Mimesis Çeviri / [Editörün notu: 22 Mayıs 2012’de koreograf Lar Lubovitch Moskova’da koreografi dalında Benois de la Danse ödülünü aldı. Törende şöyle demişti: “Çılgın bir sebepten dolayı, dans yapıyorum. Daha da çılgın olanı dünya benim bunu yapmama izin veriyor. Büyük anne-babalarım Rusya’yı birinci ve ikinci dünya savaşları arasında terk etmişti ve şimdi Bolşoy sahnesinde bu ödül elimdeyken beni görmeleri onları müthiş gururlandırırdı.”
Lubovitch, 2011’de dans alanına yaptığı katkılar sebebiyle A.B.D./Dans Onur ödülünü aldı. A.B.D./Dans Onur ödülü, dans izleyicileri gözünde dans alanında artistik mükemmellik ve /veya vizyon açısından olağanüstü liderlik gösterenlere verilir. Lubovitch, aralarında Antony Tudor, Alexandra Danilova, Martha Graham, Robert Joffrey, Merce Cunningham, Agnes de Mille, Paul Taylor, Alvin Ailey, Katherine Dunham, Bella Lewitzky, Charles Reinhart, William Christensen, Donald McKayle, Bruce Marks, Judith Jamison, David White, Jeraldyne Blunden, Dr. Charles “Chuck” Davis, Arthur Mitchell, Anna Halprin, Frederic Franklin ve Carmen de Lavallade’in olduğu A.B.D./Dans Onur ödülü sahibi ünlüler grubuna dahil oldu. Ödül 15 Temmuz 2011’de, 13-16 Temmuz tarihleri arasında Chicago’da düzenlenen A.B.D./Dans Yıllık Konferansı’nda yer alan A.B.D./Dans Onur Töreninde verildi.]
DanceUSA. 30 Mayıs, 2012, Çeviri: Gökhan Gökçen
Lar Lubovitch’in A.B.D./Dans Onur ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşma:
Albert Einstein -büyük patlama ile başlayan- evrene çok geniş bir bakış geliştirdi. Ve şimdi, kuantum fiziği, tam karşı taraftan, bildiğimiz evrendeki her şeyin aslında küçük titreşen enerji şeritlerinden oluştuğunu ortaya çıkardı –bu teori String Theory (sicim teorisi) olarak adlandırılır. Bu podyum, yer, oda, bizler ve içimize çektiğimiz hava bu trilyonlarca mini minnacık titreşen enerji şeritlerinin eşi olmayan kombinasyonundan ibarettir. Sicim teorisinin bu mucize ve güzelliğine, her bir titreşen şeridin bir tür ses çıkardığı ve sürekli olarak diğer şeritler ile uyum içinde etkileştiğini de eklemek gerekir. Bu bir viyolonsel yayının bir kaç tel üzerinden çekilmesiyle birden fazla telin beraberce titreşmesi ile çıkan sesin tek bir telden çıkan sese göre daha güzel ve karmaşık olması gibidir. Bu neredeyse imkansız karmaşık ses kombinasyonlarının bir araya gelerek yarattıkları şey çok özel ve eşsizdir. O zaman her şeyin orijinal bir müzik parçası olduğu söylenebilir ve bu müzik çaldığında var olma mucizesi ile her birimiz ve diğer her şey oluşur.
Eğer bu teori doğruysa, o zaman sizler ve ben hiç bir zaman sabit durmuyoruz. Hepimiz devasa bir kozmik konçertonun çılgın titreşimleriyiz.
Geçenlerde verdiğim bir derste öğrencilerimden bana dansı tanımlamama yardım etmelerini istedim. Birçok güzel fikir ortaya atıldı. Fakat bir tanesi öne çıktı, özellikle de bu konu ile ilgiliydi: Dans ruhun titreşimidir ve müzik çaldığında bedeni dans için harekete geçirir. Bu tanım ile beraber, eğer kuantum evreni müzikten ibaret ise o zaman hepimizin şu anda dans ettiği sonucuna varmak mantıksız değil.
Bana ne iş yaptığımı soracak olursanız, dans yaptığımı söylerdim. Nedenini bilmiyorum ve nedeni çok da önemli değil. Eski insanlar yağmur yağmadığında ekinlerin büyümeyeceğini düşünür, ellerini gökyüzüne açardı ve sallanırdı ve zıplardı ve dönerek gökyüzündeki gizemli gücün yağmuru yağdırmasını sağlamaya çalışırdı. Neden diye sormazdı, sadece inanırdı.
