Twitter’da paylaştığı, Ömer Hayyam’dan alıntılanan bir mesaj nedeniyle “halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama” suçlamasıyla yargılanan müzisyen Fazıl Say’a destek için Ses Tiyatrosu’nda dün akşam“Sesimiz Seninledir” sloganıyla bir etkinlik gerçekleştirildi.
Etkinlikte sahne alan Genco Erkal, Fazıl Say’ın mesajını okudu. Say, mesajında “Bu öyle bir çağ ki tarif edemiyorum. Ancak Nazi Almanyası’nı hatırlatıyor” dedi.
Bu davanın hukuk tarihine geçeceğini belirten ve “dünya bu davaya gülmektedir” ifadelerini kullanan Fazıl Say “bu haksızlık bana değil hepimizedir” dedi.
Say’ın mesajı “madem karanlık bir dönem aydınlatalım” sözleriyle bitti. Genco Erkal Say’ın mesajının ardından Nazım Hikmet’in “Kerem Gibi”, “Yaşamak”, “Akrep Gibisin” şiirlerini okudu.
Nâzım Kumpanya ve Opera Bölümü öğrencilerinden oluşturulan koro, Nâzım Kumpanya’nın piyanisti ve bestecisi Yiğit Özatalay’ın, Nâzım Hikmet’in “Yürümek” ve “Memleket İsterim” adlı eserleri için yaptığı besteyi Fazıl Say için seslendirdi.
Tiyatro sanatçısı Orhan Aydın, önceki gün kaybettiğimiz Erol Günaydın’ı son kez sahneye çıktığı salonda alkışlattırdı. Aydın konuşmasında Ali Rıza Demircan’ın kitabından cinsel göndermeli komik ifadeleri okudu. Demircan’ın ifadeleri okunurken salonda gülüşmeler yaşandı. Aydın bu satırlar serbestken Fazıl Say’ın ifadelerinin suç olmasının çelişkisinden söz etti.
Gecede Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve Haber Müdürü Barış Terkoğlu da sahneye çıkarak birer konuşma yaptılar. Grup Gündoğarken “Nazım Hikmet Memleket” şarkısını söyledi. Grubun solisti Burhan Şeşen Recep Taliban Erdoğan ülkesi olmayacağız” dedi. “Cihat Aşkın kemanıyla “Haydar” türküsünü çaldı. Heykeltıraş Mehmet Aksoy “burada Fazıl Say mı, Ömer Hayyam mı yargılanıyor” diye başladığı konuşmasını “heykellerimi yıksalar da yine yapacağım” diye bitirdi.
Etkinlikte sahne alan son sanatçı Güvenç Dağüstün oldu. Soner Yalçın’ın yönetmenliğinde hazırlanan Menekşe’den Önce belgeselinin müziğini Fazıl Say’ın yaptığını hatırlatan Dağüstün, ‘Perşembe Fazıl say’ın 16 Kasım’da da Soner’in yanında olacağız’ dedi. Geceye Ses Tiyatrosu sahibi Ferhan Şensoy da gönderdiği mesajla katıldı. Şensoy Fazıl Say’ın Japonya’ya sürgün gitme olasılığını hatırlattı.
Fazıl Say’ın konuşma metni şöyle:
“Sevgili dostlar, sevgili sanatçı meslektaşlarım;
Bu akşam katılımınızla bana destek olduğunuz için ne kadar teşekkür etsem azdır. Sağolun, varolun.
Bu akşam beni temsilen, başta babam Ahmet Say, tüm ailem ve tüm beraber çalıştığım dostlarım sizinle beraber… İnanın, sanatınızı benim için icra edeceğiniz için öyle gururlandım ki, kelimelerle anlatılamaz…
Ben de, küçük bir çocukken, bu akşam burada bana sanatıyla destek veren sanatçılarımızı seyrederek, onları örnek alarak büyüdüm… Ne büyük gurur böyle bir gecenin olması..
