Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü’nün sahnelediği Rüzgar adlı dans-müzik gösterisi üniversitenin folklor kulübünde var olan eğitim-araştırma odaklı geleneğin devamı niteliğinde düzeyli bir performans olarak seyirci karşısına çıktı. Kulüp çalışmalarına katılan öğrencilerin okullaşma çabalarıyla ortaya çıkan anlayış, Türkiye ve çevresindeki halkların müzik ve danslarının detaylı araştırması ve yeniden yorumlanmasına dayanmakta. Gösteri son olarak 22 Mayıs, Cumartesi günü saat 14:00’te Boğaziçi Üniversitesi Garanti Kültür Merkezi’nde sahnelenecek.
Rüzgar dans-müzik gösterisi esas olarak dört bölümden oluşuyor: Rum dans ve müzikleri, Maraş Alevileri / Sinemilli Ocağı deyişleri, Doğu Karadeniz dans ve müzikleri, Mardin bölgesinin kültürel çeşitliliğini yansıtan eserler. “Halkların kardeşliği” teması ve barış çağrısıyla kurgulanan çalışma Türkiye halklarının kültürel zenginliğini yansıtıyor.
1923 mübadelesi ve Rumların bu dönemle beraber değişen hayatlarını, belirli tarihsel kesitleri ele alarak anlatan ilk bölümde Rumların İstanbul’dan ve Türkiye’den gidişi, Tatavla’nın Kurtuluş olarak ad değiştirmesi, burada kalan Rumlar, 1936 yılında Yunanistan’da, Metaxas’ın diktatörlüğe gelmesiyle, “doğulu” olarak görülen mübadillerin ve Pire halkının yoksul kesiminin daha da zorlaşan yaşamları, mübadillerin karşı kıyıya duydukları özlem, çiftetelli, zeybekiko ve hasapiko formunda şarkılar ve danslarla yansıtılmakta. Bu bölümde Rum kültürünü daha yakından tanımanın yanı sıra müzikal icradaki çeşitlemeler dikkat çekiyor. Danslarda özellikle solistlerin performansını kesintiye uğratan potbori anlayışı ise seyri zorlaştıran bir unsur olarak duruyor. Rum danslarının bireysel performansı ile renklenen sahne toplu icra edilen halayın coşkusu ile sona eriyor.
Ana akım folklor gösterilerinde karşımıza çıkmayan ya da çıktığında orijinal halinden hayli uzaklaştırılıp “temizlenerek” sunulan Maraş Alevileri /Sinemilli Ocağı deyişleri üzerine yapılan çalışma BÜFK’ün ne denli detaylı bir araştırma yaptığını da gösteriyor. Kaynağına giderek yapılan bir çalışma anlayışının ürünü olan bu bölüme dair “Sinemilli Ocağı ve şivesi üzerine yapılan makale-kitap okuma çalışmaları ve görüşmelerin yanı sıra, müzikal tanışıklık sağlamak amacıyla bölgenin önemli âşıklarından biri olan Hacı Bayrak’ın deyişlerini çalışmayı tercih ettik.” diyen BÜFK, sahnede oluşturduğu geniş saz ekibiyle, deyişlere yaptığı düzenlemelerle, yer yer eklediği elektronik yorumla deneysel bir çalışma sergiliyor.
Gösterinin Doğu Karadeniz dans ve müziklerinden oluşan bölümü Karadeniz’in canlı ve isyankar doğasını yansıtırken, özellikle sopalarla ritm tutularak yapılan Meci dansı ve horon seyirciyi coşturuyor. Dansçıların toplu sahne oluşturma ve bunu icradaki başarısı bireysel çıkışları da kapsayarak seyircinin dans izlemekten aldığı keyfi artırıyor.