Yüzlerce yıl önce Yunanlı savaşçılar bir savaş öncesi hep beraber uyumlu danslar ederleri -ve dansın onları düşmanlarına karşı birleştireceğine inanıyorlardı.
Ortaçağ İtalya’sını, büyük bir dans çılgınlığı sarmıştı, hemen sonrasında kilise tarafından bunun şeytanla iş birliği anlamına geldiği açıklandı. Antik oymalarda bir sürü çılgın insanın Tarantella (1) dansından çekilip çıkartılıp tımarhaneye gönderildiği resmediliyor.
Kendisi de iyi bir dansçı olan Güneş Kral Louis’in sarayında dans yeteneği mevki ve makam üzerinde önemli etkiye sahipti. Ve Louis saray ahalisinin başındaki belayı daha da artırmak için yeni pirouette (2) ve entre-chats (3) figürlerini buldu. Fransız Devrimi sonrasında, özgür insanların bütün kutlamalarında yeni özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ruhunun saflığını sembolize eden beyazlar giymiş bir grup kadının dansı yer alırdı. Devrim konseyi tarafından her teatral performansın bir kısmında beyazlar giymiş kadınlarının dansının eklenmesini emredilmişti. Aslında bu Kuğu Gölü ve Giselle gibi beyaz balelerin çıkış noktasıdır.
Güneş Kralının sarayında kadın ve erkekler yan yana, sırtlarını krala dönmeyecek şekilde, öne bakarak dans ederlerdi.Teatrel dans aynı geleneği yıllar boyunca sürdürdü. Ancak bir süre sonra Viyana dans salonlarında dönerek vals yapan erkek ve kadınların birbirlerine dönük ve birbirlerinin bedenlerine dokunarak dansları kaşları kaldırdı – skandal bir cinsel provokasyon olmasına rağmen baledeki düetlerin gelişmesini etkiledi. Ve bu provokasyon bugünlerde bütün dünyada kulüplerde gösterişli eş bulma dansları yapan gençler ile devam ediyor.
Önemli olan dansın hep olduğu ve insanlık ve onun yapı taşı olan küçük müzikal şeritlerin bilinen tarihin başından beri her zaman bir şekilde titreştiğidir.
Son bir kaç yüzyılda, sosyal işlevi yanı sıra, dans bir sanat dalı haline geldi; ki var olma hakkı için sürekli ısrar eden ve hep yeniden doğan dans, en yakın kız kardeşi sayılabilecek sanat dalları arasında en gencidir. Kendini hep yeniden keşfeder, çünkü sadece gerçekleştiği anda oradadır ve hatırda kalması hariç kısa sürede kaybolur gider. Belki de keskinliği bundandır; mükemmel gülün güzelliğinin ömrünün kısalığı ile ilgili olması gibi. Mükemmel bir ipek gülü sonsuza dek yaşasa kim umursardı.
Ben dans yapmayı seviyorumve yaptığım bütün danslar dans etmek ile ilgili seviyorum ve bu benim için önemsiz, küçük bir konu değil. Einstein’ın patlaması kadar büyük ve kuantum şeritleri kadar büyülü. Yapıyorum çünkü yapmak zorundayım. Neden diye sormayın. Açıklayabilecek durumda olsaydım bile açıklamazdım.
Bu akşam bu salondakiler gibi dansın yeşermesine izin veren bir dünya yaratmak için durmadan çalışan ve insan ruhunun taklit edilemez ifadesinin ayakta durabileceği bir temel sağlayan insanlar benim şansım. Benden önce bu ödüle layık görülenleri göz önünde bulundurunca bu ödülü almaktan gurur duyuyorum ve eserlerine imrendiğim ve eserlerinden etkilendiğim seleflerimim standartlarını yakalama çabam devam edecek.
Kırk dört yıl ve 100’den fazla danstan sonra hala neyin doğru olduğunu evet doğrusunu arıyorum. Bir dansı bitirmeden önce en azından bir kere doğrusunu yapabilmeyi ümit ederim. Ama aslında gerçekten mükemmel yapıp yapmadığım çok da fark etmiyor. Muhtemelen yapamıyorum. Ama sanatta mükemmellik hedefiyle “kendi içinde mücadele etmek” önemlidir. Ancak bu çaba insanları ve dünyayı, idealizmin ve güzellik arayışının hüküm sürdüğü yerlerden esinlemelerini sağlayarak yüceltir. Bütün yaratılmışların annesine veya bütün bunlardan kim sorumluysa ona, bu işlerin içinde olmama izin verdiği için teşekkür ediyorum.