Siz değerli sanatseverlere de çok teşekkür ederim.. Bu akşam burada olduğunuz için…
Artık ülkemizde öyle haksızlıklar yaşanmakta ki, çoğumuz hangi birine nasıl yardım edebileceğimizi düşünmekten yorulur hale geldik. Pek çok aydın dostumuz, gazeteciler, şu an bilinmeyen anlaşılmayan sebeplerden ötürü hapistedir.Bu öyle bir çağ ki, tarif edemiyorum. İnanın bana en çok NAZİ Almanyasını hatırlatıyor.
Kendi durumuma gelince;
İnanın gerçekten çok üzgünüm, aylardır, sadece üzgünüm… Hayatım boyunca Türkiye’nin çağdaş yüzünü sanatımla tüm dünyaya tanıttım, bu yalan değildir, alınan 40 kadar uluslararası ödül, her yıl 5 kıtada 120 konser, her yıl bestelediğim senfoniler, konçertolar, çıkardığım CD, DVD , Nota ve kitaplar, hepsi, hepsi, ve sanki şu an hiç birinin hiçbir anlamı yokmuş gibi , bu şekilde bir dava ile cezalandırılma tehtidi ile karşı karşıya kaldığım için çok garip hissediyorum.. Şaşkınım.
Bana açılan dava, hukuk tarihine geçecektir, şu anda tüm dünya bu davaya gülmektedir, dava ile ilgili pek çok makale dünyanın çeşitli ülkelerindeki gazetelerde yayınlanmış, konu televizyonlara taşınmıştır, aklı serim insanlar bu davaya –böyle bir haksızlığa- inanamamaktadır. Tüm hukukçular, bu davanın bu mertebeye gelişini şaşkınlıkla ve öfkeyle seyretmektedirler…
Aslına bakarsanız, bir yandan da iyi olmuştur, Türkiye’de yaşanan hukuksal tuhaflıklar tüm dünyanın dikkatini çekmeye başlamıştır.
İnsanlar “ Ne oluyor Türkiye’de?” diye sormaya başlamıştır.
Bu bana açılan dava, tahammülsüzlüğün, baskının, din-mezhep-inanç- fikir özgürlüğü konularının, ülkemizde ne kadar kısıtlandığını, ne kadar baskı altına alındığını açıkça ortaya koymaktadır. Burada, yapılan haksızlık sadece bana değildir, hepimizedir. En çok da yapanın kendisinedir.
AKP hükümetinin , bakanlarının , milletvekillerinin , bu davada açıkça cezalandırılmamı istemelerine , aleyhimde yaptıkları tüm çirkin açıklamalarına, sessizliğimle cevap vermek istiyorum.. Soruyorum kendime; “Ben onlara ne yaptım bu kadar düşman olacakları?” Diye. Hiçbir cevap bulamıyorum…
Bilirsiniz, biz sanatçılar özgür ruhluyuz, tok sözlüyüz. Yanlış anlaşılmasın; Bu kimseye “haksızlık yapma özgürlüğü” anlamına gelmemektedir. Ama kendi hür ruhumuzla düşündüğümüz, yazıp çizdiğimiz veya alıntıladığımız şeyler, asla ve asla bir başkasına haksızlık değildir, olmamalıdır. Fikirler farklıdır. İnançlar ve hissiyatlar, içselleştirmeler farklıdır.
Türkiye’nin bu karanlık döneminde yaşadıklarımız, nesiller boyunca hatırlanacaktır…
Sevgili dostlar; Sözü uzatmak istemiyorum, Hayyam’ın bir dörtlüğünü Twitter’da RETWEET ettiğim için yargı önüne çıkmam,böyle bir dönemde belki de onurdur. İçimdeki Hayyam daha da bir anlam kazanmıştır..
Hiçbir suçum yok. Hiç birimizin hiçbir suçu yok. Biz çağdaş bireyleriz. Sürü değiliz. Madem karanlık bir dönem, o zaman aydınlatalım!
Tüm dostlara sevgilerimle
Fazıl Say”