Virginia Woolf” oyunu için Bayan MacKinnon, Chicago’da bulunan Steppenwolf Tiyatrosu’ndan iki tane tiyatro oyuncusu istedi:  Tracy Letts ve Amy Morton.  Steppenwolf ve oyun yazarı Edward Albee daha önce hiç beraber çalışmamışlardı, ancak yine de tüm kontrolü birbirlerine bırakmak istemiyorlardı. Fakat Bayan MacKinnon, Edward Albee ile beş farklı oyunda birlikte çalışmış olma avantajına sahipti.

“Edward’a Steppenwolf’un ilk denemeyi Chicago’da yapmamı istediğini söyledim,” diyerek devam etti Bayan MacKinnon: “bunun üzerine Edward ‘Oyuncu seçiminde herhangi bir taviz verilecek mi?’ diye sordu ve kendimden emin bir şekilde hayır cevabını verdim.”

Edward Albee Chicago’ya ilk provayı görmeye gittiğinde Bayan MacKinnon’ın her işin sorumluluğunu üstlenmiş olduğu gördüğü için ek bir hazırlığa gerek duymadığını söyledi. Bay Albee sadece birkaç tavsiye notu vermiş.  Bay Albee bu konuda “Bazı yönetmenler oyun yazarının görüşünden çok kendi görüşlerini sahneye yansıtarak kendilerini göstermek isterler.” diyerek şu sözleri ekliyor: “ Ancak oyun yazarları için en önemli olan şey oyunun kendisinin göz önünde olmasıdır. Pam MacKinnon da sadece oyunun kendisine önem veren bir yönetmen.

Bayan MacKinnon özellikle son zamanlarda oldukça revaçta bir yönetmen. Geçtiğimiz günlerde Atlantik Tiyatrosu’nda sahnelenen “The Lying Lesson” oyununun yönetmenliğini Bayan Shapiro’dan devraldı.  Önümüzdeki sezon ise Broadway’e dönerek Donald Margulies’in Pulitzer ödüllü “Dinner With Friends” (“Arkadaşlarla Akşam Yemeği”) adlı oyununu Roundabout Sahnesi’nde yeniden sahnelemesi bekleniyor. Roundabout Sahnesi’nin sanat yönetmeni Todd Haimes söz konusu prodüksiyon için bir doğrulama yapmamasına rağmen Bayan MacKinnon ile çalışmayı ve bu sayede Roundabout Sahnesi’nde çalışmış olan kadın yönetmen sayısının artırılmasını çok istediğini belirtti. Özellikle New York’ta bu konuda diğer büyük sahnelerin yanında oldukça geride kalmış olduğunu düşünüldüğünde bu, Roundabout Sahnesi için önemli bir gelişme gibi gözüküyor.

Günümüzde kadınların yönettiği oldukça az sayıda sahne var, bunlara Manhattan Tiyatro Kulübü’nde yönetmenlik yapan Lynne Meadow ve Soho Rep Sahnesi’nde çalışmakta olan Sarah Benson örnek verilebilir. Playwrights Horizons’un da dahil olduğu diğer sahnelerin liderleri ise yönetmenler ve yazarlar arasında cinsiyet dengesini kurmaya çalışıyor.

“Erkek egemen yapının artık kırılmış olduğunu düşünüyorum, ancak istatistiki veriler bu söylediğimle çelişebilir.” diyor Bay Haimes ve devam ediyor: “Şu anki manzarayı değiştirebilecek yeni bir kadın yönetmen kuşağı yetişiyor.”

Şimdiden birçok kadın müzikallerde başat yönetmen olmaya başlamış durumda. Susan Stroman ve Kathleen Marshall gibi kadınlar koreograflık rotasından ilerleyerek yetişmiş, Julie Taymor ve Diane Paulus gibi isimler ise avangart fikirlerle geleneksel gösteriyi birbiriyle uyum içinde birleştirmedeki büyük başarılarıyla biliniyorlar. Ancak konu tiyatro oyunlarına gelince hala birçok kadın yönetmenin, yönetmen Tina Landau tarafından “erkek egemen gelenek” olarak tabir edilen Broadway’in dışarısında kaldıkları söylenebilir. Ücretlerin ve konaklama, çocuk bakımı gibi konularda yapılan maddi yardımın eskiye göre daha yüksek olmasına rağmen kadınlar Broadway’de oynanan oyunların sadece yüzde onbeş ile yirmisini yönetiyorlar. 20. Yüzyıldaki durumla karşılaştırıldığında bu rakamlar bu konuda az da olsa bir gelişme olduğunu gösterse de çoğu kişi tarafından bu, övünülecek kadar büyük bir gelişme olarak görülmüyor.

Sahne yönetmenleri ve koreograflar birliğinin baş yönetmenliğini yapan Laura Penn bu konuda şu soruyu soruyor:  “2001-2002 sezonunda Broadway’de sadece bir kadın yönetmenlik yaparken 2011-2012 yıllarında bu sayının üç kadına yükselmiş olmasını bir gelişme olarak görmek mümkün müdür?

“Virginia Woolf,” “August,” ve Bay Hwang ile Bayan Silverman’la birlikte çalıştığı “Chinglish,” gibi oyunlarla Broadway’in en meşgul yapımcılarından olan Jeffrey Richards, kendisine bu oyunlarda kadınlarla çalışmayı seçmekte herhangi bir zaafının olup olmadığı sorulduğunda gülüyor.

“Çalıştığım yönetmenleri çok seviyorum,”  diyor ve ekliyor Jeffrey Richards: “ancak bu sadece benimle ilgili bir seçim değildi. Bu yönetmenler oyun yazarlarının birlikte çalışmak istediği yönetmenlerdi ve oyun yazarlarını memnun etmenin her zaman için iyi fikir olduğu kanısındayım.”

(1) Off Broadway sahneleri, Broadway sahnelerinden bir kademe daha küçük sahnelere verilen isimdir. (-ç.n.)

Paylaş.

Yanıtla