Buna ek olarak, bütün yaşamımı birçok dansçı ile beraber geçirme şansım oldu. Şimdiye kadar belki yüzlercesini tanıdım ve bana her zaman büyük esin kaynağı oldular. Her biri müzikten yapılmış bu evrende en nadir ve eşsiz titreşimlerden biridir.
Teşekkür ederim.
(1) Tarantella, orta çağda güney İtalya’da popüler bir halk dansı. 15. yy’da tarantula örümceğinin ısırığının bu dans ile iyileştirileceğine inanılıyordu. Bir diğer kesim ise bu histerinin örümcek sokması sonucunda ortaya çıktığını düşünmektedir.(ç.n.)
(2) Kendi etrafında dönüş.(ç.n.)
(3) Havaya sıçranarak bütün bacak parmak uçlarına kadar gergin bir şekilde, kısa süreler ile ayakların birini öne diğerini geriye doğru bir kaç kere yer değiştirme şekline yapılan klasik bir bale figürü. (ç.n.)
Chicago’da doğan Lar Lubovitch Iowa Üniversitesinde ve New York Juiliard Okulunda eğitim aldı. Juiliard’daki öğretmenleri arasında Antony Tudor, Jose Limon, Anna Sokolowve Martha Graham vardı. 1968’de Lar Lubovitch Dans Topluluğunu kurdu. 43 yıl önce topluluğu kurduğundan bu yanaAmerika’da en yetenekli, popüler ve en geniş kesimlerce izlenen koreograf oldu. Merkezi New York’ta olan topluluk bütün dünyada gösteriler yapmaktadır. Yaptığı danslar başka önemli topluluklar tarafından da sergilenmektedir. Filme çekilmiş dansları: Othello (A.B.D.’de PBS tarafından “Büyük Performanslar” programında yayınlanmış ve Emmy ödülüne aday gösterilmiş), Fandango (uluslar arası Emmy Ödülü sahibi) ve My Funny Valentine (Benim Tatlı Sevgilim) ve Robert Alman için The Company.(bu gösteri ile Amerikan Koreografi Ödülüne aday gösterildi)
Lubovitch 1987’de Stephen Sondheim/James Lapine müzikali olan Into the Woods‘u sahneleyerek Brodway’e giriş yaptı. Bu gösteri ile Tony Ödüllerine aday gösterildi.1993’te The Red Shoes isimli Broadway gösterisinde yüksek övgü alan dans parçalarının koreografisini yaptı. Bu gösterideki işi için 1993-94’te Theater Development Fund’dan (Tiyatro Geliştirme Fonu) Astaire ödülünü aldı. 1996’da Tony Ödülü alan The King and I isimli Broadway reprodüksiyonunun müzikal sahnelemesini (ve iki yeni dansı) hazırladı. 2004’te sıradışı koreografisi için Elan ödülü ile onurlandırıldı.
Sahne, sinema ve televizyon için çalışmalarına ek olarak, Lubovitch buz dansı alanında koreografinin ilerlemesi için de önemli katkılarda bulundu. Aralarında John Curry, Peggy Fleming, Dorothy Hamill, Brian Orser, JoJo Starbuck ve Paul Wylie gibi Olimpiyat şampiyonlarına gösteri dansları yarattı ve televizyon için iki uzun buz dansı koreografisi yaptı: Olimpiyat şampiyonları Robin Cousinsve Rosalynn Sumners’ın baş rol olduğu The Sleeping Beauty ve Isabelle and Paul Duchesnay ‘ın baş rolleri paylaştığı The Planets. (Bu gösteri Uluslar arası Emmy Ödülüne, CableACE Ödülüne ve Grammy Ödülüne aday gösterildi)
2007’de misyonu geniş yelpazede mükemmel dansları sunmak ve Chicago’da dans seyircilerini artırmak olan ve kar amacı gütmeyen bir organizasyon olan Chicago Dancing Company’yi kurdu. Chicago’da doğan Lubovitch (ve Chicago’da yaşayan Jay Franke) tarafından başlatılan Chicago Dans Festivali, Chicago Çağdaş Sanat Müzesi (MCA) ve Chicago Belediyesi ile beraber organize edildi. Festivalin organizasyonu için vizyoner bir risk aldığı için Lubovitch ‘e Chicago Tribune tarafından “2007’nin Chicagousu” ödülü verildi ve 2008’de Lubovitch ve Jay Franke Chicago Magazine tarafından “Yılın Chicagoluları” seçildi.
Resimler: Üstte, Lar Lubovitch
Allta: Amy Fitterer, Dance/USA direktörü Lubovitch’e 2011 A.B.D./Dans Onur ödülünü veriyor.
Kristie Kahns’a fotoğraflar için teşekkür ederiz.