Yaşam Kaya
Civan Canova’nın çok kez oyununu seyretmiş eleştirmen olarak şöyle düşünüyorum; o Türkiye Tiyatrosu için biçilmiş bir yazar! Ürettikleri bizden olup, bizi bize anlatan sıradan oyunlar değil. Nasıl ki son dönemde İngiliz’lerin oyun yazarlarına özenti yazarlar ortaya çıktı, farklıyı deneyeceğim diye insanlar akıl almaz işler yapıyor, işte bu kaosun içinde gerçek yerli yazarların varlığını hissetmek umutları yeniden canlandırıyor. Farklı olmak için sosyal medyada bangır bangır bağıran yönetmen, yazar, oyuncu olmanın anlamı yok. Anlamlı olan üretimde tiyatronun reel değerlerini ortaya çıkarmak, sahneye koyduğunuz işin toplum için anlamını bilmek. İstanbul Devlet Tiyatroları’nın Üsküdar Stüdyo Sahne’de sahnelediği Civan Canova’nın ‘Düğün Şarkısı’ oyunu bahsettiklerimi özetler cinsten. Ayrıca bizden olan konusuyla, feminist algıya kaçmadan bir kadının duygusal anatomisini nesnel anlatmış. Anlatımdaki güzellik yönetim alanında başarılı mı peki?
Feminizmi Bilmeyen Kadınlar!
Türkiye toplumunda kadının cinsel ayrımcılığa, sınıfsal farklılığa maruz kaldığını; ataerkil toplum içinde ikinci sınıf insan muamelesi gördüğünü biliyoruz. Kadının ezilmişlik içinde kendine çıkış kapısı ararken haklarını almak için giriştiği mücadele maalesef toplumun değer yargılarından uzak ilerliyor. Şiddetin sadece bedensel bir eylem olmadığını düşündüğümüz zaman, psikolojik-sosyolojik haklar ortaya çıkıyor. Ayrıca Anadolu’nun çok kültürlü yapısı içinde salt İstanbul’daki şehirleşmiş kadın hak arayıcılarının mücadelesi genelin diline tercüman olmayı bırakın, Türkiye’de yaşayan kadınların dörtte birinin dahi hakkını korumaktan uzak kalıyor. Sosyalist işçi sınıfı içindeki kadınların başlattığı ‘feminizm’, kapital sistemde eritilerek kadına sınırsız hak tanıyan bir eyleme dönüştürüldü. Toplum içindeki kadın-erkek rolleri bitirilecek, kadın Dario Fo’nun ‘Açık Aile’ oyunundaki gibi sınırsız özgürlüğe sahip olacak, –ki oyunun sonunda aradığını bulamayan kadının intihar ettiğini unutmayalım- toplumun devamlılığını sağlayan hayat yapısından hızla uzaklaşacak, üretime katılmayacak, kendisine sunulan moda dünyasında boğulacak, bedensel enerjisini cinsel meta olarak dışarıya sunacak ve sonuçta çalışmayan, üretmeyen, sınıfsal kimliğini ortaya koyamayan daha kötü konuma sokulacak…
Civan Canova ‘Düğün Şarkısı’ oyununda hayranı olduğu yazarla evlenip kendisini otel odasına kapatan bir kadının çarpıcı psikolojik analizlerini bizlere sunmuş. Daha evliliğinin ilk gecesini bile doğru dürüst yaşayamayan, ama aşık olduğu adam için tüm sıkıntılara katlanan kadının yaşadıkları psikolojik şiddeti net gösteriyor. Bedensel, cinsel, ruhsal doyumu bulamayan, ama tüm bunlara göğüs gerip sevdiği adam için mücadele eden kadın, içinde bulunduğu hayata isyan etmeye çalışıyor. Geçmişini sorguluyor. Susuyor. Ağlıyor. Belkide en önemlisi aşkın büyülü gücü içinde kendisini unutuyor.
Berrin Akhasanoğlu’ndan Muhteşem Performans!
Üsküdar Stüdyo Sahne’de Civan Canova’nın yazdığı ve yönettiği zor bir oyunla karşı karşıyayız. Sahnede kendisine güvenen, attığı adımı bilen, karakterinin ruh halini tüm çıplaklığıyla ortaya koyan Berrin Akhasanoğlu var. On iki senedir tiyatro kritikleri yazıyorum, böyle oyuncularla karşılaştığım zaman sanki ilk kez tiyatro eleştirisi yazıyor gibi heyecanlanıyorum. Kadına karşı erkeğin uyguladığı duygusal ayrımcılığı net gösteren, olayları birebir yaşayan oyuncunun performansı karşısında insan şaşırıyor. Tek perdekik oyunun her noktası insanı büyülüyor. Civan Canova oyununu yazarken yönetim anlamında neler yapacağını çok iyi kestirmiş. Yazan-yöneten olmak sahnede büyük uğraş gerektirir. Sahne grafiğini oyuncuya anbean yaşatan Civan Canova iyi bir yönetim ortaya koymuş. Oyuncu üzerinde birebir çalışırken sahneyi dar bırakmamış. Dekor-kostüm-ışık-koreografi dörtlüsünü çalışkan isimlerden seçmiş. Fakat oyundaki tek kusur, kadının anlattığı yazarın ölümünün anlaşılmaması? Bu adam neden intihar ediyor? Hangi sorunlarla boğuşuyor? Bunları çözemiyoruz. Dramaturji anlamında yazarın intiharını yeniden düşünmek lazım. Ya da bu bölüm tamamen değiştirilmeli.
Kadının yaşadığı şiddet olgusunu çarpıcı oyunla ortaya koyan İstanbul Devlet Tiyatroları, 2012-2013 tiyatro sezonu içindeki çıkışını sürdürüyor. Feminist algının dışında gerçekçi yaşam öyküsü izliyoruz. Civan Canova’yı geçmişte kıyasıya eleştirmiş, daha güzel oyunlarıyla seyircisi karşısına çıkması gerektiğini anlatmıştım. Söylediklerimde haklı çıktığımı anlıyorum. ‘Düğün Şarkısı’ çarpıcı konusuyla sizleri bekliyor.