‘Muhafazakar Sanat’ Abdülmecit’i Tanıyor mu?

Pinterest LinkedIn Tumblr +

AKP Hükümetinin sanata yaklaşımı nedeniyle ortaya çıkan ‘muhafazakar sanat’ tartışmaları Dikili’deki Gençlik Kampı’na da yansıdı. Kampın 3. gününde “Hükümetin Kültür ve Sanat Politikalar ve Güncel Muhafazakar Sanat Tartışmaları” başlıklı bir söyleşi düzenlendi. Evrensel Kültür Merkezi tarafından düzenlenen panele gençlerin ilgisi yoğun oldu. Söyleşiye Evrensel Kültür Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Aydın Çubukçu ve Evrensel Kültür Dergisi Yazı İşleri Müdürü Nuray Sancar konuşmacı olarak katıldı.

Politika ve kültür ilişkisinin irdelendiği panelde, AKP’ye tepki de öne çıktı. “Muhafazakar sanat olur mu olmaz mı”, “Muhafazkarlar geleneksel değerlerine sahip çıkıyor mu” gibi konular panelin ana tartışma konularını oluşturdu. Aydın Çubukçu’nun verdiği “Abdülmecit örneği” ise, sürekli geleneklerine sahip çıktığını söyleyen muhafazakarların “Gelenek ile modern arasında bağ kuracağız” söylemlerinin, doğruluğunu sorgulattı.

‘MİSTİK İÇERİKLİ ÜRÜNLERİN PİYASASI OLUŞTU’

İlk sözü alan Nuray Sancar’ın konuşmalarının odağında AKP’nin kültür politikaları vardı. Sancar Başbakan Erdoğan’ın referandum sürecinde Ahmet Kaya, Yılmaz Güney ve Orhan  Kemal gibi aydınların isimlerini anıp, göz yaşı döktüğünü hatırlatarak, Erdoğan’ın liberal aydınları da yedeklemeye çalıştığını ifade etti. “Muhafazakar sanat olur mu, olmaz mı” tartışmalarına da değinen Sancar, “Mistik içerikli  sanat ürünlerinin son 10 yıldır patlama yaptığını kabul etmeliyiz. Ama asıl tehlike bu ürünlerin oluşmasından ziyade bunların piyasasının da oluşması. Sağdan veya soldan aydınlar da entegre olmaya başladı. İşte asıl tehlike budur” diye konuştu. “Politika, iktidarı ele geçirme ve elde tutma sanatıdır” diyerek söze başlayan Aydın Çubukçu, bu noktada kültürün de bir araç olarak kullanıldığını ekledi.

İŞTE GELENEKÇİ MUHAFAZAKARLIĞIN ‘GELENEĞİ’

Sanatçıları, geleneklerine sahip çıkmamakla suçlayan ‘muhafazakar sanat’ savunucularına cevap veren Çubukçu, salonun en çok ilgisini çeken “Abdülmecit örneği”ni verdi. “Erdoğan, dedem diye sahip çıktığı Abdülmecit’i bile tanımaz. Bir yerden duymuş işte. Oysa ki Abdülmecit reformcu biriydi. İçki içen ve ilk kravat takan bir padişahtı. Tanısa ‘Ben nasıl bir adamım ki böyle bir adamı kendime dede seçtim’ der. Mimar Sinan’ın değerini bir İslamcı, bir Sosyalist gibi bilemez. Sosyalistler tüm insanlık kültürünü bilir ve sahip çıkar. Onların gözünde ise camii yapan bir üstattır” diye konuştu.

İslami tiyatro ya da sinema yazan sanatçıların olmadığını dile getiren Çubukçu, “Güçlü şairleri de yok. Çünkü felsefeleri müsait değil. Evrensel değerlerden yoksunlar. Yoksun oldukları için de var olana saldırıyorlar ve yasaklıyorlar” ifadelerini kullandı. Soru-cevap kısmında söz alan geçler, konuşmacılara daha derinlikli tartışmalara yol açacak sorular yöneltti. Proletarya diktatörlüğünde kültürün nasıl olacağı, sanat akımları ve üniversitelerin edebiyat fakültelerinin ders müfredatları da gençlerin gündemi arasında yer aldı.

Evrensel

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.