Üstün Akmen
Ne yalan söyleyeyim; Tiyatro Oyuncusu, Eleştirmen, Yazar ve Yönetmen Ümit Denizer’in (1948) “Adalet, Sizsiniz” başlıklı oyunu tiyatro dalında 2012 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’ne değer görüldüğünde hayli meraklanmıştım. Denizer, ödülünü düzenlenen törende alırken; “Adalet, Sizsiniz”in provalarını sürdüren Rutkay Aziz ve Taner Barlas da oyundan kısa bir bölümün okumasını gerçekleştirmişlerdi. İşte o an, adalet gereksinimimizi anlatan sağlam bir eser karşısında olduğumu anlamıştım.
Metin Epizotlardan Oluşmakta
“Adalet, Sizsiniz”, yeni kurulan “Perdeci Oyuncuları”nın AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu yapımı olarak kotardıkları, altmış dakikalık bir “ilk” oyun. “Perdeci”, malumunuz Muhsin Ertuğrul’un 1930’lu yıllarda Darülbedayi Dergisi’nde yazdığı makalelerde kullandığı takma ad (anlamayana not: “Nickname!”). Yani Perdeci Oyuncuları tiyatro grubu, bir anlamda Muhsin Ertuğrul’a adanmış olmakta.
Yargının siyasallaştığı üç tarihi olayı, yani M.Ö. 5. Yüzyılda Atina’da, Beşyüzler Meclisinin ölüme mahkûm ettiği düşünür Sokrates’in (M.Ö. 469–399); 1633 yılında Roma’da, Engizisyonun müebbet hapisle cezalandırdığı bilim adamı Galileo Galilei’nin (1564-1642) ve 1927 yılında Boston’da, adaletin elektrik verdiği iki İtalyan göçmen işçi Nicola Sacco (1891-1927) ile Bartolomeo Vanzetti’nin (1888-1927) öykülerinden oluşuyor. Ümit Denizer’in yazılı metni epizotlardan ibaret ve yıllar sonra haksız mahkumiyet kararlarının kaldırılmasıyla tarihe geçmiş bu masum insanların itibarlarının iade edilişini vurgulamakta.
Hayret Ki Hayret! Bu Ne Benzerlik Yahu!
Elbette bilirsiniz, Antik Yunan’ın ünlü düşünürü Sokrates’e halkı özellikle de gençleri tanık olduklarını düşünmeye yönlendirdiği, dolayısıyla düzeni çimdiklediği için öldürücü baldıran zehrini içiriyorlar (Bkz: Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe ve Diyarbakır E Tipi duruşmaları). Fizikçi Galilei’yi Güneş’in Dünya’nın çevresinde değil, Dünya’nın Güneş’in çevresinde döndüğünü ısrarla söylediği için öldürüyorlar (Bkz: Özel görevli mahkemelerin belgesiz suçlama yöntemleri). Sacco ile Vanzetti’yi, ABD’deki komünist avı döneminde birer işçi önderi oldukları için komplo sonucu tutukluyor ve sınıf çıkarlarına kurban ediliyorlar (Bkz: Siyasi histeri atmosferinde yürütülen günümüz yargılamaları).
Ümit Denizer, “Adalet, Sizsiniz” ile söyleyeceği sözü olan bir yazar olarak karşımıza çıkarken, öfkesi belirgin olmasına karşın yumruk göstermiyor, seyirciyi pohpohlama adına olayları çarpıtmaya ya da kişileri yapaylaştırmaya yeltenmiyor, bu üç olayın aktarımına aracılık yapmakla yetiniyor.
Kukla/Maketler…
Yaşananların şematik görüntüsünün değil, diyalektik özünün verilmesinin yeğlendiği bu oyunun yönetmeni, yönetmen yardımcıları falan yok. Özün biçimi, biçimin de özü ön plana ittiği “Adalet, Sizsiniz”in bütününü oluşturan parçaları “üç arkadaş” birer birer ve hep beraber bir araya getirmiş. Mahmut Özdemir’in ışık tasarımını “bihakkın” yaptığı oyunda, usta Sahne Tasarımcısı Metin Deniz, bir araya getirilmiş parçalardan ortaya çıkan yoruma sadece uyan değil, yorumu vurgulayan, zenginleştiren, teknik olarak da iki oyuncuya sahne üzerinde ciddi anlamda kolaylıklar sağlayan bir ortam yaratmış. Beşyüzler Meclisi ve Engizisyon Mahkemesi üyelerini beş kukla/maketle simgelemesi, üyelerin “sakat” düşüncelerini kukla/maketleri tekerlekli sandalyelere oturtarak vermesi oyuna müthiş katkı sağlamış.
Gelgelelim, gene Metin Deniz imzasını taşıyan kostümler bana göre pek olmamış.
MÖ 399’un kostümü, dörtgen bir kumaş parçasının vücuda sarılması ve bir ya da daha fazla broşla omuzlardan tutturulmasıyla oluşmaz mıydı?
Ayağa deri sandaletler takılmaz mıydı?
“Stilize” demeyin sakın, o ayakkabılar, o pantolon askıları, o kolları manşetli gömlekler ne öyle ayol?
Oyunculuklar
Rutkay Aziz’i yıllar sonra sahnede izleyebilmek, elbette büyük keyif, ama Rutkay Aziz, Sokrates tiplemesinde karakterin retorik (söylevci) üstünlüğünü yorumunda eksik kullanmakta. Sokrates’in karşı karşıya bulunduğu sorunsala göre kendisini gizlemesi ya da göstermesi, temkinli davranması ya da yerine göre temkinli davranıyormuş etkisi yaratması pek algılanamamakta. Rutkay Aziz’in yorumunda, Sokrates’in razı etmek, heyecanlandırmak, ikna etmek ya da büyülemek ayrıntıları yer almamakta. Diğer taraftan, Galileo Galilei’nin çömezi olarak ve Vatikan Kilisesi Piskoposu’nda, duygulanımlarının hem iç hakimiyetini, hem de yorumladığı duygulanımların izleyiciler tarafından okunmasını rahatlıkla sağlamakta. Son bölümde “gestus” halinde kendini ortaya koyan Vanzetti çiziminde, bütün davranışlarını bir arada ve bütün olarak düzene koymakta.
Taner Barlas ise, birinci bölümde zamanlamasıyla, diksiyon ve mimik kullanımındaki ustalığıyla oyunu seyirciye bir belgesel tadına banarak sunarken; Galileo olarak, olayların nedensel düğümlenişini pek güzel çözüyor.
Ammaaa…
Bana sorarsanız, Barlas’ın Sacco’nun sahnedeki eyleminin altında yatan iç mantığı eylem mantığına dönüştürüşü alkışa özel olarak hak kazanmakta.
“Adalet, Sizsiniz”, sezonun izlenmesi gereken oyunları arasında (Hiç kuşkunuz olmasın) listenin başlarında yer almakta.