Mimesis Çeviri / Eserleri bir aylık bir gösteri serisi olarak hazırlanan büyük koreograf, çok çeşitli stilleri araştırmasına rağmen hep belli önemli temaları ele aldı.
Guardian. 6 Haziran 2012, Çeviri: Gökhan Gökçen
“Bütün bu özlem nereden geliyor?” İşte bu soru, büyük koreograf Pina Bausch’un stüdyoda dansçılarıyla çalışırken hafızalarını, imgelemlerini, hayallerini ve arzularını bir kaynak gibi deşmek için onlara sorduğu sorulardan biriydi. Bu soru Bausch’un 1978’de yarattığı Cafe Müller’den alınan yukarıdaki küçük parçada dans eden bir hayalet kadar zarif bedeni aracılığıyla da kendini belli ediyor.
Cafe Müller’in Bausch’un çocukluk anılarına dayandığı bilinir: Bausch ailesinin Kuzey Almanya’daki pansiyonunda bir çocukken, pansiyonda kalarak onlarla birlikte yemek yiyen kaba, sinirli ve endişeli müşterilere karşı görünmez olduğunu hayal ederdi. 1985’te kaydedilmiş bu klipte, sanki yetişkin Bausch kendini sahnede etrafındaki duygulanımlar için bir tür paratoner gibi kullanıyor.
8. saniyeden itibaren Bausch’un uzun, zayıf kolları -hatta hayale dalmış boş yüzü bile- vahşi, soluk bir yoğunluk gösteriyor: sanki havadaki ıstırabı ve yakarışı yakalayarak kendi içine çekiyor, orda saklıyor. Bir Purcell operası olan Dido ve Aenas’tan Dido’s Lament çalıyor. Eğer Bausch’un klasik bale eğitimi onu bir balerine dönüştürmüş olsaydı, eminim ki unutulmaz bir Odette olurdu.
0:46’da ve 1:13’de, bedeninin özlem dinamiği ayaklarını sürüdüğü dengesiz bir yürüyüşe dönüşüyor; etrafındaki diğer dansçılar çarpışarak kendi dramlarıyla yanarken Bausch birden yalın, hatta çocuksu bir görünüme bürünüyor. Bütün Bausch prodüksiyonlarında güzellikten çirkinliğe, iktidardan iktidarsızlığa dönüşüm rahatsızlık verici bir şekilde tek saniyede olabilir. Bu küçük pasaj, çalışmalarındaki büyük duygusal dip akıntıların bir mikro kozmosudur.
Başka öğeler de görmek mümkün. Bu çekimler Bausch’un gösterilerinde sıklıkla görülen, dansçıların yarı-neşeli, yarı-dokunaklı toplu danslarından da anlar yakalıyor. Dizilimleri, Cafe Müller’in güvensiz ayak sürüyüşünün dışadönük bir versiyonu gibi: dansçılar net, zarif jestleri ve gece kıyafetleri içinde bir çocuk görünümüne sahipler -yumruklar sıkılı (0:01, 0:13), garip, sırıtık, savunmada.
Bausch’un bir başka klasik aracı tekrar. Söz konusu olan, Cafe Müller’de kendilerini birbirlerine ve yere çarpan dansçılarınki gibi muhtaç ve saplantılı bir tekrar olabilir. Ama aşkın olana ve metafiziğe de öykünebilir. Tıpkı aşağıdaki dansçının devrilen her sandalye üzerinde yelken açarak uçmaya gittikçe yaklaştığı gibi.
Ya da, dansçının müzikle, kendi bedeninin hızlı dönüşüyle ve etrafa sıçrayan suyla beraber yüceltici bir transa doğru çırpındığı 2:06’ya bakın.
Son üç klip Wim Wenders’in Pina filminden alındı. Bu projenin önemli özelliklerinden biri de Bausch’un çalışmalarını bir bütün olarak göstermesidir. Koreografın yaptığı bütün parçalar farklı görsel ve müzikal stillere sahipti ama özünde onun için önemli olan evrensel temaların birer çeşitlemesiydi: aşk, korku, fantazi. Ve her zaman özlem sorunu.