Mimesisi Çeviri / Tunus’un ünlü dans koreografı Syhem Belkhodja ile röportaj
Labkultur, 7 Kasım 2012, Çeviri: Piri Kaymakçıoğlu
Syhem Belkhodja hakkında nereden başlayayım? Özünde tutkulu bir dansçı ve koreograf. Tunuslu sanatçı aynı zamanda Ness el Fen kurumunun kurucusu ve üç festivalin direktörü: Kartaca Koreografik Buluşması, Doc in Tunis belgesel film festivali ve Kartaca Design & Fashion. Bazen “Demir Leydi” olarak tarif edilen Syhem LabKultur’ü sıcak bir şekilde karşıladı. Forum Avignon öncesinde son çalışması Turbulences üzerinde Fransa’da sıkı bir çalışma içindeydi.
Dans etmeye beş yaşında Tunus Konservatuar’ında başladın ve sonra İtalya’ya ve Amerika Birleşik Devletleri’ne gittin. Bu uluslararası eğitimin senin sanat işlerine nasıl bir yansıması oldu?
Syhem Belkhodja: Bu bir çelişki ama gelişmekte olan ülkelerden birinde büyüme şansına sahiptim. Tunus Dışişleri Bakanlığı’nın yabancı ülkelerle ele ele yürüttüğü 1970 ve 1980’lerin uluslararası eş gelişim ve işbirliği politikaları olağanüstüydü. Şaşırtıcı bir şekilde Tunus aynı zamanda Amerikan dansçılar için de kültürel kesişim noktasıydı. Sekiz yaşındayken Uluslararası Kartaca Festivali’nde [Şu anda 69 yaşında ve Centre Chorégraphique National in Roubaix and of the Atelier de Paris Direktörü] ünlü dansçı ve koreograf Carolyn Carlson’ı canlı izleme fırsatı bulmuştum. Bu esnada “modern dansı” takip ettim. Tunus’ta o zaman dans olağandışı bir aktiviteydi ve ben kimsenin almadığı bursları alarak tüm dünyayı dolaşma fırsatı buldum. Örnek olarak ABD’ye gitmek ve Alvin Ailey, Elisa Monte ve Martha Graham dans kumpanyalarında eğitim almak için 8 ayrı burstan faydalanabildim!.
Senin kamuoyunca bilinen kariyerin 1985 yılında ulusal Tunus televizyonunda sunduğun bir aerobik ve esneme üzerine programın ile başladı galiba?
Yaklaşık olarak. 1985 Uluslararası Kartaca Festivali’nin açılışında sunulan Tunus’un ilk profesyonel koreografik kreasyonunu Syhem Ballet Théâtre ile birlikte oluşturdum. Bedeni göstermek Tunus’ta o zaman hala yasaktı, özellikle erkekler için. Ama Kuzey Amerika’dan gelen bedenin demokratikleşmesi dalgası çok güçlüydü ve bana göre Jane Fonda tarafından mükemmel şekilde resmediliyordu. Tunus televizyonu sanatsal özgürlük kazanmak için iyi bir yoldu. Esneme ve aerobik sadece “dış görünüştü”, programımız kuzeyden, güneyden, doğudan ve batıdan yabancı kültürlere açılan bir pencere olan gerçek bir dans programıydı. Tunus izleyicileri için gerçek bir eğitim aracıydı.
Zynel Abidin Bin Ali’nin diktatörlüğü 2011 Ocak’ta sona erdi. Bedenin aşağılandığı bu 23 yıl boyunca nasıl dans edebildin?
Bin Ali’den önce ülkeyi yöneten Habib Bourguiba ‘akıllı’ diktatör denebilecek birisiydi. Teatral ve koreografik gösteriler 1950 sonları ile 1980 başları arasında kısmen onaylanmaktaydı. Örneğin, 1962’de geleneksel dansçılar zümresi kuruldu ve bir yıl sonra 1963’te Troupe Nationale des Arts Populaires de Tunisie oluşturuldu. Folklorik sanatçılar bu dans grubunun parçalarıydı ve öğretmenlerin maaşlarına yakın paralar kazanıyorlardı. Gençler için kültür, Bourguiba’nın en yüksek önceliklerinden biriydi. Sonuç olarak çağdaş dans biraz nefes alabildi.
Peki Bin Ali dönemi?
Bin Ali tamamen kültürsüzdü. Onun dans vizyonu devlet organizasyonlu etkinliklerde kendi rejimini alkışlayan amigo kızlardan ibaretti. Bu küçük görme ile biz baskıdan bir şekilde ceza almadan kurtulduk. Ama hala büyük bir problemimiz vardı: seyahat ve vizeler.
İşte bu yüzden sen Ness El Fen sanat kurumunu ve etkileyici bir dans, dizayn, moda, film ve şiir festivalleri serisini oluşturdun…
2001 yılında dansçılarımdan bazıları Fransa’daki Gérard-Philippe tiyatrosunun bir oyunu için vize alamadılar. Seyahat etmek teknik ve kültürel olarak imkansızdı. Buna cevaben onları bizim ayağımıza getirmeye karar verdim. İşte bu yüzden Kartaca Koreografik Buluşması’nı oluşturdum. Bir festivalden diğerine derken gerçekten bulimya hastası oldum. Bu benim dışımda artık! Bin Ali 14 Ocak 2012’de [‘Arap Baharı’nı başlatan bir aylık protestolarla] kaçmaya zorlandıktan sonra bazı insanlar benim bu etkinlikleri ekonomik durumdan ve finansal destek yokluğundan ötürü organize edemeyeceğimi fısıldaşıyorlardı. Tunus 10. Kartaca Koreografik Buluşması’nın ardından üç ay sonra ‘Dansın Başkenti’ seçildi…
Tunus şehirlerine ve köylerine 30 yıldır turneler düzenliyorsun, sosyal olarak karma izleyicilerinde zaman içinde değişim gözlemledin mi?
Ben her zaman dans gösterilerime ücretsiz erişimi destekledim. Bu bir merkezi değer. Örnek olarak güneydoğu Tunus’tan küçük bir köyü düşleyin. Bizim ilk temsilimiz 1980’lerde 300 kişi topluyordu, sonra 1990’larda 1000 kişiye ulaştı ve şimdilerde 4000 kişiyi bulmuş durumda. Bunun öncesinde, ücretsiz erişim genç erkek dansçıların ailelerinden para istemekten korksalar bile gösterilere gelmelerini sağlıyor. Radikal İslamcı Selefilerin artan etkileri 2000’den beri görünür hale geldi ve kadın/erkek karışık izleyici prensibini sorguluyorlar. Endişe etsek de biz artık Tunus’a derinden bağlı durumdayız. Bazı eski izleyicilerimiz profesyonel dansçılar oldu ve Belçikalı koreograf Sidi Larbi Cherkaoui için çalışıyorlar. Sanatımın yeni elçileri onlar. Boynuz kulağı geçti.