Mimesis Çeviri / “Normal insanlar”ın modern dans izlemeye gitmekle ilgili ifade ettiği en büyük zorluk onu anlamıyor olmalarıdır. Şimdiye dek katıldığım gösteri sonrası sohbetlerin hemen hepsinde en az bir iki kişi konuşmaya “Modern dans hakkında hiç bir şey bilmiyorum, fakat…” diye başlar, falan filan, gerisini siz doldurun. Genellikle bu söze karşılık konuşmaya “anlaman gerekmiyor” ya da “ne hakkında olduğunu HİSSEDİYORSAN, ODUR” diye başlanır.
4 dancers, 8 Şubat 2012, Çeviri: Levent Soy
Fotoğraf Kelly Rose (Savage Rose Photography)
Bu tümüyle doğru, ben de pek çok kez kendime aynı şeyi söylerim. Fakat son bir kaç aydır, bunun pek de kullanışlı olmayan bir yanıt olduğu tezimi formüle etmeye çalışıyorum. Başka bir deyişle “anlaman gerekmeyen bu garip şeye gelmen” diye söze başlamanın koltukları doldurmak için yeterli etkiye sahip olmadığını düşünüyorum. Sonuç olarak hepimiz insanız. Herşeyin altında bir mana arar, bir hikaye bulmak isteriz. Ancak dans çoğunlukla soyut bir dünyaya aittir. Bu soyut dünyada anlam katmanları, hikayelerini açık açık anlatmayan hareketlerin ve jestlerin içine yerleştirilmiştir. Program dergileri de bunun içindir zaten…
Sorun şu ki, kimi zaman bizler de (koreograflar) fikirler ve soyutlamalar yumağı içinde kaybolur ve tam olarak eserlerimizin ne hakkında olduğunu kelimelere dökemeyiz. Program dergisine bakıp izlediğim dansın bir genç kızın nişanlısından ayrılması, ya da satanist kültler, yahut toplumsal cinsiyet kimliği üzerine olduğunu okuduğum zamanlar şaşırdığımı itiraf etmeliyim.* Bir dans gösterisini izlemek, herkes tarafından gerçekleştirilebilir, rahatlatıcı ve keyif verici bir eylem olmalı. Oysa satanist kültler bir Cuma akşamı için pek de ilgi çekici gelmiyor bana. Bu konular önemsiz ya da dans aracılığıyla keşfedilmesi gereksiz demek istemiyorum; ancak kafanızdakini, hazmetmesi daha rahat bir konuyla birlikte sunmanın bir yolunu bulmak daha parlak bir fikir olabilir. Her halükarda, ağır konular sıklıkla sahneye taşındıklarında o kadar soyutlanmış olurlar ki izlediğiniz eserin yavru köpeklerle ilgili olduğunu sanabilirsiniz. Çünkü eğitimsiz bir göz aradaki farkı pek de farkedemeyecektir. Konu ne olursa olsun, basın bültenlerinde ve program dergilerinde eserin konusu üzerine söylenmiş dokunaklı sözler ve cümlelerle karşılaşırız, fakat program dergilerinin pek çoğu aslında sadece “bu eserin konusu ne hissediyorsanız odur ve anlamanız gerekmez” (tercümesi, ben de eserin konusunu tam olarak bilmiyorum…) yazabilirdi.
Sonuç olarak, yeni dans üreticilerine önerim basit düşünmeleri. Bilgisiz izleyicilere gösteri yapmanız gerektiğini ya da ilgilenmediğiniz halde köpek yavruları hakkında danslar üretmeye çalışmanızı önermiyorum; sadece gereğinden büyük fikirlerin peşinden koşarak, potansiyel seyirciyi afaroz etmememiz gerektiğini söylüyorum. Kimi zaman fikirler basitleştikçe etkisi daha da güçlenir. Çünkü araştırmalarınız sırasında bu fikirlere gereken özeni gösterdiğinizde, çoğunlukla ilk başta tahmin ettiğinizden çok daha karmaşık sonuçlar ortaya çıkacaktır. Başka bir deyişle, basit fikirler de karmaşık sonuçlar doğurabilir.