Mardin bölgesi dans ve müziklerinin yer aldığı bölüm ise kuşkusuz gösterinin en canlı ve doyurucu bölümlerinden birini oluşturuyor. Mardin’de yaşamış ve göç etmiş kişilerle yapılan görüşmeler, alınan kayıtlar ve yapılan araştırmalar sonucu oluşan bölüm, bu bölgede yaşamış ve yaşayan Arap, Süryani, Kürt ve Ermeni halklarının kültürünü yansıtıyor. Bu bölümde yer alan ve Süryani, Kürt ve Ermeni halklarının farklı bölgelerde, farklı tavırlarla icra ettikleri Şêxanî/Şeyhani/Sheikhani dansını akışın ana gövdesi olarak seçen BÜFK, dansın Hakkâri bölgesi ve Suriye’de icra edilen tavırlarını da çalışmış. Süryanilerin Zeytin Bayramı’nda okuduğu “Uşano” ilahisi ile başlayan sahne, bir Süryani düğünü kaydından alınan “Narineh” şarkısı ve “Şeyhani” dansı ile devam ediyor. Hakkâri bölgesine ait olan, sözleri savaşı anlatan “Haway Haway” şarkısı ile birlikte, “Şêxanî” dansı icra edildikten sonra eğlence ortamı, yaşanmış ortak savaş hikayelerinin anlatıldığı bir ortama dönüşüyor. Savaşı anlatmanın, savaşı hatırlamanın ve tekrar yaşamanın yorgunluğu ile sahne sessizliğe büründüğünde, sözleri derdine rüzgarda çare arayan, Ermenice “Hov Arek” şarkısı söyleniyor. Bölüm Lübnan’dan Arapça “Yaba Yaba Lah” şarkısı ve “dabkeh” dansıyla tamamlanıyor.
BÜFK’ün Rüzgar adlı gösterisi sahne üstü uyumlu ve ilişkili topluluk tavrı, araştırmacı yaklaşımı ile seyircileri kavrayan ve Türkiye’deki halkların kültürel zenginliğini yansıtan dinamik bir gösteri olmuş. Bölüm aralarında sunulan ara sahnelerinse gösteriye herhangi bir katkısı olduğu söylenemez. Seyircinin anlamaya çalışarak izlediği ama herhangi bir şey anlamadığı bu bölümler gösteriden çıkarılsa daha akıcı bir bütün oluşturmanın mümkün olduğu söylenebilir. Ara sahnelerde hakim olan tablo anlayışı, zaman zaman gösterinin diğer bölümlerine de sirayet etmiş. Daha çok klip estetiği olarak adlandırılabilecek bu yaklaşım kesintili tablolar oluşturarak dansı ve müziği dinlememizi zorlaştırıyor hatta bazen engelliyor. Bu televizyon kliplerinde görülen kes-yapıştır üslubu nedeniyle seyirci kesintisiz danslar ya da şarkılar izlemekte zorlanıyor. Seyircinin katılım gösterdiği, izleme zevki aldığı bölümlerse dansın ve müziğin aktığı, coşkulu sahnelerde kendiliğinden ortaya çıkıyor. Kısaltılmış şarkılar, potbori danslar izleyicinin sahneyle ilişkisini de zayıflatıyor.
Tekçi kültürel anlayışa karşın yaşadığımız topraklardaki farklılıkları ortaya koyan anlayışın temsilcisi olarak, folklor çalışmalarında farklı bir tavrın temsilcisi konumundaki BÜFK’ün gösterisi, söz ve müziğini kendilerinin yazdığı barış çağrısıyla son buluyor. Çocuklar için yapılan barış çağrısına katılmamak imkansız:
Ba
Rabin em herin govenda xwe
Emê lêxin dahola xwe
Dengê wê bahoza me ye
Bahoza azadiyê ye
Rakin dengê xwe, rak, rak, rak
Em şer naxwazin, na, na, na
Emê bigrin govenda xwe
Govenda me aşitiye
Deng deng bidin vê govendê
Bankin bankin aşitiyê
Rakin dengê xwe, rak, rak, rak
Em şer naxwazin, na, na, na
Rüzgâr
Kalkın halayımıza gidelim
Davulumuzu çalacağız
Onun sesi bizim fırtınamızdır
Özgürlük fırtınasıdır
Yükseltin sesinizi, yükselt, yükselt, yükselt
Savaş istemiyoruz, hayır, hayır, hayır
Halayımızı tutacağız
Halayımız barış halayı
Ses, ses verin bu halaya
Haykırın, haykırın barış diye
Yükseltin sesinizi, yükselt, yükselt, yükselt
Savaşa istemiyoruz, hayır, hayır, hayır
Metin Göksel /MİMESİS