Kendi çalışmamda, 50’lilerine gelmiş ev kadınlarıyla iş yapıyorum.** Açıkçası işler biraz kontrolden çıkmış durumda. Oturup saatlerce eski rockçular ve kapak kızlarının pinterestlerini inceliyorum. Eski eşya dükkanlarından alışveriş yaptıkça, ebay’dan paçalı donlar ısmarladıkça ve ilk baskı (tekrar basım) Betty Crocker yemek kitabındaki tarifleri kullandıkça daha fazla esin sahibi oluyorum. Dürüst olmak gerekirse, ev kadınları beni o kadar çok etkiliyor ki, bir sonraki dansımın nereden çıkacağını bilemiyorum. Fakat işler yolunda. Aynı fikri esas alan bir dansı tekrar ve tekrar, bir daha üretmenin kötü bir şey olmadığına kanaat getirdim. Çünkü bu tekrarlar süreci daha da zenginleştiriyor ve derinleştiriyor. Satanist kültler ve köpek yavruları hakkındaki fikirlerime geri dönmek gerekirse, eserim giderek ev kadınları hakkında yapılan komik şarkılara benziyor. Fakat aynı zamanda derin, kapsamlı ve kişisel bir başarı ve kendini-gerçekleştirme meselelerine dayanıyor. Ancak kafamın içinde neler döndüğünü anladığınız zaman keyif alınabilecek bir durum bu.
Nihai olarak, bizler (çağdaş dans üreticileri) bütün gün oturup sanat için sanat yapabiliriz. Fakat hayatta kalabilmek için izleyicilerimize ihtiyacımız var ve izleyiciler, yarattığımız işlere anlam yüklemeye hasretler. Eğer izleyicinizin ne seyrettiği hakkında bir fikri olsun istiyorsanız, sizin de ne yaptığınız hakkında bir fikriniz olması gerekiyor. İzleyicilerinizin dans izleyicisi olmayan arkadaşlarını da yaptığınız işlere getirmesi için ne yaptığınız hakkında bir fikir sahibi olmaları gerekiyor.
* Abartma yok: bu üç konuyu da detaylı olarak anlatan program dergileri gördüm.
** Chicago bölgesinde yaşayanlar için, haftasonlarında ev kadınlarını Drucker Center’da izleyebilirsiniz. Biletler ve daha detaylı bilgi için: http://fanfueled.com/Venue/Details/509-fasseas-whitebox-theater
Makale sahibi Lauren Wernecke, Chicago’da yaşayan bir sanatçı, eğitimci ve yazardır. Chicago Columbia College’den diplomasını almadan önce Judith Svalander Bale Okulu ve Barat Dans Konservatuarında eğitim almıştır. 2009 yılında Illinois Üniversitesinde Kinezyoloji üstüne yüksek lisansını tamamlamıştır. Yine aynı üniversitede Kinezyoloji Bölümünde yardımcı öğretim üyesidir. Menomonee Club for Boys and Girls’de Gösteri Sanatları Koordinatörü, Amerika Cecchetti Konseyi’nin bir üyesi ve Synapse Arts Collective’de Nörotransmitterdır. (yani: çok iş yapmaktadır)
Lauren, haber, makale ve etkinlik bazlı bir dans platformu olan Art Intercepts sayfasının da kurucusu ve yöneticisidir. 4dancers’ın yanısıra Dance Advantage’da da dans yaralanmaları, tedavisi, dansçı sağlığı ve etkinlik bazlı eğitim konularında makaleler yazmaktadır. Ayrıca telif yazarı ve prodüksiyon yönetcisi olarak serbest çalışmakta, çilek yetiştirmeyi, çörek pişirmeyi ve temizlik yapmayı çok sevmektedir.